BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Çok teşekkür ediyoruz Metin Bey'e de.

Tabii, şimdi, ben de bir şey söyleyeceğim, ondan sonra sözü size vereceğim.

Bir kere şu: Gözlem Kurullarının vermiş olduğu kararlarla ilgili bir üst merciye ya da bir başka merciye itiraz mekanizması, başvuru mekanizması olup olmadığı konusunda hiçbir husus geçmedi burada ama bildiğim kadarıyla var böyle bir şey bu birincisi, onu bize bir anlatırsınız.

İkincisi, ya, şimdi, olması gerekenle olanlar arasında her yerde her şekilde fark var. Şimdi, her ne olursa olsun şöyle düşünemeyiz: "Cezaevine girdi ama artık terörle bağı koptu." Doğru, böyle diyebiliriz ama gerçek durum da bu değil yani bunu da gerçek durumu da görüyoruz, biliyoruz. Dolayısıyla burada önemli olan, adaleti tesis edebilmek, adaletli bir neticeye ulaşabilmek. Dolayısıyla hiçbirimiz burada terörden tutuklanmış, hüküm giymiş bir kimsenin cezaevinden çıktıktan sonra "Artık hiçbir şekilde terörle bağı kalmamıştır, artık hiçbir şekilde bununla işi olmamıştır." diyemeyiz; bazıları için bunu diyebiliriz ama diyemeyiz, gerçek durum da var karşımızda, onu da bilmemiz lazım.

Sayın Genel Müdürüm, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - O zaman, infazı şöyle yapmak lazım terör suçları bakımından: On yıl ceza almış mı, on yıl yatar, dörtte 3 falan filan değil; iyi hâlliyse, iyi hâlli olduğu tespit edilmişse işte dörtte 1 oranında düşer.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Anladım, demek istediğinizi de iyi anladım. Yani infaz sistemiyle ilgili olarak yeni bir düzenleme...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bunun böyle olması lazım. Yani tümünü yatar...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ama sonuç itibarıyla şu bir gerçek ki terörden suç işlemiş bir kimse cezaevine girdi de sonra, çıktıktan sonra "Terörle hiçbir bağı kalmadı, alakası yok, pirüpak oldu." dememiz mümkün değil yani dünyanın hiçbir yerinde yok.

Arkadaşlar, söz verdiğim arkadaşlar konuşsun. Bakın, çok güzel götürüyoruz toplantıyı.

Sezgin Bey, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, şöyle olması lazım yani gerçekten böyle olsa kimse de itiraz etmez: Terör suçları bakımından infazda infaz indirimi yoktur, ne kadar ceza almışsan onu yatarsın, eğer iyi hâlliysen belli oranlarda düşer.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - İşte bak, o iyi hâl de... İşte gene "iyi hâl" diyorsun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ama şöyle bir şey: Adam bilecek içeri girdiği zaman "Ben cezamın tümünü yatıyorum."

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ha, anladım.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Pişman olabilir.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - "Cezamın tümünü yatıyorum." Eğer içeride...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şu andaki durum da o ama, başka bir şey değil.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır, öyle değil. Bakın, şöyle bir şey...

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Bunu yaparsak da insan haklarına aykırı. "Öbürü adi suçlu, dörtte 3 yatıyor, bu niye yatmıyor?" der yani. İsteğe göre infaz olmaz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır, şöyle: Bakın, terör suçları bakımından infaz rejimi farklı zaten. Dolayısıyla eğer böyle bir sistem olursa o zaman değerlendirme konusu da aynı şeye kalır.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sonuçta, cezaevleri sistemimiz, infaz sistemimiz ıslah edici, onore edici, toplumun korunmasına matuf bir sistem olduğu için mutlaka üçüncü bir gözün de değerlendirmesine muhtaç bir sistem. Sizin dediğiniz şey, ıslah edici bir sistem olmaktan çıkıyor, tamamen cezalandırıcı bir sisteme geçiyor; bu da çok arkaik bir sistem.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Islah edici sistem bakımından da tersten şöyle bir doğru tarafı var: Yani hükümlüye -tırnak içerisinde- örgütten çekilme noktasında bir pozisyon yaratmış oluyorsunuz, yoksa zaten cezasını yatacak.

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - İki hukukçunun bir konuda anlaştığı görülmüş müdür Sayın Başkanım?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Buyurun.