KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Komisyon çalışmalarımız boyunca hep söylediğimiz gibi, bizler olumlu olduğunu düşündüğümüz her düzenlemenin lehinde olduk. Bugün de konumuz sağlıkta şiddet ve kötü çalışma koşulları. Getirilecek her düzenleme olumlu ve değerlidir, desteklenmelidir fakat bu düzenlemeler için o kadar çok zaman kaybedildi ki artık yeterli olmayabilir. Bizim, bu noktadan sonra kapsamlı bir sağlık reformuna ihtiyacımız vardır.

"Sağlıkta Dönüşüm" adı verilen program ilk ortaya çıktığında, hatırlarsanız, iktidar tarafından pembe tablolar çiziliyordu. Başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere, hekimlerimizin çoğu o dönemde toplumu ve Hükûmeti uyarmışlardı. Bu anlayışla "Sağlık hizmetleri, işçiler, emekçiler için ancak asgari düzeyde ulaşılabilen bir hizmet hâline gelecek." dendi. "'Paran kadar sağlık' anlayışı sağlık hizmetlerine egemen olacak." dediler. "Sağlığın bir kamu hizmeti olduğu unutturulacak." dediler. Bugün geldiğimiz nokta, onların öngörülerinin haklı çıktığını gösterdi bize. Sağlık hizmetleri daha da kâr elde etmek amacıyla sunulduğu için sağlık çalışanları birer maliyet unsuru olarak görüldüler. Sağlık çalışanlarının emekleri her geçen gün maalesef değersizleştirildi.

Türk Tabipleri Birliğinin araştırmasında, resmî olmayan bilgilere göre son yıllarda 8 binin üzerinde hekimin istifa ettiği vurgulanmıştır. İstifa eden hekim sayısı sadece 2021'de 2.514 olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun yanı sıra da her ay 80 hekimin yurt dışına gittiği belirtilmiştir. Türk Tabipleri Birliğinin bu araştırması, sağlık sistemindeki sıkıntıyı bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Sağlıkta şiddetin bir türlü engellenmediği ülkemizde sağlık çalışanları bir de özlük haklarındaki geriye gidiş nedeniyle sıkıntıdadırlar. Ancak unutulmasın ki nitelikli bir sağlık hizmetini ancak güvenceli sağlık emekçileri sunabilir. Sağlık hizmetinin kamusal karakterini ortadan kaldırıp hastaları birer müşteriye çeviren Sağlıkta Dönüşüm Programları sağlık emekçilerini de güvencesizliğe ve belirsizliğe mahkûm etmektedir. Uzun çalışma saatleri ve korkunç bir sömürü düzeninde, yoksulluk sınırının altında ellerinden geleni yapan sağlık çalışanları bir de şiddete maruz kalıyorlar. Bizim buna sessiz kalmamız söz konusu olamaz. Bugüne kadar da her platformda bu konuyu dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz.

Son olarak şunu söyleyeyim: Bugün görüştüğümüz düzenlemeler doğru uygulandığı takdirde bu şiddetin azalmasına katkı verecektir fakat tekrar belirtmeliyim ki kapsamlı bir sağlık reformunun mutlaka yapılması gereklidir. Sağlık kesinlikle kamu eliyle yürütülmeli; sağlıktan tasarruf olmaz, sağlık taşerona kesinlikle terk edilemez.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.