| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve 117 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290)(Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
BURHANETTİN BULUT (Adana) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Şimdi, bu madde, bizim en çok konuşacağımız ve en önemli maddelerden bir tanesi. Biraz da Adalet Komisyonunun dışında, bizim alanla alakalı. Mesleki Sorumluluk Kurulu önemli tabii, böyle bir kurulun kurulması. Özellikle, son dönemde yani sadece şiddetle alakalı değil, hekimlerimizin yurt dışına çıkması ya da belli alanlarda sorumluluk alması konusunda tereddütler var, o açıdan çözüm içerisinde bu değerlendirilebilir. Ancak böyle bir kurulun kurulması kadar bu kurulda kimlerin olduğu da önemli çünkü baktığımızda Mesleki Sorumluluk Kurulu Sağlık Bakanlığının bir parçası gibi görünüyor. Yani yönetime alınanlara baktığınızda çoğunluğunu Sağlık Bakanlığı belirliyor. Böyle olunca da bugünkü sistem tartışmalarının bir benzeri bu kurulda da görülüyor. Bugünkü sistem tartışmalarında biz ne diyoruz? Diyoruz ki en önemli eleştirimiz: Yürütme kuvvetli olmalı, güçlü olmalı, evet, ama denetim ve denetleme de olması gerekiyor. Denetim ve denetleme olmadığında kontrolsüz bir güç hâline gelir ve bu da ülkeyi faciaya götürür diye ifade ediyoruz. İşte, bugün içinde bulunduğumuz ekonomik anlamda krizin, siyasi buhranın hepsinin sebebi bugünkü yürütmenin aşırı güçlü olmasından kaynaklı bir durum, denetim ve denetlemenin olmaması. İşte, o yüzden de hatta diyoruz ki: 4 ayrı güç var. Biri yasama, yasama kaliteli olsun, Meclis içerisindeki milletvekilleri bu yasamayı gerçekleştirsin; yürütme, evet, güçlü olsun; yargı da bağımsız olsun. Çünkü yargı eğer iktidarın arkabahçesi ya da bir başka gücün arkabahçesi olduğunda orada adalet de olmaz, adaletin olmadığı yerde de ülkenin temeli eksik demektir ya da basın diyoruz, basın kendi dinamiklerini kendi oluşturması lazım. Biz de eleştiriyoruz, diyoruz ki: Bu havuz medyası meselesi ülkeyi ikiye ayırıyor. Sadece bir rengin anlatıldığı bir televizyon, onun karşısında bir başka mecra oluyor. Sayısı az olabilir, çok olabilir ama sonuçta bunlar ülke açısından doğru sonuçlar yaratmayan durumlar. Buradaki durum da benzeri. Şimdi, düşünün, bugün sağlıkta şiddeti yaratan unsurlara baktığımızda her ne kadar toplumsal bir durum tarafı olsa da bozulan sağlık sistemi de bu işin içerisinde ya da hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın ağırlaşan çalışma koşulları da bunun içerisinde ya da ülkede bulunan ekonomik kriz toplumda antidepresan ilaç sayısının sarfiyatının artmasına neden oluyor. Hâliyle tüm bunları topladığınızda, bu duruma vesile olan ve bu sistemi uygulayan iktidarın kendisi yani birincil konumuzda olan Sağlık Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı, doğal olarak... Sizin de demin, size atıfta bulunulmamasına rağmen bir savunmaya geçmenizde espri nedir? Çünkü siz kendi döneminize ilişkin bir eleştiri yapıldığını düşünüp ona açıklamada bulunuyorsunuz. Doğal olarak, Sağlık Bakanlığı o sistem içerisinde bir eksiklik varsa o sistemin eksikliğini anlatmaz, o sistemin eksikliğini savunmaz. Doğal olarak, sistemden kaynaklı kusuru bireylerde aramak, bireysel aramak doğru olmaz ve bu mesele de yarın bir gün bir başka sıkıntıyı doğurur. O zaman bugün yargıda tartıştığımız gibi ya da denetlemede, Sayıştayın sonuçlarının Meclise gelmemesi gibi durumların bir benzeri de bu kurulda görülecek. O yüzden bu kurul, doğal olarak sistemi koruyacağı ve sistemin hatalarını görmeyeceği için mutlaka bu kurulun bağımsız yapılardan oluşması gerekiyor ve olabildiğince daha çok kesimleri kapsaması gerekiyor. Bu kesimler nereler onlara bakalım. İşte, bu kesimlerden birincisi, siz ne kadar eleştirseniz de varlığını inkâr edemeyeceğimiz Türk Tabipleri Birliği yani sağlık meslek örgütleri; Dişhekimleri Birliği, mutlaka bunun içerisinde olması lazım. Özellikle son dönemde, vakalara bakıyorsunuz, diş polikliniklerinde de şiddet başladı. Çünkü devlette bulunan diş polikliniği sayısı çok az, dışarıda diş hekimi sayısı fazla ama devlette çalışan diş hekimi sayısı çok az. İşte, burada bugün Türk Eczacıları Birliğinden arkadaşlarımız böyle bir yasa çalışmasının olduğunu duyunca gelmişler. Türk Eczacıları Birliğinin burada mutlaka bulunması gerekiyor, baronun olması gerekiyor, Hasta Haklarının burada olması gerekiyor, sağlık emekçilerinin, SES'in burada olması gerekiyor, Hemşireler Birliğinin, Adli Tıbbın burada olması gerekiyor. Bir şekilde bu kurulun kendine ait bir karar verici unsuru olması gerekiyor ama siz, bu kurulun başına baştan Bakan Yardımcısını atarsanız... Ki orada da bir not düşmek lazım, bugün tüm Sağlık Bakan Yardımcıları hekim de değil, mesela öyle bir ibare de koymak lazım "Hekim Bakan Yardımcısı" diye de ibare koymakta fayda var.
Alt komisyonlarının burada açıklanmadığı, hangi alt komisyonların kurulacağı ya da ihtisas alanlarına ilişkin herhangi bir çalışma maddede olmadığı için de böyle bir endişe doğuruyor bizde. O yüzden de bu kurula genel anlamı itibarıyla karşı olmamızla birlikte, bu kurulun mutlaka bağımsız olması ve yürütücüler tarafından etki içerisinde olmayan bir yapıya dönüştürülmesinin şart olduğunu ifade ediyoruz.