| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/272) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 25 .12.2015 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, önce bir konunun açıklığa kavuşturulmasını isterim. Bizler, yasama döneminin başında, bu Mecliste gerektiğinde uzlaşma olabileceğinin müthiş şekilde önemsenmesini isteyen insanlarız ve bunu göstermek zorundayız tabii ki, sadece sözde kalmaması gerekiyor bunun. Dolayısıyla, burada yapılan görüşmelerde verimlilik sağlamak adına, süreyi kurtarmak adına eğer birtakım düzenlemeleri birlikte yapabiliyorsak, uzlaşabiliyorsak bu bizim gelecekteki çalışmalarımızın da çok net bir göstergesi olur, topluma da bir mesaj verilmiş olur.
Bizim, özellikle Hükûmet tasarısı veya teklif konusundaki tartışmamız tamamen burada ortaya çıkmış olan 5 tane maddenin aşağıdaki tasarıya bir önerge olarak eklenmesi üzerine idi. Dolayısıyla, buradaki bazı konuları ayrıntısıyla bile tartışmaya gerek kalmadan, eğer devletin de Hükûmetin de bu konuda herhangi bir aksi davranışı yok ise -ki olmadığını da gördük- aşağıya indiririz, bir önergeyle verir, bunu destekleriz ve 31/12/2015 tarihi itibarıyla süresi biten hükümlerin bir yıl daha uygulanmasına olanak tanırız. O süre içerisinde de teker teker bu kanunların hepsini görüşür, gereken düzenlemeleri yaparız idi. Biz, burada herhangi bir düzenleme yaparken bunun teklif olarak gelip burada tartışılmadan direkt aşağıda öneri olarak verilmesi hâlinde mutlaka Hükûmetin görüşü olması gerekir, tezini söyledik. Konuştuğumuz konu odur. Yoksa bir milletvekilinin teklif verme yetkisini sınırlandırma gibi bir düşüncemiz asla olamaz. Zaten, bu, demokrasinin özüne aykırıdır; yapamazsınız böyle bir şey, söyleyemezsiniz de. Aşağıda önerge veriyorsak Hükûmetin mutlaka bunun sorumluluğu alması, bundan haberinin olması gerekir dedik; nitekim, o konuda uzlaştık. Yoksa teklifi küçümsemek veya teklifin görüşülmesiyle ilgili herhangi bir şey söylemek kuvvetler ayrılığının ilkelerinin en birincisidir ve buna aykırı davranmayı da asla düşünmeyiz. Milletvekillerinin teklif hakkı her zaman vardır, her koşulda verirler. Tartışılır, konuşulur; Hükûmet gelir, kendisini savunur. Buradaki vekiller neye karar verirlerse aşağıya o şekilde iner, aşağıdakiler nasıl karar verirse de öyle çıkar. O, ayrı bir olaydır. Bunun kesinlikle ve kesinlikle yanlış anlaşılmaması gerektiğini, bizim, teklife karşı küçümser bir davranış veya kabul etmeme gibi bir tavrımızın olamayacağını, bunu demokrasi anlayışımızla bağdaştırmayacağımızı sizlere özel olarak söylemek istedim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu noktadan hareket edersek eğer, daha önceden önergesi de hazırlanan ve bizim de onayımızı verdiğimiz 5 tane temel konu var burada görüşeceğimiz, 5. Bunlar bu şekilde aşağıya indiği takdirde, en azından 31/12/2015 tarihinden sonra bir boşluğun ortaya çıkması engelleniyor. Askerler açısından bu adaletsizliğin Hükûmet tasarısında olduğunu gördükten sonra da onun da buna eklenmesinde herhangi bir sakınca olmadığını orada kabul ettik, orada da bir derdimiz yok.
Şimdi, bunları burada görüşüp, şu ilkeler çerçevesinde çıkartıp, aşağıdaki çalışmayla sonlandırıp arkasından da herkesin artık bir soluk alması gerektiği bir zamanda yeniden, yeniden Meclisi toplamasak olmaz mı, diye geldik. Şimdi olmadığını gördük.
Değerli arkadaşlar, Sayıştay Kanunu'ndaki değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Peki, bunun 31/12/2015 tarihi itibarıyla apar topar yürürlüğe girmesi gerekir mi? "Altı ay süre verildiği için yapılması gerekir." denir, boşluk olmaması açısından. Peki, boşluk olursa ne olur, boşluk olursa ne olur? Hiçbir şey olmaz, Sayıştay hemen birinci günden itibaren "Aman, burada bir boşluk oldu, benim yetkim birden bire arttı." diye bu kurumların hepsinin üstüne atlayamaz ki, istese de yapamaz zaten bunu. Bunun bir hafta geç kalması, on gün geç kalması veya bir ay sonra olmasının ne sakıncası var? Hiçbir sakıncası yoktur değerli arkadaşlar. Bu, buraya gelir, Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu Sayıştay Kanunu'nun şu maddesiyle ilgili olarak yeni teklifi veya tasarıyı otururuz, konuşuruz, herkes söyler, tarihe iz düşeriz, hangi nedenle karşıyız, hangi nedenle karşı değiliz diye. Bu şekilde değerlendirilmeyecek veya Sayıştay denetiminin dışına çıkartılacak olan kurumların her birisinin ekonomik büyüklüklerini ortaya koyarız, toplumdaki etkilerini ortaya koyarız, bir karar veririz; olur, biter. Niyedir bu acele, bunu anlamak mümkün değil.
O nedenle, bu, gerçekten yasal bir boşluk yaratmama adına, yılın son günlerine sıkıştırmaya çalıştığımız bir teklif. İtiraz da yok, nitekim Başkanlıkla tarih belirterek bir yıllık daha... Çünkü bir yıllık süreyi değerlendiremediğimizi kabul ettik, bu varsayımla bunlara "Evet." diyoruz zaten. 2015 yılını -kayıp yıl demiyoruz ama- iki tane seçim, bir geçici Hükûmet falan filan derken kaybettik. Onun için, hadi, bunlar için birer yıl daha süre verelim, ondan sonra teker teker oturup bunların hepsini düzeltelim. Söylenilen olay budur bununla ilgili, başka bir şey değildir.
Bunun için hâlâ da fırsat vardır. 7'nci maddenin görüşülmesine yarım saat sonra geçilecek. Şunun üzerinde mutabık kalıyorsak bunu önerge olarak verip, bu görüşmeyi geri bırakıp daha sonradan tasarının içerisine nelerin gireceğini, nelerin girmeyeceğini belirleyebilirsiniz.
BAŞKAN - Sayın Temizel, çok denedik ama kabul etmediler aşağıda, o yüzden bugün buradayız yani.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Yani, buradan bunu geçirmek suretiyle indiririz aşağıya. Geçiririz yani "Şunları, şunları çıkarttık. Şu maddeleri şu şekilde karara bağlayalım." deyin, indirelim. Yani, pratik çözümler ve uzlaşılabilir bir ortam yaratmanın çabası içindeyiz. Ha, yoksa, benim açımdan bu saatten sonra ne fark eder? Bugün de dururum, yarın da dururum, pazar günü de otururum burada.
BAŞKAN - Estağfurullah.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Otururum, hiç sorun değil.
O nedenle, söylediğimiz olay budur. Milletvekillerinin, özellikle de milletvekilliği niteliği gereği yapmak zorunda olduğu işlerle ilgili bir sınırlama asla söz konusu değildir ama buralarda uzlaşma kültürü sergilenirken de devletin işleyişinin dışında olmaması gerekir. Hepsi bundan ibaret dedik. Yoksa onun dışında herhangi bir derdimiz yoktur.
Bu tasarının -Lale Hoca'nın söylediklerini duydunuz- bu konunun Millî Eğitim Komisyonunda da konuşulması lazım. YÖK'ün belki de farklı bir çalışma grubundan da değerlendirilmesi lazım. Dünya kadar fikir ortaya çıkıyor. Çözüm bu değil. O zaman, çözüme fırsat tanımak için bir yıl mı? Tamam, bir yıl, oturup konuşalım. Benim sizlerden özel olarak verip de almanızı istediğim mesaj bu. Bir çatışma, bir karşıtlık, bir engelleme derdi yok kimsenin, bunu çok net olarak söylüyoruz. Plan Bütçe Komisyonunun da böyle çalışmasını arzu ediyoruz. Burada bir derdimiz yok ama çözüm bu, sizin getirdiğiniz çözüm. Çözüm burada yazıyor. Hepsine de bakın, onay vermişsiniz, "Tıkır tıkır tıkır diye bunu halledelim." demişiz. Edilir, hiçbir sorun olmaz, yarım saatlik bir iştir bu.
BAŞKAN - Efendim, HDP'yi ikna edemedik. Başka gerekçelerle, içeriğine karşı oldukları için değil Sayın Bakan ama...
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - O zaman Komisyondan geçirelim.
BAŞKAN - Evet ve zaten bu sizin...
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teklifi bu hâliyle tasarlayıp geçirelim.
BAŞKAN - Bir yıl olması da zaten sizin teklifinizdir.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Doğru.
BAŞKAN - Bütün gruplar tarafından makul olmuştur ki hiç olmazsa kurumlar da bu bir yıl içerisinde bunları çalışsınlar, gelsinler ve şu geçici düzenleme alışkanlığından da vazgeçelim, kesin bir kati madde hâline dönüşsün yani.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sayın Başkan, o zaman, şununla sınırlı olarak buradan çıkartıp indirelim. Salı günü de işimiz kolay olur, şimdi de işimiz kolay olur. Yoksa, aşağıda o kanun görüşülürken hepimiz burada oturmak zorunda kalacağız.