ADNAN KESKİN (Denizli) - Ben "devlet sadaka kurumu, yapılan iş sadaka ayini" derken herhangi bir kimseyi suçlamadım. Ben uygulanan politikanın o anlama geldiğini söyledim. Devleti, elbette bu şekilde kaynakları bu amaçla kullanırsanız, siz kışın valiye talimat verip "Arabaya bin, buzdolabı dağıt." derseniz, kara kömür dağıtmak için görev verirseniz bu bir sadaka ayini olur. Bir taraftan dindar geçinirsiniz, öbür taraftan İslam dininin en temel kuralı, sağ elin verdiğini sol el bile görmeyecek kuralını ayak altına alırsınız. Ben bunu anlattım.

İki, sizin haddinize değil benim aile yaşamıma dile uzatmak. Ben elli yıllık evliyim.

TÜLAY SELAMOĞLU (Ankara) - Siz, benim aile yaşamıma dil uzattınız.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Kes sesini! Kes sesini! Dinle!

BAŞKAN - Ama Sayın Keskin, böyle...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Dinlesin! Sayın Başkan, öyle dinleyecek!

BAŞKAN - Tabii, dinliyor herkes ama yani böyle... (Gürültüler)

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ben elli yıllık evliyim.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Size mi kaldı insanların ailesine dil uzatmak?

BAŞKAN - Bir şey demiyorum ama "Kes sesini!" diye bir ifade kullanılmaz yani biz müdahale ediyoruz, biz müdahale ediyoruz.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Olur mu?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Eğer aile yaşamında bir şey arıyorsan dön de kendi yaşamına bak, dön de kendi yaşamına bak!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...

Arkadaşlar, şimdi neye dayanarak konuşuldu?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, tutanakları istiyoruz.

ADNAN KESKİN (Denizli) - İki, benim kadına saygısızlık yapma diye bir sözüm yok. Tam tersine, ben kadına yapılan saygısızlığı anlatmaya çalıştım, "kadını bir ticari meta gibi görme anlayışları" dedim. Ha, siz bunu beğenmeyebilirsiniz ama siz şunu içinize sindiriyorsanız, sezaryeninden, doğuracak çocuk sayısına kadar dizayn etmek adına, ben de onu sizin kadın olma takdirinize bırakıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.