| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Ziya Altunyaldız'ın, Komisyonun bugünkü gündemine, dünyadaki enerji talebine ve enerji yatırımlarının önemine, nükleer enerji faaliyetlerini düzenleyici kurumlara ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Bugün Komisyonumuzun gündeminde Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 milletvekilimiz tarafından 24/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça aynı tarihte tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, Adalet Komisyonuna ve Çevre Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen (2/4222) esas numaralı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi yer almaktadır.
Gündemimizde yer alan kanun teklifiyle ilgili ilk imza sahibi milletvekilimiz, maddelere ilişkin detay değerlendirmelerini sizlerle paylaşacak. Ancak, bundan önce, birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, kıymetli katılımcılar; hepimizin malumu olduğu üzere, dünyada enerjiye olan talep gün geçtikçe artıyor, enerji yatırımlarının önemi giderek daha fazla anlaşılıyor. Bu alanda yapılan çalışmalara baktığımızda, enerji talebi ile ekonomik aktivite arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğunu görüyoruz; öyle ki enerji talebindeki yüzde 1'lik bir artış, ülkelerin büyüme oranına yüzde 0,59'luk katkı sunuyor. Uluslararası Enerji Ajansı, 20'nci yüzyılın ikinci yarısıyla beraber enerji talebindeki artışın önümüzdeki dönemde de süreceğini öngörüyor. Ajansın verilerine göre önümüzdeki yirmi yıllık dönemin sonunda enerji talebindeki artış yüzde 48'i bulacak.
Tüm dünyada enerjiye olan talep hızla artıyor, bir yandan da tüm insanlığın ortak sorunu olan iklim değişikliğiyle mücadele noktasında temiz ve sürdürülebilir bir çevre için gerekli enerji yollarının önemi artıyor. Çevreyi, toplumu ve gelecek nesilleri göz önüne alan, güvenilir, ucuz, sürdürülebilir ve erişilebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyaç, diğer alternatiflere göre nükleer santralleri bir adım öne çıkarıyor.
Bugün dünyanın toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayan 30 farklı ülkede 439 nükleer reaktör hâlen işletme hâlindedir. Elli yıl önce OECD ülkelerinde nükleer reaktörlerden karşılanan enerjinin oranı 1,3 iken bu oran, 2020 yılı sonu itibarıyla yüzde 9,6'ya yükselmiş durumda. Söz konusu oran Fransa'da yüzde 70, Belçika'da yüzde 40, Finlandiya, İsveç, Güney Kore ve İsviçre gibi bazı gelişmiş ülkelerde yüzde 30'a kadar yükselmektedir.
Nükleer güç santralleri, enerji etkinliği konusunda da diğer enerji üretim tesislerine kıyasla öne çıkıyor. Örneğin, dünyanın en büyük güneş enerji santrali, Hindistan'daki Bhadla Solar Park'ta. Değerli arkadaşlar, toplamda 5.700 hektarlık bir alana yayılan Bhadla Solar Park, 2021 itibarıyla dünyanın en büyük güneş enerji santrali. Bhadla'nın toplam kapasitesi 2.245 megavat. Ülkemizde yatırımı devam eden ve ilk ünitesi 2023 yılında hizmete girecek olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali ise her biri 1.200 megavat kapasitedeki 4 üniteden oluşuyor ve toplam üretim kapasitesi 4.800 megavat.
Değerli arkadaşlar, dünyanın her yerinde yaşanan, insanların mücadele etmek zorunda olduğu ortak bir sorunun adı, demin de ifade ettiğim gibi iklim değişikliği. Son otuz yılda tüm dünyada yaşanan afetlerin sayısının hızla artmasına, insanların, hayvanların, bitkilerin yaşamlarının risk altına girmesine, eğer gidişata dur diyemezsek dünya ekonomisine maliyetinin trilyonlarca dolara ulaşmasına sebep olacak iklim değişikliğiyle mücadelede enerji üretiminin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde tesis edilmesi büyük önem arz ediyor.
Küresel sera gazı emisyonlarına baktığımızda, enerji sektörünün toplam emisyonunun yaklaşık yüzde 70'ten tek başına sorumlu olduğunu görüyoruz, yüzde 70. Dolayısıyla, tüm dünyanın enerji sektöründe, temiz, yeşil ve sürdürülebilir bir paradigma dönüşümüne ihtiyacı var. Bu bağlamda, nükleer enerjinin küresel emisyon azaltım hedefleri doğrultusunda etkinliğinin altını çizmek istiyorum.
Uluslararası Atom Enerjisi verilerine göre, 1971-2018 döneminde nükleer enerji, toplam 74 milyar ton karbondioksit salımına mâni olmuştur, 74 milyar ton. Bu da 2013-2018 arası tüm emisyonlara denk gelmektedir değerli arkadaşlar. Mevcut nükleer enerji, karbondioksit emisyonlarını tüm dünyada yılda 2 milyar ton oranında azaltmaktadır, 2 milyar ton. Bugün AB ülkeleri bir araya gelerek, 10 AB ülkesinin AB Komisyonuna sunduğu nükleer enerjinin yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilmesi için hazırlanan tasarı, AB Komisyonunca kabul edilmiş durumdadır. Yani AB Komisyonu, nükleer enerjiyi "yeşil enerji" olarak değerlendirmektedir. Yani Avrupa Birliği, nükleer enerjiyi 2050 yılı karbon nötr hedefi için artık "yeşil enerji" olarak kabul etmiş durumdadır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın işaret ettikleri 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusundaki yeşil kalkınma devrimi vizyonumuz, yüce Meclisimizde her partiden milletvekilinin oy birliğiyle kabul edilen Paris Anlaşması kapsamındaki kararlılığımız çerçevesinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin dünyaya örnek teşkil eden iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin tüm üniteleri devreye alındığında ülkemizde her yıl 40 milyon tonun üzerinde karbondioksit salımının önüne geçilmiş olacaktır. Diğer bir deyişle, TÜİK verilerine göre yıllık sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 10'una tekabül ediyor bu rakam. Tamamlandığında toplamda -ifade ettiğim gibi- 4.800 megavat kapasiteye ulaşacak olan ve ülkemizin enerji alanındaki en büyük yatırımı olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılayacak kapasitede.
Burada teknik bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum, nedir bu teknik detay? Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde kullanılan -kısaltılmış teknik ibaresini sizlerle paylaşacağım- VVER-1200 tasarımı, dünyanın Fukuşima'da yaşanan kaza sonrasında edindiği tecrübeler ışığında belirlenen gereklilikler göz önünde bulundurularak geliştirilen, aktif ve pasif güvenlik sistemleriyle beraber uzun süre doğrulanmış mühendislik çözümlerinin güvenliğini bünyesinde birleştiriyor. Bu tasarım ayrıca, altmış yıllık hizmet ömrü, yakıt ikmali yapılmaksızın on sekiz ay çalışma imkânı gibi özellikleriyle de öne çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, tüm dünyada iklim değişikliğiyle mücadelede etkili adımlar atılması gereken bu dönemde, sera gazı emisyonuna etkisi diğer enerji kaynaklarına kıyasla minimumda olan nükleer güç santralinin güvenli ve emniyetli şekilde işletilmesinde en önemli husus, hiç kuşkusuz ki bu düzlemde denetleyici ve düzenleyici kurumlara da ihtiyaç bulunmasıdır.
Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütüldüğü ülkelerde insanların ve çevrenin korunması, bu tesislerin güvenliğini denetleyen sağlam bir düzenleyici çerçevenin varlığına bağlıdır. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin düzenleyici kontrolünü operasyonel ve etkin bir şekilde, bağımsız bir düzenleyici kurumun yapıyor olması, bu alandaki sürdürülebilirliğin sağlanması açısından son derece önemli hâle gelmektir. Düzenleyici kurumların düzenleyici sorumluluklarını ve işlevlerini yerine getirebilecek yeterli kaynaklara, uygun niteliklere ve yetkin personele sahip olmaları da bu işin olmazsa olmazı olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte ülkemizin de taraf olduğu Nükleer Güvenlik Sözleşmesi de ayrıca, sözleşme taraflarına yasal ve düzenleyici çerçeveyi oluşturmanın yanı sıra bağımsız bir düzenleyici kurum kurulması görevini de yüklemektedir. Dünya örneklerine baktığımızda nükleer enerjiye ilişkin faaliyetler üzerine düzenleyici kontrol yetkisini haiz düzenleyici kurumların varlığını ABD, Fransa, Finlandiya gibi ülkelerde de görebiliyoruz. Bu bağlamda kanun teklifi hem nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımı sırasında çalışanlarımızın, halkımızın, çevremizin ve gelecek nesillerimizin olası zararlı etkilerden korunması hem de bu alandaki uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Nükleer Düzenleme Kurumuna düzenleyici ve denetleyici faaliyetleri yürütme görevini vermektedir.
Bugün gündemimizdeki kanun teklifiyle ayrıca nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkındaki hukuki sorumluluk bölümüne yer verilerek ülkemizde ve dünyada Ocak 2022 itibarıyla yürürlüğe giren 1960 tarihli Paris Sözleşmesi'ni değiştiren 2004 Protokolü'yle taraflar, taraflara yani devletlere getirilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve iç hukukta takdir yetkisi verilen hususların altı çizilmekte ve sağlanmaktadır.
Ülkemizin enerji arz ve tedarik güvenliğinde önemli bir eşik olacağına inandığım nükleer enerji alanında hukuki sorumluluğa ilişkin ilkelerin kanun seviyesinde düzenlenerek yürürlüğe giriyor olması ya da sizlerin katkısıyla bu çalışmayı gerçekleştiriyor ve yüce Meclisimizin Genel Kuruluna gönderiyor olmamızın son derece büyük önemi olduğunun altını çizmek istiyorum.
Bugün Komisyonumuzun değerli üyelerinin, sizlerin ve Meclisteki diğer milletvekili arkadaşlarımızın katkılarıyla müzakere edeceğimiz kanun teklifinin kanunlaşmasıyla birlikte ülkemizde nükleer enerjiye ilişkin düzenleyici kontrolün sürdürülmesinin sağlanacağına, ülkemizin nükleer enerji alanındaki hukuki sorumluluk rejimi bütünüyle tesis edileceğine yürekten inanıyorum.
Bu aşamada teklifin tümü üzerindeki görüşmelere geçiyor ve teklif hakkında Komisyonumuzu bilgilendirmek üzere...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - ...ilk sözü teklif sahibi Çorum Milletvekili Sayın Oğuzhan Kaya'ya vermek istiyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, tümüne geçmeden önce...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Bu arada söz talebi var, buna ilişkin olarak...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Önce Ali Bey'e verin Sayın Başkan.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ali Bey'e bir söz veriyorum.
Buyurun Ali Bey.