| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290)(Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .03.2022 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Ben, geneli üzerinde de söz almıştım, dikkatle de takip ettim konuşmaları. Hem teknik hem hukuki hem siyasi birçok değerlendirme oldu, aslında, değerli üyelerimiz gerçekten çok detaylı, hukuksal önerilerde de bulundular. Komisyonun da yani esas komisyonun da haftaya ertelenmiş olması mutlaka bu değerlendirmelerden gerek teklif sahibi gerekse bu konuda çalışan üyelerin ya da teklif sahiplerinin ben değerlendireceğini düşünüyorum bunları. Ve belki bir istişare yapılabilir ve birlikte bu düzenlemeler yapılabilir hukukçu arkadaşlarımızla birlikte.
Burada tabii, temel vurgu İstanbul Sözleşmesi'ne yapıldı ki gerekçede de ilk cümle de ilginç bir şekilde uluslararası yükümlülüklerimize atıf yapılmış.
İstanbul Sözleşmesi tabii önemli bir sözleşmeydi, hem engellenme hem kovuşturma hem soruşturma anlamında bizim üyesi olduğumuz, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyine karşı sorumluluklarımızı artıran da bir sözleşmeydi. Avrupa Konseyi kurucu üyesi olarak yine Birleşmiş Milletlerin tarafı olarak kadının statüsü birimindeki çalışmalar; bu uluslararası çalışmalar bizim ülkemiz için bir çıpa. Ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesiyim. İşte, geçen hafta biz bütün olumsuzluklara rağmen ısrarla bu çıpanın ve bu organik bağın devam ettirilmesi ve üyelik sürecimizde mutlaka mesafe alınması... Çünkü bunlar gerçekten uluslararası anlamda hepimize değer katan çalışmalar ya da bizim için değerli.
İstanbul Sözleşmesi atfı mutlaka bu gerekçede gerekiyordu Sayın Başkan. En azından biz bu sözleşmeyi imzaladık, onayladık, çıkış sürecimiz evet tartışmalı, orada belki daha detaylı bir çalışma yapılabilirdi, çekincelerimiz detaylı ortaya konulabilirdi, kamuoyuyla tartışılabilirdi, Mecliste tartışabilirdik bu çekinceleri ve çıkış sürecimizi belki daha farklı bir süreçte, olabilir, bu iktidarın tercihidir, imzaladığı gibi çıkmak da ama bu, Parlamentonun kararıyla ve kamuoyunda detaylı tartışarak... Çünkü ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesiyim ve en çok karşılaştığımız temel sorunlardan bir tanesi bu sözleşmeden çıkma gerekçemiz ve yöntemimiz. Elbette biz ulusal mevzuatımızla uyumlaştırdık ama bu da bir çelişki yaratıyor yani ulusal mevzuatımızla uyumlaştırdığımız bir uluslararası üst sözleşmeden neden çıktınız o zaman? Bu çelişkilerle karşılaşmamak için bence bu sözleşmede, gerekçede İstanbul Sözleşmesi'ne bir atıf gerekiyordu ve İstanbul Sözleşmesi'nin şöyle bir kazanımı vardı, bir denetim mekanizması vardı, ülkeleri denetleyen bir mekanizma da vardı yani kurumsal olarak bu çalışmaları yapıp yapmadığımızı ve ne kadar uzakta ve ne kadar yakınında olduğumuzu ve doğal olarak bir algı da yaratıyordu toplumda, önemli bir sözleşmeydi. Buna gerekçede yer verilmemesi büyük eksiklik.
Maddelerde hukukçu arkadaşlarımız gerçekten detaylı, çok da teknik ve bizim de burada yeniden öğrendiğimiz önemli gerekçeler ortaya koydular. Bu sorun, elbette maddelerde cezalar çok tartışıldı, cezaların yeterliliği tartışıldı. Bunlar gerçekten sorunu çözmüyor. İşte, artırmak, ne kadar? Ben burada çizdim, belli bir miktar artırıyoruz. Çok uzun vadeli yapsak da bunun acaba sonucunu alabilecek miyiz? Veriler önemli tabii, gerçekten detaylı veriler çok önemli. Burada Bakanlık temsilcimiz de var, bu konuda Sayın Bakan da zamanında söylemişti istatistiklere verdikleri önemi ama bunların gerçekten ciddi masaya yatırılması gerekiyor, özellikle de böyle ciddi bir kanun yapıyorken. "Case"ler çok önemlidir bu konularda, -değerli hukukçu arkadaşlarımız da bilirler- bu nedenle bu uygulamada yaşanan sorunların bu cezalarla gerçekten çözülebilir, bir adım, tamam ama bu çözülebilecek mi? Dört aydan işte, altı aya çıkarmak bu ne kadar makul madde 3'te kasten yaralama suçunu? Ya, biz öyle bir süreç yaratmalıyız ki bence bu kanunla beraber toplumda gerçekten ciddi anlamda bu soruna bakış açısı, yargı sistemi, hâkimlerin takdir yetkisi, oradaki kişisel kararlar, gerekçeler... O hâkimlerin takdirlerine yine inisiyatif bırakılıyor burada, bu sorun çözülmüyor burada, yine, bir hâkim yetkisi, mahkeme başkanının yetkisi, bu yine var burada, bu sorun çözülmüyor. Yani işte, hukuk sistemine bütüncül bakmak lazım. Nitelikli yargıçların, hâkimlerin karar verme ehliyetleri, kolluk kuvvetleri... Şimdi, bunu sağlayacak da tabii ki söylemde tutarlılık, Sayın Vekilin açtığı süreç yani bu söylemde tutarlılık da çok önemli, bunların hepsi bir bütün. Bunları yapmadığımız sürece bu sorunları maalesef çözemiyoruz. Böyle bir bakış açısını da bu kanunla beraber gerçekleştirmeye çabalayalım bence. Toplumda böyle bir algı yaratalım yani sıfır tolerans, çok ağır cezalar, hiçbir şekilde bir toleransın yapılmadığını, yargı sisteminin, yasama organının, işte, iktidarın bunu hangi partinin yönetiminden bağımsız bunu katı bir kural... Doğu Asya ülkelerini ben incelemiştim, gerçekten bunları başarmışlar. Bunları yasalarla değil, içselleştirmişler, toplumda böyle bir zihniyet oluşmuş. Bunun eğitimi var, eğitim ayağı var, medya ayağı var, bakın, medya ayağı, yayınlar, bu karşılaştığımız olayların yansıtılması, o mağdur olan kadına bakış açısı, onu yansıtan yapı, diziler... Ya, o kadar çok boyutlu ki. Evet, biliyorum, bir çalışma yapıldı, o çalışmayı tamamlayamadık. Ben hatta Komisyondan grup kararımızdan daha önce ayrılma kararı vermiştim sağlıklı müzakere ortamı sağlayamadığım için. Katkı sunma çabalarım da sağlanamadı tabii ki. Önemli bir çalışma, çok değerli buluyorum. Mecliste yaptığımız her çalışma çok değerli ama bunu yasal mevzuata dönüştürmek, o bütüncül, tutarlı sürece çevirebilmek, içselleştirmek, işte, eğitim ayağını, o medya ayağını, o yargı sistemimizdeki nitelikli, liyakatli insan kaynağı mekanizmalarımız... Temel sorun orada kilitleniyor. O mahkeme başkanının takdiri, yansıtılması olayın.
Sürenizi çok almayacağım. Bunların hepsini çok dikkatli, detaylı düşünmek lazım. Yapılan çalışmanın Adalet Komisyonunda detaylandırılması ve topluma da bunun bütüncül olarak hepimizin gerçekten ciddi bir yasa yapıldığını yansıtmamız gerektiğini düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için Sayın Başkanım.