KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evet, ben de hazırunu selamlıyorum.

Şüphesiz, tüketicinin korunmasıyla ilgili kanun düzenlemesi yapmak iyi bir şey yani bizim açımızdan da böyle bir çalışmanın içerisinde yer almak, en azından böyle bir çalışmada bulunmak, katkı sunmak bizim açımızdan da iyi bir şey, çünkü hakikaten tüketicinin korunmaya ihtiyacı var, hele de bu tür zamanlarda yani ekonominin ciddi anlamda sıkıntıda olduğu ve insanların geçim sıkıntısı yaşadığı bu dönemlerde tüketicinin daha fazla korunmaya ihtiyacı var.

Şimdi ben, tabii, kanunun geliş şekli ve benzeri üzerine çok yorum yapmayacağım. İşte, arkadaşlar konunun aciliyetini ifade edip bizden de bir talepte bulundular, biz de "tamam" dedik. Şu kısmını eleştirelim yani şurada eleştiri yapalım: Ya, Tüketicinin Korunması Kanunu... Ya, buradaki maddeler tüketicinin lehine maddeler, bundan yana bir sıkıntı yok ama şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Madem böyle bir kanun görüşeceğiz, bu genişletilebilir, bize gelen talepler olabilir, biz bunu kamuoyuna duyurabiliriz, kamuoyundan talepler gelebilir ve bu gelen talepler doğrultusunda da bu kanun genişletilebilir, tüketici hakları noktasında bazı şeyler daha eklenebilir. Hani bu anlamıyla bir defa "muhatap" dediğimiz ve belki de her oturumda eleştirdiğimiz konu var. Sonuçta, bu kanunlar oluşturulurken sivil toplum kuruluşları, örneğin tüketici dernekleri, tüketici federasyonları -bir arkadaşımız konfederasyon temsilcisi, bir sayfa metin getirmiş- diğer tüketici dernekleri, kurumları, kuruluşları, bizzat tüketicinin yaşadığı sorunlar... Örneğin, ben bu toplantıya giderken hemen aklıma bir şey geldi burada konuşulurken; bu aboneliklerde ki açma kapama mevzusu. Şimdi onunla ilgili de bir önerge hazırlıyoruz, Sayın Müdürüm "Yönetmelikle düzenliyoruz." dedi. Şimdi, maddede konuşacağız ama madem yönetmelikle düzenleniyor bu tür şeyler de niye bu yönetmelikler tüketicinin lehine çıkarılmıyor? Yani kanuna da gerek yok yani oturup burada kanun yapmaya da gerek yok demek ki. Ama o kadar saçma sapan paralar alınıyor ki yani şimdi, düşünün, cep telefonunuz var -en basitinden söylüyorum, elimizde kullandığımız bir aygıt- faturasını ödememişsiniz. Ya paranız yok ödememişsiniz ya bankada otomatik talimat vermişsiniz o anda hesabınızda para yok, o anda, sadece o günlük belki ya unutmuşsunuz bir şekilde ödememişsiniz; bir bakıyorsunuz, ciddi bir açma kapama bedeli yani kapanıyor telefon sonra siz ödüyorsunuz ve açma kapama bedeli geliyor. Ya, niye açma kapama bedeli geliyor? Sen bunu oturduğun yerde, bilgisayarın başında "tık" diye tuşa basıyorsun, açıyorsun yani ayrıca bir eleman çalıştırmıyorsun, personel çalıştırmıyorsun, bir personel istihdam edip onu göndermiyorsun, "Ya, git, Ali Kenanoğlu'nun telefonunu bir aç da gel." diye bana hiçbir personel gelmiyor. Yani oturduğun yerde tuşa basıyorsun ve bunu açıyorsun ama ondan sonra da açma kapama bedeli alıyorsun. Şimdi, bunu kanunla düzenleyelim dedim, madem böyle bir kanun var. Müdür Bey dedi ki: "Ya, bu, yönetmelikle düzenlenecek bir şey." Ya, o zaman neyi bekliyorsunuz? Hani, teknolojinin bu kadar geliştiği bir noktada bunun için bir personel istihdam edilmeyecekse bunu niye tüketicinin lehine değerlendirmiyorsunuz? Açın sosyal medyayı, bununla ilgili bir sürü şikâyet görürsünüz yani vatandaştan bir sürü şikâyet ve hakikaten, vicdansızca alınan bir para yani. Zaten vatandaşın parası yok, sen zaten faiz alıyorsun, gecikme bedeli alıyorsun ve iletişimini keserek cezai yaptırım uyguluyorsun, bir sürü şey yapıyorsun; bir de ondan sonra "Seni iletişime tekrar açtım." diye açma kapama bedeli alıyorsun.

Şimdi, bunun gibi bir sürü konu var aslında, üzerinde çalışmamız gereken ve bu kanun teklifini düzgünce çıkarmamız gereken. Demek ki yönetmeliği yapanlar vatandaşın lehinde düşünmüyorlar; o zaman, bizim bunu kanunla yapmamız gerekiyor yani bu yönetmeliği hazırlayanların inisiyatifine bırakmamamız lazım. İşte, konuşuldu burada yine, bir sohbette Sayın Konfederasyon Başkanı da dile getirdi bire bir sohbette; Ankara Büyükşehir Belediyesi doğal gaz sayaç bedeli alıyor 300 dolar 2013 yılında ve bu para iade edilmiyor. Şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki: "Ya, buna 'güvence bedeli' diye yazmamışlar, güvence bedeli olarak yazmadıkları için biz de parayı iade etme ya da başka türlü bir işleme sokma imkânımız da yok." Yani şimdi, bütün bunlar yönetmeliklerle düzenlenebilecek işler esasında yani ama bu yönetmelikler vatandaşın lehine düzenlenmiyor, o zaman bizim bunları kanunla düzenlememiz gerekiyor.

Şimdi, bunun için bu kanun teklifinde, bu kanun teklifinin buraya gelişi esnasında, biz, evet, gelsin çıkaralım, tamam, güzel ama eksik diyoruz yani bu kanun teklifine eklenmesi gereken, hakikaten vatandaşın yaşadığı ciddi sorunlar var, sıkıntılar var ve bu sorunların, sıkıntıların bunlara eklenmesi gerekiyor. Örneğin, bu tüketici derneklerine "Bu konularla ilgili şikâyetleriniz nedir? Bize bir rapor hazırlayın." demek lazım yani "Nedir şikâyetleriniz, tüketiciden size nasıl şikâyetler geliyor?" Sonra, işte biliyorsunuz, kaymakamlıklarda tüketici hakları bilmem ne birimi var; işte oralara ne tür şeyler geliyor, bir rapor var mı elimizde? Örneğin, bu Komisyonu toplarken bize, Komisyon üyelerine böyle bir rapor iletilmesi gerekir, denilmesi lazım ki "Ya, bakın, tüketiciler böyle sorunlar yaşıyorlar, piyasada şöyle sorunlarla karşı karşıyalar. Satıcılardan kaynaklı şöyle sorunlarla karşılaşıyorlar." Şimdi, bütün bunların aslında birçoğunu da bilmiyoruz, sadece kendimizin başına gelirse biliyoruz, onun dışında bilmiyoruz. Ama biz burada şöyle bir sorumluluğa sahibiz: Milletvekiliyiz, Komisyon üyesiyiz ve bu kanunu yapmak üzere burada bulunuyoruz, kanun çıkarıyoruz. Dolayısıyla, bu kanunları eksiksiz gediksiz çıkarabilmek adına, şüphesiz ihtiyaca yüzde yüz cevap verecek kanun çıkarmak mümkün olmayabilir ancak böyle alelacele getirerek, birtakım incelemeleri üzerinde yapamadığımız durumla da karşı karşıya kalmamamız gerekiyor. Bu anlamıyla kanun teklifinin içeriğine ilişkin ekleyeceklerimiz var bizim yani eklenmesi gerektiğini düşündüğümüz şeyler var; onları ilgili bölümlerde dile getiririz ancak tüketici açısından başka sıkıntılar da var, biraz da onlara değinerek kapatayım.

Ciddi bir ekonomik kriz var arkadaşlar. Şu anda benzin, mazot fiyatlarını biliyorsunuz; her gece zam geliyor, her gece. İnanın, vatandaştan utandığımızdan biz bir şey söyleyemiyoruz yani bir milletvekili olarak. İstanbul Milletvekilim, İstanbul-Ankara arası gidip gelirken her gidiş gelişimde depo dolduruyorum mecburen; aracımızla gidip geliyoruz, depo dolduruyoruz. Yani, her seferinde o deponun 100-200 lira fark ettiğini -ki çok uzun aralıklarla değil yani geçen hafta gittim geldim, bugün gittik geldik ya da önümüzdeki hafta gidip geleceğiz filan- o deponun ne kadar farklı dolduğunu ve bize maliyetinin ne kadar yükseldiğini görüyoruz ama vatandaşa bunu söyleyemiyoruz bile çünkü "Sen milletvekilisin, şu kadar gelirin var, bu kadar maaşın var." diyorlar. Vatandaşın çektiği sıkıntı çok daha büyük.

Tabii, bunun şu anda iktidar kolayını bulmuş: "Ukrayna'da savaş var, bundan kaynaklı." filan diye. Öyle değil; savaş öncesi rakamlar da var yani savaş şurada on iki gündür var, on iki gün öncesi rakamlar da var, onun beş ay öncesi rakamlar da var. Yani beş ay öncesinde, örneğin tek haneli rakamlarda iken benzin, mazot fiyatları, şimdi 25 liraya dayandı, geldi, ki bu geceki zamlarla 25 liraya çıkacağı söyleniyor. Bundan beş ay önce savaş filan yokken benzin, mazot fiyatları tek haneli rakamlardaydı.

Tabii, benzin, mazot fiyatları sadece arabası olanı ilgilendirmiyor arkadaşlar, kamuoyunda böyle yanıltıcı bir şey de var, arabası olanı ilgilendirmiyor; ekmek alanı da ilgilendiriyor, bakkala, markete gidip alışveriş yapanı da ilgilendiriyor çünkü bütün ürünleri etkileyen bir yakıt söz konusu. Çünkü bir yerde, bunların üretildiği yerden nakli var ya da işte, birçoğu mazotla çalışan sektörler var. Dolayısıyla, bütün bunlar ciddi bir şekilde tüketiciyi etkiliyor. Esasında, şunu yapmak gerekiyor, nihayetinde şunu söyleyeyim: Şüphesiz, bu Tüketici Koruma Kanunu'nu geliştirmek, daha da geliştirmek ve tüketici lehinde düzenlemeler yapmaya devam etmek lazım, bu kanun bu anlamıyla yeterli değil; doğrudur ama yeterli değil, eksiklikleri vardır ama birçok konuda tüketicinin yaşadığı sıkıntılar var, bunların topyekûn rapor edilmesi gerekir, üzerinde çalışmak gerekiyor ve ondan sonra tüketicilerin lehinde bir kanun düzenlemesi yapmak gerekiyor. Meclisimizin ya da bu iktidarın yasa yapma anlayışında gördüğümüz eksiklik, "muhatapları" dediğimiz yani kullanıcılarla bu işin diyaloğuna girmiyor, kullanıcıların görüşleri alınmıyor; hiçbir şekilde sivil toplum kuruluşları, tüketici dernekleri ya da herhangi bir kanun çıkartılacaksa o kanunda mutlaka ya kamu kurumları ya da şirketler, sektör temsilcileri esas alınıyor ama en nihayetinde tüketiciler bu konuda muhatap alınmıyor, onların muhatap alınarak bir kanun düzenlemesine gidilmesi gerekiyor. Bunları söyleyeyim şimdilik.

Netice itibarıyla, kanunun tümüne yönelik bir eleştirimiz yok, içeriğe yönelik bir eleştirimiz yok; eksikliğine ve kanun yapma şekline yönelik eleştirilerimiz devam ediyor, bu konuda da eleştirilerimizi devam ettireceğiz.

Teşekkür ederim.