| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - 26'ncı maddeyle, ülkemizin taraf olduğu nükleer santrallerin kurulmasına ve işletilmesine ilişkin uluslararası anlaşmalarda yer alan özel hükümlerin, Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümlerinin bu kanun hükümlerinin uygulanmasında saklı olacağı, ayrıca nükleer enerji ve radyasyonun kullanımını içeren faaliyetlerin düzenleyici kontrolünün, kapatılan Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna yapılan atıfların Kuruma yapılmış sayılacağı düzenlenmektedir.
Bu düzenlemeyle saklı kalan veya referans gösterilen düzenlemeler konunun ne kadar kapsamlı olduğunu da gösteriyor. Ancak bundan tam on bir yıl önce Fukuşima'da depremden daha büyük bir felaket yaşandı ve dünyanın birçok ülkesi bu konuda ders aldı ve ödevlerini yerine getirmeye çalışıyor. Fukuşima felaketinden sonra dünyada nükleer enerjinin zararlı olduğu ve bu zararın kontrol edilemeyeceği en net hâliyle açığa çıktı. Bu felaket yüksek teknoloji merkezi Japonya'da bir zihniyet değişikliğine neden oldu. Bu olay dünya genelinde yansımalar ve etkiler gösterdi. Örneğin, en sert tepkiler Almanya ve İtalya'dan geldi. Felaketten üç ay sonra, 30 Haziran 2011'de Almanya, 2023 yılına kadar nükleer santralleri aşamalı olarak kapatma kararı aldı ve uyguluyor. İtalya'da yapılan referandum sonucunda halkın yüzde 95'i yeni nükleer santrallerin açılmasına "hayır" dedi. Nükleer santraller işleten diğer ülkeler ise güvenlik önlemlerini artırdı. Örneğin, İsviçre ve Finlandiya yeni nükleer santral kurma çalışmalarını geçici olarak durdurdu. Fransa'da ve ABD'de bile nükleer enerji konusunda eskiden beri süregelen eğilim azalırken yeni nükleer santrallerin yapımı hususunda sivil toplumda giderek genişleyen bir direniş ortaya çıktı ve demokratik ülkeler halkın bu eğilimini dikkate alıyor. Bu gelişmelere karşılık, Çin ve Rusya hâlâ nükleer enerji kapasitelerini artırmaya devam ediyor. Türkiye'de ise AKP Hükûmeti sanki Japonya'daki bu nükleer felaket olmamış gibi ilginç bir şekilde Akkuyu ve Sinop girişimlerini başlattı. Fukusima'da çekirdek erimesinin devam ettiği sıralarda Türkiye'de Rusya tarafından yeni bir nükleer santralin kurulması için imzalar atıldı. Bütün bunlar Türkiye'nin Japonya gibi ciddi deprem riski altında olan bir ülke olmasından dolayı daha da risk içermektedir. Elektrik Mühendisleri Odasına göre, yeni nükleer santralin kurulacağı Akkuyu, deprem riskinin yüksek olduğu bir fay hattının 25 kilometre yakınında bulunuyor. Akkuyu'daki halkın büyüyen tepkisine rağmen Hükûmet bu konudaki endişeleri ne yazık ki yeterince dikkate almamaktadır. Japonya' da 7-8 bandında olan depremlerde bile hasar oranlarının düşük olduğu, Türkiye'de ise 5'ten büyük depremlerde can kayıplarının yaşandığı bilinmektedir. Orman yangınlarına, sellere, su taşkınlarına müdahalede ve tedbir almada geç kalan bir iktidarın nükleer risklerin gerçekleşmesi durumunda yetersiz kalacağı açıkça ifade edilebilir. Geçen yıl Akdeniz Bölgesi boyunca çıkan yangınlarda halkın çaresiz bırakılması, en temel kamu hizmetlerinin bile günlerce verilememesi Türkiye'nin kriz durumlarında altyapısının ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Nükleer sızıntı veya diğer olası risk durumlarında kitlesel kayıpların ihmal, eğitimsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle yaşanacağını da bugünden ifade etmek istiyoruz ve bu nükleer cinnetten bir an önce geri adım atılmalıdır.
Saydığım nedenlerden dolayı da 26'ncı maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz.