| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler.
Teklifin 4'üncü maddesiyle Kurum tarafından yürütülen yetkilendirme faaliyetlerinin ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile üye olunan uluslararası kurum ve kuruluşlarla uyumlu genel ilkeler belirlenmektedir. Her yıl dünya genelinde nükleer santrallere ve nükleer enerji üretim süreçlerine ilişkin güncel verilerin istatistiksel analizlerle açıklanarak ayrıntılı özel raporlar eşliğinde paylaşıldığı Dünya Nükleer Endüstri Durum Raporu, 2021 yılı için de 28 Eylül günü kamuoyuna sunulmuştur. Nükleer santraller gibi hükûmetlerle nükleer endüstrinin kontrolü altında yürütülen, dolayısıyla şeffaf olmadığı gibi kamuoyunun net bilgi edinmesinin de kolay olmadığı çok çeşitli süreçlere dair kapsamlı ve güvenilir bilimsel bilgi kaynağı görevi gören bu raporun her bir nükleer reaktörün tüm dünyayı ilgilendiriyor olduğu da göz önüne alınırsa önemi büyüktür.
Raporda neler var? Ana hatlarıyla, küresel nükleer endüstrinin çatısı altında operasyon hâlinde reaktörler ile inşasına başlanan, devreden çıkarılan ve tamamen kapatılan reaktörlerin sayısı, yine bu reaktörlerin ortalama yaşı ve üretim süreçlerine dair güncel veriler paylaşan rapor, her geçen yılın temasına ve gelişmelerine göre eklenen yeni bölümleriyle gayet dinamik bir karaktere sahip; zira, her geçen yıl küresel salgın, rekor sıcaklar, orman yangınları, sel ve diğer aşırı hava olayları etkisini daha fazla hissettirirken Dünya Nükleer Ensdüstri Durum Raporu'nda tüm bu yaşananlara nükleer endüstri perspektifinden yaklaşmayı ihmal etmiyor. Rapor dünyanın ileri gelen üniversiteleri tarafından yürütülen akademik analiz ve çalışmalarla desteklenmekte. Raporda Fukuşima ve Çernobil'e dair özel bölümler bulunmakta. Genellikle ilgili yılın temasına uygun olarak hazırlanan rapor 2021 Fukuşima nükleer felaketinin 10'uncu ve Çernobil nükleer felaketinin de 35'inci yılı olması bağlamında bu 2 felaket hakkında gelişmelerin detaylı olarak açıklandığı özel bölümlere sahip.
Raporda Fukuşima nükleer felaketi, bu felaketin yol açtığı sağlık etkilerinin maliyetinin ve yargıya intikal eden süreçlerinin açıklandığı bölümlerde Çernobil nükleer felaketine ilişkin sahadaki gelişmeler ayrı bölümler hâlinde ele alınırken iklim krizine ayrılan bölümde de nükleer santrallerin iklim risklerine dair bilimsel öngörüler paylaşılmış bulunuyor.
Bir başka bölümde, son yıllarda sıkça duyduğumuz küçük modüler reaktörler ele alınırken her yıl daha geniş yer verilen yenilenebilir enerji ile nükleer enerji üretim süreçlerinin karşılaştırmalı analizlerinin yapıldığı bir bölüm de bulunuyor. Zira, Türkiye, Paris Antlaşması'nı da yeniden onaylama kararı almışken uygun projelerle yüksek üretim potansiyeline sahip olduğumuz düşük maliyetli güneş ve rüzgâr enerjisine ağırlık vermek suretiyle dünyaya örnek olma imkânı varken siyasi ve askeri hedefler belirleyerek nükleer santral sahibi olmak adına Mersin ve Sinop'ta iki projeyi ilerletme çabasında ve hatta bir de üçüncüsüne göz kırpmaktadır.
Çeşitli dönemlerin baz alınmasıyla yapılan karşılaştırmalar ve değerlendirmeler de oldukça ufuk açıcı; örneğin, yirmi yıllık bir perspektiften yapılan analiz, 2001-2020 yılları arasında dünyada 95 reaktörün devreye alındığını ve 98 reaktörün devreden çıkarılmış olduğunu gösteriyor. Bu süre zarfında 47 reaktörün operasyona başlatıldığı Çin'de devreden çıkarılan reaktörün bulunmaması ise bir başka yoruma imkân veriyor. Nitekim, 2001-2020 yılları arasında dünyada 95 reaktörün operasyona başlatıldığı ve 98'inin kapatıldığı göz önüne alındığında Çin'de 47 reaktörün operasyona başlatılması ve kapatılan reaktörün olmamasına karşın kapatılan küresel manada 98 reaktörün eksilmesi ve 48 reaktörün eklenmesi birlikte düşünüldüğünde toplam nükleer filodan 50 reaktörlük bir azalmanın gerçekleştiği anlaşılıyor.
Çin dışında büyük nükleer santral kurma girişiminin görülmediği bu yirmi yıllık tarih aralığında dünyadaki nükleer reaktör filosunun ortalama yaşının artmaya devam etmesi ise her yıl bu rapor kapsamında gözler önüne serilen bir diğer gerçek; ayrıca, nükleer reaktörlerin kapatılmadıkları süre boyunca daha riskli duruma geldiğinin de ispatı. Zira, dünya genelinde nükleer reaktörlerin ortalama yaşı 2021'de 30,9 yıla ulaşmış bulunuyor.
Bu açıdan raporda çeşitli sınıflandırmalarla ele alınan reaktör analizi gösteriyor ki dünya genelinde aktif çalışan reaktörlerin üçte 2'sine tekabül eden 278 reaktör kırk bir yıl veya daha uzun süredir operasyonda, buna mukabil 89 reaktör en az otuz bir yıldır, 6 reaktör ise en az elli bir yıldır çalıştırılıyor. Bu durum nükleer santrallerin kurulum sürecinin yoğun şekilde gerçekleşmesine bağlı olarak literatüre "nükleer rönesans" ifadesiyle geçen, 1970'lerde inşa edilen reaktörlerin kırk yıllık ömrüyle dizayn edilmiş olduğu gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde reaktörlerin çalıştırılmasına devam etmesinin büyük risk teşkil ettiğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Dünya Nükleer Endüstri Durum Raporu, bizi nükleer santralleri soğutma suyundan atıklarına kadar tüm bir yakıt çevrimini birlikte düşünmeye davet ediyor. Nükleer enerjinin salt bir enerji üretim kaynağı olarak ele alınmasının sorunlu olduğu, işlemlerin yakıt çevriminden ari imiş gibi değerlendirilmesinin eksik olacağı belirtiliyor, kaldı ki iklim riskleri bile nükleer yakıt çevriminin bütününün esas alınmasını gerektiriyor.
Daha açık bir ifadeyle, nükleer riskler açısından iklim risklerinin üretim proseslerine ek olarak uranyum madenciliğinden sevkiyatına, kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesine, atık yönetimine ve bertaraf tesisleri gibi yakıt tesislerinin güvenliğine kadar hemen her aşamada söz konusu olduğunun kabul edilmesi gerekiyor.
Bu nedenlerle de 4'üncü maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Muazzez Hanım, bu uzun gerekçe için teşekkür ederiz.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Rica ederim.