| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve 117 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290)(Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
MUSTAFA ESGİN (Bursa) - Çok teşekkür ederim Başkanım.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de sözlerimin başında Covid nedeniyle kaybettiğimiz başta meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün vatandaşlarımıza rahmet dilemek istiyorum.
Sayın Başkanım, ben şiddetle ilgili kısa bir değerlendirme yapacağım ama öncesinde, tabii, dün de Sağlık Komisyonumuzun yeterince toplanmadığı yönünde bir eleştiri oldu. Tabii ki bu eleştiriye saygı duyuyorum, benim de farklı bir eleştirim olacak. Üç yılı aşkın bir süredir Türkiye Büyük Millet Meclisindeyim, ana muhalefet partisinin sadece 20 milletvekiliyle Genel Kurul çalışmalarına katılıp Genel Kurulun kapanması yönündeki çabalarını, Genel Kurul kapandığında da -dün olduğu gibi- duydukları mutluluk ve çektirdikleri hatıra fotoğraflarını anlayamadığımı ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten Covid'le, yani yüzyılda bir karşılaşılan çok önemli küresel bir pandemik salgınla karşı karşıyayız. Açıkçası ben şehir hastaneleriyle ilgili konuşmak istemiyorum ama bu pandemi döneminde, küresel salgın döneminde -elbette ki yani muhalefet etmek isteyebilirsiniz, farklı görüşleriniz olabilir ama- yapılan hastaneler üzerinden, yapılan yoğun bakımlar üzerinden bir eleştiri getirilmesini gerçekten talihsiz tartışmalar olarak gördüğümü her defasında ifade etmiştim, şimdi de ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, finansman modeli, kamu-özel iş birliği modeli olur veya merkezî bütçeden ayrılan kaynaklarla olur ama eğer siz 50 olan hastane yaş ortalamasını 13'e indirdiyseniz, 300 binlerde olan sağlık çalışanı sayısını 1 milyon 200 binin üzerine çıkardıysanız, sağlıkla ilgili yapısal meselelerde radikal adımlar attıysanız, birinci basamağı yeniden düzenlediyseniz ve dünyanın gittiği yere doğru gidiyorsanız, ikinci basamak sağlık hizmetlerinde eş güdümü sağlayarak kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlıyorsanız, eğer ki sosyal güvenlik sisteminde bir reform yapıp, dünyaya örnek olacak bir sistemi ortaya koyup sosyal güvenlik şemsiyesini toplumun bütün kesimlerini kapsayacak hâle getiriyorsanız, elbette burada önemli adımların atıldığını ifade etmek durumundayız.
Evet, burada birçok hekim meslektaşım var. Türkiye'nin değişik bölgelerinde hekimlik yapmış -burada bazı arkadaşlarımızın olduğu gibi- meslek örgütünde meslektaşlarınca seçilmiş, iki dönem yönetim kurulu üyeliği yapmış bir arkadaşınız olarak evet, empati yoksunluğuyla ilgili dün bazı eleştiriler oldu, saygı duyuyorum. Fakat bu noktada bizim de böyle bir eleştirimiz olduğunun altını çizmek istiyorum. Eğer az önceki arkadaşımızın üslubuyla meselelere yaklaşırsak her şeyi konuşabiliriz, hiçbir gerginlik olmadan bütün meselelerimizi mülahaza edebiliriz. Farklı görüşlerimizin, düşüncelerimizin olmasından doğal bir şey yok.
Değerli arkadaşlar, şiddetin çok multifaktöriyel, çok faktörlü bir sorun olduğunu birçok arkadaşımız aslında dile getirdi, ben de buna katılıyorum. Hükûmetin bir milletvekili olarak, AK PARTİ Hükûmetine mensup bir milletvekili olarak buradaki sorumluluğumuzu ben de ifade etmek istiyorum. Ama sadece iktidar partisi milletvekillerinin değil, muhalefet milletvekillerinin de siyasetin de, sadece siyasetin değil meslek örgütlerinin de sivil toplumun da ve toplumun değişik kesimlerinin de bu çok boyutlu ve faktörlü sorunun ortaya çıkması ve bu sorunun ortadan kalkması noktasında sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Basının çok önemli sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Eğer siz, şiddet haberlerini -sadece sağlıkta şiddet değil- tekrar tekrar rating kaygısıyla gündeme getirirseniz ve bunu âdeta topluma kanıksatmak yönünde bir çabanız olursa bu gerçekten şiddetin önlenmesine değil, devam etmesine katkı sağlayan bir süreç olur.
Türk Tabipleri Birliğinin -az önce söylediğim gibi içimizde de meslek örgütlerinde görev yapmış arkadaşlarımız oldu- açıkçası bu noktada daha fazla inisiyatif almasını ben bekliyorum. Meslek örgütümüzün siyasallaşmasını, bir veya iki partinin arka bahçesi olmasını ve ideolojik söylemler arkasında saklanmasını ben asla doğru bulmadığımı; bunun meslektaşlarımızın sorunlarına, sağlık vasatına çözüm sağlamayan bir yaklaşım olduğunu da burada ifade etmek istiyorum.
Evet, az önceki sözcü arkadaşımız gerçekten örnek bir üslupla konuştu, tekrar teşekkür ediyorum kendisine. Ama dün öyle bir infiale kapıldım ki, siz ne yaparsanız yapın... Aslında tabii, infiale kapılmaya da gerek yok, muhalefetin sözcülerinin ifade ettiği bir şey bu. Dünyanın en iyi düzenlemesini yapsak da... Dünyanın en iyi düzenlemesini yaptığımızı da ifade etmiyoruz ama dünyanın en iyi düzenlemesini de biz yapsak bunun takdir hisleriyle karşılanmayacağının da farkındayız.
Yasal düzenlemelerin yanı sıra şiddet sarmallarına karşı olan mücadelemizde şiddetin etiyolojisine dönük çok boyutlu değerlendirmeler yapılmasının, sivil toplum eksenli önemli çalışmalar ve farkındalıklar geliştirilmesi yönünün de önemli olduğunu düşünüyorum. Birçok vakada şiddet eğilimine sahip olan kişilerin
psikopatik ve sosyopatik eğilimlerinin de farkındayız. Burada sorunları değerlendirirken çok boyutlu olarak sorunun ele alınması ve çözümü yönünde çaba gösterilmesinin önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Son olarak ifade etmek istediğim bir şey var, o da sağlık. Sağlık, sağlık hizmetini alan vatandaşlarımız ve sağlık hizmetini veren sağlık çalışanlarımızın karşılıklı saygı ve güven ilişkisi içerisinde sürdürebileceği bir alandır. Değerli arkadaşlar, bakın, "Önce Allah, sonra sen." diye vatandaşlarımızın, hastalarımızın; hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza önemli bir sorumluluk yüklediğini biz biliyoruz. Aslında bu sorumluluğun gereği olarak hekim ve sağlık çalışanlarımıza hak ettikleri saygıyı hissettirmeleri kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra Allah'ın ve sevdiklerinin aziz bir emaneti olarak tedaviye aldıkları hastalarını yine sevdiklerine en sağlıklı şekilde kavuşturma duygusu içinde görev yapan sağlık çalışanları hiçbir olumsuzluğun bu çabalara gölge etmesine, gölge düşürmesine izin vermemelidirler.
Değerli arkadaşlar, yani bu kanunları çıkarırken hiçbir şey yapmamış gibi algılanmak gerçekten üzücü, burada arka plandaki çok samimi çabaların göz ardı edilmesi üzücü. Çıkarılan kanunların caydırıcılığı burada son derece önemli. Fakat aslolan, vatandaşlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın karşılıklı saygı ve güven ortamını devam ettirme gayretleridir. Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da sağlık çalışanlarımızın karşılıklı çalışma, ortam ve barışının sürdürülebilir olması önemlidir. Yani hekim, hemşire, sağlık memuru, röntgen teknisyeni ve diğer arkadaşlar, biz bir ekibiz. Burada sağlık sisteminin içerisindeki aktörlerin birbirine karşı pozisyonlar aldırılması son derece yanlış bir şey. Bunu yadırgıyorum, eleştiriyorum, bu noktada çaba sarf eden, kendi içerisinde popülist hareketlere giren meslek örgütü, sendika ve diğer yapılanmaların daha hassas davranması noktasında uyarımı da burada belirtmek istiyorum. Hepimiz bir ekip çalışması içerisinde vatandaşımızın sağlığına katkı sağlama gayreti içerisinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Geçtiğimiz günlerde bir uzman çavuşla bir hekim arkadaşımızın arasında yaşanan talihsiz sürecin ülke gündemine bu kadar endişe verici şekilde gelmesi de benim bu söylediklerimi ifade etmesi açısından... Hepimizin bu konuya hassas davranması gerektiğinin altını çizme noktasında önemli olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu noktada yapılan iyi niyetli çabaları, muhalefet etme adına itibarsızlaştırma ve değersizleştirme gayretlerini de doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün hazıruna saygılarımı sunuyorum.