| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler, kıymetli bürokratlar; Milletvekili Seçim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli üyeler, Anayasa'nın 67'nci maddesiyle anayasal güvence altına alınan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları özgürlükçü bir demokratik mekanizmanın olmazsa olmaz unsurlarındandır. Bu hakların kapsamı ve sirayet ettikleri alanları etkileyecek her türlü hukuki düzenlemenin kapsayıcı ve çoğulcu bir katılımla ele alınması hayati bir mecburiyet arz eder. Üzerinde konuşmakta olduğumuz kanun değişikliği teklifi münhasıran Cumhur İttifakı partileri tarafından hazırlanmış; kritik önemi haiz böylesine bir konuda ne muhalefet partilerinin ne sivil toplumun ne de kamuoyunda karşılığı bulunan diğer ağırlık merkezlerinin görüşü alınmamıştır. Bu sebeple, üzülerek belirtiyorum ki Komisyon bahsetmiş olduğum ideal istişare sürecinden ve ortamından uzak bir şekilde teşekkül etmiştir. Öncelikle bunun Türk demokrasisi için ne kadar içler acısı bir vaziyet olduğunu defaatle dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, seçim kanunlarında değişiklik yaparak amaçlanan, özgürlükçü ve modern bir demokratik ortamın temini, bu vesileyle adil, tarafsız ve bağımsız seçimlerin tatbikidir. Hâl böyleyken, başlıca kaynağımızın hukuk ve temel istikametimizin ise hukukun üstünlüğü olması gerekir. Eğer hukukun hakkaniyete uygun olarak tecelli ettiği bir sistemden bahsedecek isek ihtiyaç duyacağımız en önemli unsur toplumun tüm kesimlerinin taleplerinin, iradelerinin ve ihtiyaçlarının yansıtıldığı bir uzlaşı ortamı neticesinde gerçekleştirilen yasa yapım süreçleridir. Başka bir ifadeyle, söz etmiş olduğum bu şartları taşımayan, yalnızca egemenleri ve üstünleri koruyan bir hukuk sisteminin adalet üretmesini, hakkaniyete uygun sonuçlar doğurmasını ve toplumun tüm kesimlerini kucaklamasını beklemek mümkün değildir.
Demokratik meşruiyetin ön koşulu olan adil ve eşitlikçi seçimlerden beklenen, hem ülkedeki siyasi eğilim ve taleplerin yasama organına yansıtılması hem de ülkeyi yönetecek çoğunlukların hukuka uygun süreçler içerisinde oluşturulmasıdır. Bu husustan bahisle, seçim kanunları hakkaniyeti ve adaleti tesis eden her türlü objektif ve subjektif koşulları uhdesinde barındırmalı, seçmen iradesinin en iyi ve en geniş şekilde yansıtılmasını sağlamalı ve siyasi partilerin seçimlere detayları son anda değiştirilmeyen ve rekabeti engellemeyen kaideler çerçevesinde katılabilmesini güvence altına almalıdır. Bu şartların sağlanmadığı, hukuk devletinin hâkim olmadığı bir siyasal sistemde demokratik, adil ve eşitlikçi seçimlerden bahsetmenin imkânı yoktur.
Değerli milletvekilleri, üzerinde konuşmakta olduğumuz, özünde iktidarın seçim mekanizmasını kendisinin ve ortağının şahsi siyasi ikballeri neticesinde şekillendirmeyi amaçladığı kanun teklifi otoriter bir zihniyetin ürünüdür. Bu otoriter zihniyet; seçimleri şahsi, siyasi ikballerini garanti edecek bir hâle sokmayı, çeşitli partiler ve kesimler için siyasal alanın sınırlarını daraltmayı, hakkaniyete uygun bir rekabet ortamını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Başka bir ifadeyle, siyasi mevcudiyetlerinin zora girdiğini gören iktidar bloku, şahsi siyasi çıkarları uğruna Türk demokrasisine yeni bir kara leke sürmeye hazırlanmaktadır. İktidar, bu yasa teklifinde de olduğu gibi, mevcut yasaları şahsi siyasi menfaatleri doğrultusunda düzenlemenin ve tabiri caizse mevzuatı yamalı bohçaya çevirmenin kısa vadede kendisine bazı faydalar sağlayacağı düşüncesinde olabilir ama unutulmaması gerekir ki tüm bu çabalar beyhude çabalardır. Türk siyasi tarihi, hukukun üstünlüğünü ihlal eden ve her türlü demokratik ilkeyi hiçe sayan bu otoriter zihniyeti büyük bir utanç içinde hatırlayacaktır. Zira hiçbir mertçe rekabette, oyunun kuralları oyun esnasında ve diğer katılımcıların aleyhine değiştirilemez. Seçim kanunu gibi, yalnızca tüm katılımcıları doğrudan etkilemekle kalmayan, aynı zamanda demokratik bir sistemin teminatı olan kaideleri böylesine çaresiz bir şekilde değiştirme çabası iktidarın gökyüzünde kara bulutların kümelendiğinin işaretidir.
Sözün özü, Cumhur İttifakı'na mensup siyasi partiler "Uğradığımız yoğun oy kaybını nasıl telafi edebiliriz?" telaşındadır ve bu telaş onları mezkûr kanun teklifini hazırlamak zaruretine itmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki bugüne kadar milletin iradesini yok sayan ve yalnızca seçim kazanma ihtirasıyla yasalar üzerinde karanlık oyunlar oynamaya kalkışan her iktidar ilk seçimde kendi iktidarını kaybetmiştir. Hiç şüphe yoktur ki iktidarın demokratik siyasete yönelik bir silah olarak hazırladığı bu kanun teklifi de dönüp dolaşacak ve iktidarın kendisini hedef alacaktır. Malumunuz olduğu üzere, zulüm, ahde riayetsizlik ve hile denilen 3 kötü haslet kimde varsa hasletin zararı yine kendisine olmaktadır.
Kıymetli vekiller, az önce bahsetmiş olduğum yapısal sorunların yanı sıra, görüşmekte olduğumuz Seçim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi teknik ve hukuki manada da pek çok sorunu içinde barındırmaktadır. Şimdi sırasıyla bu sorunlarda da İYİ Parti adına görüşlerimizi paylaşacağız.
1'inci maddeyle 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 33'üncü maddesinde belirtilen yüzde 10 seçim barajının yüzde 7'ye düşürülmesi düzenlenmektedir. Diğer ülkelerin seçim yasalarını karşılaştırmalı olarak incelediğimizde, yüzde 10 seçim barajı zaten sadece Türkiye'de vardı. Barajın yüzde 7'ye indirilmesine karar veriliyor bu teklifle. Yüzde 7'yse an itibarıyla dünyada sadece -bizde kabul edilirse- 2 ülkede olacak; biri Rusya, biri Türkiye. Kazakistan bile, 2021 seçimlerinde uyguladığı yüzde 7'lik barajı yüzde 5'e düşürmüştür. "Demokrasi standartlarının uluslararası seviyeye yükseltilmesi, temsilde adalet ve yönetimde istikrar" gibi büyük laflardan ve yoğun siyasi retorikten sonra ülke seçim barajında geldiğimiz nokta, "otoriter" olarak tanımlanan Rusya'yla aynı ligde olacaktır. Bu teklif yasalaşırsa yüzde 7'yle yine dünyada en yüksek barajı uygulayan 2 ülkeden 1'i olacağız. Yani, bunca gürültü kopardıktan sonra iktidarın bizi ulaştırmak istediği nokta ve demokrasi seviyesi, muhalif siyasilerin Kremlin'in karşı sokağında şüpheli şekilde öldürüldüğü Rusya'yla aynı lig olacaktır; bu da Cumhur İttifakı'nın Türkiye Cumhuriyeti'ni layık gördüğü demokratik vizyonun yansımasıdır.
Seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürülmesinin pratik hiçbir sonucu olmayacaktır. Kamuoyuyla da paylaştığımız, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerimizde belirttiğimiz gibi, seçim barajının yüzde 3'e düşürülmesi yasa gerekçesinde de ileri sürülen "temsilde adalet ve demokrasi standartlarının yükseltilmesi" amacına hizmet etmiş olacaktır. Yüzde 7'lik barajla güzelim ülkemizi Rusya'nın dahi gerisine düşürmeyelim ve gelin, bu maddeyle ilgili vereceğimiz yüzde 3'lük seçim barajı önergemize destek verin.
Teklifin 2'nci maddesine gelince, bu madde teklifin en kritik maddesidir ve iktidarın şahsi siyasi çıkarlarını hayata geçirmek için ortaya koyduğu mühendislik çabalarının ifşa olduğu maddedir. Teklif edilen maddeyle, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı ittifak içinde yer alan her partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı üzerinden yapılacaktır yani ittifaka verilen oylarla milletvekili çıkarılması artık mümkün olmayacaktır. Başka bir ifadeyle, 2018 seçimlerinde iktidar partisinin işine gelen ve "artık oyların sebep olduğu haksızlığın giderilerek temsilde adaletin ve yönetimde istikrarın sağlanacağı" gerekçesiyle savunulan ittifak sisteminden zımni olarak vazgeçilmektedir. Burada iktidar vekillerine sormak istiyoruz: 2018'de temsilde adaleti sağlayan sistem bugün ne oldu da tercih edilemez hâle geldi? Zira eğer temsilde adalet konusundaki hassasiyet ve duyarlılığınızda samimiyseniz bu kanun teklifini 2018 seçimlerinden hemen sonra getirmeliydiniz, 2023 seçimlerine ramak kala değil. Yani iktidar bloku temsilde adaleti değil, her ne şekilde olursa olsun seçimi kazanmayı arzuluyor. Bu muhteris tavrın ülkemize yönelik olumlu hiçbir getirisi olmayacaktır.
2020 Martında başlayan ve hâlâ devam eden, tüm dünyayı ve ülkemizi etkisine alan pandemide yasama faaliyetleri de dâhil olmak üzere tüm siyasi faaliyetler de akamete uğramıştır. Bu süreçte siyasi hayatımıza katılan yeni partiler pek çok pandemi kısıtlamasına maruz kalarak teşkilatlanma süreçlerini dahi gerçekleştirememiştir. Bu partiler kurulurken ve teşkilatlanırken Türk siyasetine ve Türk demokrasisine katkı sağlamak için mevcut siyasi seçim yasasını merkeze alarak hareket etmişlerdir. Normal seçime bir yıl kala yapılan bu değişikliğin amacı bizler kadar kamuoyunca ve seçmence de çok net bir şekilde okunabilmektedir.
Ek olarak, teklif edilen bu sistem bireysel tercihlerin yansıtılması açısından da olumlu sonuçlar vermeyecektir. Bu sistem fazla oy alan partilerin fazla milletvekili çıkarmasına imkân sağlarken az oy olan partilerin milletvekili çıkarmasının da önüne geçmektedir; bu durum da "temsilde adalet" söylemiyle çelişmektedir. Oy oranları ile Meclis sandalye sayıları arasında önemli farklar meydana gelecektir. Temsilde adaleti ve temsil birlikteliğini sağlamak için bu maddenin tekliften çıkarılmasını talep edeceğiz.
Değerli Komisyon üyeleri, en önemli maddelerden 2 tanesi de 3'üncü, 4'üncü madde; siyasi partilerin seçimlere katılımına ilişkin şartları düzenlemektedir.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Bahşi, toparlayalım lütfen çünkü geneli üzerinde de konuşacağız, maddeler üzerinde de konuşacağız. Bu, geneli üzerinde konuşma değil. Şimdi önce Anayasa'ya aykırılık önergelerini oylayacağım. Müsaade ederseniz, şimdi toparlayalım, ondan sonrasında yine söz vereceğim efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Tamam.
Şimdi, Anayasa'ya aykırılık iddialarına gelince, zaten Anayasa'nın 67'nci maddesinin sonuncu fıkrası muvacehesinde değerlendirildiğinde bu teklifin en önemli, Anayasa'ya aykırı maddesi 12'nci maddesi. 12'nci maddesiyle ilgili de açıklamalarımızı yapalım.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Anayasa'ya aykırılık önergelerini okutayım isterseniz Sayın Bahşi, olur mu? Bunun üzerine söz vereyim yine.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Bir saniye, şurayı konuşayım.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT -Tamam.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrasının hükmü açık ve emredicidir: "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz." Yaptığınız bu düzenleme Anayasa'ya açıkça aykırıdır. Ayrıca bu değişiklik teklifi buram buram olası bir erken seçim hazırlığını da çağrıştırmaktadır.
Teklifin 13'üncü maddesi... Neyse, şimdi şeyimizi verelim...
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Teşekkür ediyorum.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Bu, seçim kurullarının yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yeniden oluşturulması Anayasa'nın 67'nci maddesine açık aykırılık teşkil etmektedir.