KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geneli üzerindeki görüşmelerde de aslında bu konuya daha çok dikkat çekmiştim, Sayın Paylan da değindi. Evet, burada belli alanlar sıralanmış ama detayda "kısmen ödemeden yararlanmak" ifadesi, biraz açık ve muallak duruyor. Yani her başvuru kısmen çıkma başvurusu kabul edilmeyecek bu durumda, belli bir kısıtlama getirilecek oraya. Bunun da belki daha detaylı belirtilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Peki, 18 yaş katılımcı... Evet, biz, burada Bireysel Emeklilik Sistemi Kanunu çalışmasına katılmıştık, yoğun eleştiriler de olmuştu. Bu tür sistemler bütün dünya ekonomilerinde devlet açısından tasarrufa yöneltme ve tasarrufu artırma... Ve gerçekten kapsamlı, iyi ülke örnekleri var; biz de bunları örnek alarak tasarrufu artırmayı ama... İşte, devlet katkısını getirdik, 18 yaşı getirdik; bugünkü kanunda da yine düzenlemeler getiriyoruz, hep böyle kısmen kısmen... Teşekkür ediyorum; işte, Sayın Başkan da "Bir veriye dayandırıyoruz biz bunları, bir anket yapıyoruz." dedi. Ben de bunu merak ediyordum açıkçası çünkü 24 Aralıktaki veri şöyle: 1 milyon 328 sözleşme yapılmış ama aynı zamanda 1 milyon da bir çıkış olmuş; 2020 yılında da yine 1 milyona yakın bir giriş, sözleşme ama çıkış da yine aynı, buna yakın 980 bin gibi. Siz buna "Anket ile eğitim harcamaları, konut harcamaları, borç ödeme..." dediniz. Evet, biz de açıkçası bu veriyle paralel düşünüyorduk yani vatandaşların gerçekten özellikle de son yıllarda yaşamış oldukları ekonomik sorunlar bunun temel gerekçesi olacaktır. Eğitim de bir soru işareti açıkçası yani bence bu da dikkat etmemiz gereken bir konu. Eğitim harcamalarının giderek bütçelerde muazzam derecede bir yer edinmesini de tartışmamız gerekiyor diye düşünüyorum; buranın konusu değil tabii ki.

Sayın Başkan, 18 yaş katılım ne kadar oldu yani ne kadar katılımcı sağladınız ve çıkışlardaki o yaş grupları ve meslek grupları neler oldu genelde? Buna da değinirseniz sevinirim ama şimdi siz bütün bu getirilen geçici düzenlemelerle elbette bir ihtiyaç doğmuş ve tasarrufu artırmayı... Ama gelişmiş ekonomilerde tasarrufu artırabilmeniz için vatandaşların alım gücünü artırmanız gerekiyor, alım gücünün artması gerekiyor, enflasyonist ortamın olmaması gerekiyor, refah devletlerinin yani bir refah ekonomisinin oluşması gerekiyor. Siz bu düzenlemelerle devletin gerçekten öngördüğü o tasarruf düzenine ulaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu amaca ulaşacak mı? Çünkü biz bir de bu destek, tasarrufu artırmayı... Hani devletin tasarruf alanlarını artırıp bunu da yatırımlarda değerlendirmek gereken bir teorik bilgi... Ama biz burada devlet desteklerini artırarak yani yine devletin kaynaklarını kullanarak vatandaşı tasarruf yapmaya yönlendiriyoruz, aslında bu da çelişkili bir durum. Yani devlet kaynaklarını yine kullanıyoruz, işte, yüzde 30'a çıkardık ki belki bunun da ölçümlemesini paylaşırsınız ileride, hani "Ne olacak?" diye.

Bunları ben değerlendirmek istedim. Yani ekonomik, işte, enflasyonist baskı, alım gücünün azalması, TL'mizin değer kaybettiği bir ortamda TL'yle tasarrufa yöneltmek ne kadar tutarlı ya da ne kadar sonuç doğuracak? Bu görüşlerimi paylaşmak istedim sizinle.

Teşekkür ederim.