| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4258) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 08 .03.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bütün üyeleri saygı sevgiyle selamlıyorum, hoş geldiniz efendim ve sayın YÖK temsilcisi siz de.
Sayın Başkan, YÖK temsilcisini, Başkan Vekilini görüyoruz, "kurum temsilcileri" dediniz, acaba başkaca kurum temsilcisi var mı aramızda, ona göre konuşacağım çünkü?
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Yok, şu an yok sadece YÖK Başkan Vekilimiz var.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam, teşekkür ederim.
Efendim, malum, bildiğiniz üzere, ben Millî Eğitim Komisyonu üyesi değilim ama üniversitelere kırk yıl emek verdim, dolayısıyla -toplam kırk üç kamu görevi, kırk yılı üniversitede geçti- gerçekten... Tabii, üniversiteler konusu açılınca... Acaba bu Komisyon -ama nasip olmayacak galiba- üniversite reformunun yapıldığı bir teklifi görüşme olanağına sahip olacak mı? Çok zor.
Sayın Başkan Vekili, değerli meslektaşım, sevgili Başkan Anayasa'ya yollama yaptığı için Anayasa'dan başlamak istiyorum. "Madde 131 birinci fıkra çerçevesinde acaba nerede yer alıyor?" diye... Sizin bu öneriniz YÖK tarafından desteklendiğine göre, acaba bu açıdan, YÖK bir değerlendirme yaptı mı?
Biraz önce, üzerine tartışma yapılan husus "Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tabidir." madde 130 son fıkra. Tabii, demek ki biz bu üniversiteleri konuşurken, tartışırken devlet üniversiteleriyle ulaşılmak istenen hedefle aynı hedef, aynı amaç, aynı bilimsel amaç, aynı özerklik... Tabii, özerklik artık dilde kaldı. Fakat bu nedenle, bu fıkrayla vakıf üniversitelerini -ki burada, önümüzde duran 2 vakıf üniversitesi söz konusu, birinin adının değiştirilmesi, diğerinin ise yeniden kurulması, yeni bir vakıf üniversitesi kurulması- o zaman madde 131 fıkra bir çerçevesinde ele almak gerekir. "Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını -bu, kurulmasının altını çiziyorum- geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadıyla Yükseköğretim Kurulu kurulur." Yani sizin göreviniz. Şimdi, bu çerçevede, bu üniversitenin kurulması konusunda YÖK bir karar almış olduğuna göre bu maddenin gerekliliği doğrultusunda bir kararı var mı ve bunun gerekçesi nedir? Çünkü burada dikkatimizi çeken husus; planlama yapmak. Örneğin, yani Bursa'dan, Gemlik'ten, sırf oradan bir talep olduğu için mi, yoksa Yükseköğretim Kurulu bir planlama yaptığı gibi -ve Sayın Başkanın, Çavuşoğlu'nun biraz önce gerekçe olarak açıklama yaptığı üzere- Bursa'da bir üniversiteye ihtiyaç var onun için mi? Bu bakımdan, sizin bize vereceğiniz bilgiler önem taşımaktadır.
Şimdi, bu açıdan şöyle ki: 1'inci maddede, özellikle Sayın Başkan "Ayvansaray" sözcüğünün telaffuzunun güç olduğunu söyledi. Sevgili meslektaşım da "Bu, altı yıl önce böyle kurulduğuna göre o zaman altı yılda farkına varılmadı mı?" biçiminde haklı bir soru sordu. Gerekçede şöyle deniliyor: "Karışıyor, Ayvansaray bir semt adıdır."
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Karışıyor.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, Topkapı da bir semt adı. 2 Topkapı var, o daha çok karışır. Topkapı Sarayı'nı mı kastediyoruz, yoksa tıpkı Ayvansaray gibi, Topkapı semtini mi kastediyoruz?
Şimdi, bence bundan böyle çok daha fazla karışacak çünkü hani, Topkapı Sarayı'yla...
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Semtini kastediyor gerekçede, semtini, gerekçede var.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Topkapı semti... Ama gerekçede şöyle söylüyor...
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Bakın, okuyorum: "Yerleşke binasının Topkapı semtinde bulunmasından kaynaklanan sorunların giderilmesi." Bu kadar açık.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ayvansaray'da orada zaten.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam ama yukarıda da deniliyor ki: "Ayvansaray bir semt adıdır."
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - O da semt, çelişki var.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Aydın, bakın, İstanbul'da sadece bir semti temsil ettiği, ancak, üniversite yerleşke binasının başka bir semtte olduğu ve farklı anlaşılmalara yol açtığı yani o da semt.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Tamam, adını da alıyor.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Aynı şey ama... İlçe değil ki Topkapı da.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Üniversite Topkapı'da ama adı "Ayvansaray".
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Kampüs Ayvansaray'da Hocam.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - O zaman adı "Ayvansaray" kendi adını alıyor.
YILMAZ KAYA (Ankara) - Burada bile izah edemiyor bunlar ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ölçüt semt olmamalı.
Şimdi, bakın, bir süre sonra, altı yıl sonra değil, üç yıl sonra karışıyor.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Topkapı'yı toptan mı taşıyacağız?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - "Topkapı semti mi, sarayı mı? Karışıyor." biçiminde itirazlar geldiği zaman, bu kez "Topkapı Sarayı üniversitesi mi?" diyeceğiz. Yani şimdi, burada önemli bir şey. Bu, herhangi bir biçimde... Bir üniversitenin adı, böyle sırf tartışmak için değil; bu ad değiştirmek ciddi bir konu. Demek ki altı yılda, Ayvansaray Üniversitesi kurumsallaşamamış. Bana göre, İstanbul'da ikamet eden bir kişi olarak Ayvansaray çok daha özgün bir ad. Ayvansaray birleşik sözcük... Pekâlâ, kurumsallaşabilirdi. Ama gerekçede bunu göremiyoruz, gerekçede yalnızca "semt" deniliyor; peki, o da bir semt. Ha, saray olsaydı "Ya, biz Ayvansaray'dansa Topkapı Sarayı'nı tercih ederiz." olabilirdi, saray modası da zaten yeniden nüksetmiş bulunuyor, bir şey demezdik ama bu durumda, çok ciddi bir gerekçe sorunu var.
Sayın Çavuşoğlu, bakın, birkaç cümle gerekçe yazılmış ama hiç değilse bu doğru dürüst yazılsaydı.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Çankaya'daki üniversitenin ismi "Keçiören"se...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Lütfen, siz sıra geldiği zaman konuşursunuz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - İlçe değil ki 2'si de semt.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bu bakımdan, biz üniversiteleri gerçekten hani, kurumsal kimliğiyle konuşacaksak o zaman bunun -çok ciddi biçimde- kurucularının, üniversite rektörünün burada olması gerekirdi. Bakın, o bile yok. Sayın YÖK Başkan Vekilinin birçok işi var, teşrif etmiş buraya ama...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Rektörü daha atanmadı Hocam, atanacak.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır, Ayvansaray.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Ayvansaray'ı diyorsunuz, anladım, tamam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tabii.
Ayvansaray Üniversite'si rektörü gelip burada "Biz şu nedenle adını değiştiriyoruz, altı yılda şu sıkıntıları yaşadık." Tabii, şu gerekçeyle...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Şimdi, Hocam, biliyorsunuz, bu çok acil bir toplantı çağrısı olduğu için ancak Meclisteki vekilleri toplayabildik.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama gerek yok ki. Neden acele ediyoruz?
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Yani Bursa'dan, İstanbul'dan ilgili şahısları getiremedik. YÖK'ten YÖK Başkan Vekilimiz geldi.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama neden acele ediyoruz? Acelemiz yok ki.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Bizim de iki ayağımız bir pabuca girdi. Bunu da takdirlerinize sunuyorum yani bu konuları tekrar tekrar gündeme getirmeyelim isterseniz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Acelesi var mı? Üniversite kuruluyor Sayın Başkan, yani çok ilginç. Millî Eğitim Komisyonu Başkanısınız, buna izin vermemeniz gerekiyor.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tabii, buna izin vermeyin Sayın Başkan.
Sayın Başkan, eminim ki bizim kalbimiz...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - İki saatte kurulmaz üniversite.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Danışma Kurulu karar almış.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Alabilir, buna da izin vermemeniz lazımdı.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Türkiye'de yükseköğretim kurumları, burada, biraz önce okuduğum madde 131 fıkra bir çerçevesinde nasıl ilerletilebilir? Bu konuda zannediyorum, hepimiz için bu madde ortak payda oluşturuyor ama bu şekilde... Bir rektör yok Sayın Başkan, rektör gelmiyor, teşrif etmiyor. Mutlaka 2 veya 3 rektör yardımcısı vardır, birini gönderemiyor, onlar da gelmedi, üniversite genel sekreterini gönderemiyor. Hiçbiri yok...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Vakit yoktu Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır ama aceleleri ne? Yani altı yıl görev yapmış...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - O zaman gidin Danışma Kuruluna gidin sorun "Aceleniz neydi?" deyin, o zaman biz onlara cevap verelim yani.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sevgili Başkan, Sayın Başkan, yani bu üniversitenin adının gelecek hafta değil de bu hafta değiştirilmesinin ivediliği ne? Yani ben bunu söylemek istiyorum. İstanbul'dan teşrif etmeyecek kadar... Üniversiteden bir eleman bile göndermiyor, bu kadar gayriciddi bir şey olabilir mi?
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Hocam, davetsiz gelmez ki kimse, davet edemedik diyorum, ben Türkçe konuşuyorum...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Onun için davet etmeniz gerekiyordu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam.
Sayın YÖK Başkan Vekili bize bilgi verecektir, ben de bunu sorguluyorum.