| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, sevgili milletvekilleri; kanun teklifiyle ilgili benim de birkaç söyleyeceğim var. Rahmetli Profesör Doktor Burhan Kuzu benim anayasa hukukunda pratik hocamdı. Onun şöyle bir sözü vardı, "Bir kanun teklifi ya da tasarısı eğer milletin yararına değilse savunmayın." derdi bize. Yaşasaydı kendisi de bunu aynen söylerdi, ki 2018'de kabul edilen, seçimde tek adamlığa gelen iktidarı eleştirdiği gibi bunu da eleştirirdi.
Bu teklifin öncelikle millet için ne getirdiğine bakmak gerekiyor. Şöyle bir bütün maddeleri gerekçesiyle birlikte incelediğinizde de millet yararına hiçbir şey yok. Var olan tek şey var, o da Sayın Cumhurbaşkanının koltuğunu nasıl koruma kanunu teklifidir bu ama şundan emin olun: Yolcudur Abbas, bağlasanız durmaz teklifidir bu; başka bir teklif değildir. Mesela, diyorsunuz ki: "Barajı yüzde 7'ye düşüreceğiz." Ya, ben bunu anlamıyorum; ittifakları kurdunuz, o zaman karşı çıktık. Şimdi, diyorsunuz ki: "İttifaklarda yüzde 10'u yüzde 7'ye düşürüyoruz." İttifak varsa niye baraj var? Niye temsilde adaleti sağlamıyorsunuz da bir sınırlamaya gidiyorsunuz? Madem, ittifak var bu ülkede, ittifakları meşru kabul ediyorsunuz, devam ettirme niyetiniz var, o zaman ittifaklarla ilgili barajı niye 7'yle sınırlıyorsunuz? Sıfırlayın ya; "İttifak var." diyorsanız baraj da olmasın. Bu işin özeti, budur yani başka bir açıklaması yoktur.
Mesela, bir hukukçu olarak benim aklıma uymayan konulardan biri de "TBMM'de grubu bulunan partiler seçime katılabilir." hükmünü niye kaldırıyorsunuz? Niçin kaldırıyorsunuz? Sevgili kanun teklifi sahipleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini niye sınırlıyorsunuz, yetkilerini niye daraltıyorsunuz, siz yasama yetkisine karşı mısınız, yasama yetkisinin sınırlarını daraltmaya karşı değil misiniz?
HAYATİ YAZICI (Rize) - Karşı da yayınlıyorsunuz.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkanım, size çevireyim. Hayati Başkan, hiç sorun yok, hiç sorun yok. Ben hukukçuyum, sonra siyasetçiyim ama cidden bunu sormak istiyorum yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyesi olan yasama...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Yayınlıyor.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Habere neye de ihtiyacım yok Feti Başkan; cidden yok, beni bilen bilir, sizi de bilen bilir.
Kanun tasarısının kaldırıldığı sadece teklifin kabul edildiği bir sistemde bir yasama organı üyesi, TBMM'nin yetkisini niye kısıtlar ya? Ki herkes söylemiştir ama ben yine söyleyeyim; Yüksek Seçim Kurulunun 2 Ağustos 2002'deki 411 sayılı Kararı'yla Adalet ve Kalkınma Partisi seçime girmiştir. Nedir bu? Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan partiler içinde olduğunuz için yani Seçim Kanunu'nun birinci hükmüne YSK'nin o kararının birinci hükmüne ilişkin değil, ikinci hükmüne uyduğunuz için. Şimdi, kendinizi niye inkâr ediyorsunuz? Yani sadece 2018'de Cumhuriyet Halk Partisi 15 milletvekilini İYİ Partiye verdiği için, siz 400 milletvekiline sahip olamadığınız için intikam almaya mı çalışıyorsunuz? Sanmıyorum, hukukçusunuz, cidden hukukçuluğunuzla ilgili de hiçbir şüphem yok, bilginizle ilgili, tecrübenizle ilgili de hiçbir şüphem yok; tanıyorum, biliyorum ama bir hukukçunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahip olduğu bir yetkiyi sınırlamak üzere bir kanun teklifi vermesini de kabul etmiyorum. Siz de kabul etmiyorsunuz, vicdanınız bunu kabul etmiyor. Sayın Ali İhsan Vekilim, etmiyor; gülüyorsunuz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - O hep gülüyor.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Ağlasın mı adam?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Cidden.
Yani olur mu böyle bir şey? Bir hukukçu olarak yani yirmi yedi yıllık bir hukukçu olarak size soruyorum: Yasama organını bir yasama organının üyesi niye sınırlamaya çalışıyor? Bunun açıklaması yok, inşallah da açıklarsanız.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kanun yapma yetkisi mi veriyoruz biz bununla?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Yani kanun teklifinden başka bir hak var mı kanun yapmada Sayın Recep Vekilim, var mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bu, yasama yetkisi değil ki ya.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Nedir? Yasama yetkisi.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Değil.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Çünkü siz kanun teklifine yasama yetkisi değil diyorsanız, benim size söyleyecek sözüm yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ama seçime katılma yeterliliği...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kararnamelere alışmışlar.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Siz hâlen yasama organının ne olduğunu öğrenememişsiniz. Önce rahmetli Burhan Kuzu'nun en azından açın da Anayasa Hukuku Pratiği kitabını bir okuyun ya, başka bir şey söylemiyorum ben size.
Şimdi, "birinci sınıf hâkim" tabirini getiriyorsunuz. Yani birinci sınıfa ayrılmıştınız sevgili hâkimim, yani kıdemli hâkimlere ne oldu? Şimdi, ben size sormak istiyorum yani üçünüz de benden yaşça büyüksünüz. Hâkim olsaydınız, yargıç olsaydınız şu an birinci sınıf mı olacaktınız, bulunduğunuz yerde en kıdemli mi olacaktınız?
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Ben emekli olurdum, beş sene önce emekli olurdum.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Hayır, siz gençsiniz Feti Başkanım, öyle "Emekli olurdum." diye bir şey yok. Üçünüz de bulunduğunuz yerde en kıdemli hâkim olurdunuz. Peki, kabul eder miydiniz altınızdaki birinci sınıfın bu işe girmesini? Etmezdiniz, değil mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Niye etmesin?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Bakın, hukukta her şey kanunla yazılmaz, her şey metne tabi değildir, doğal hukuk vardır ya, olması gereken hukuk vardır. Ya, siz bunlara karşı çıkıyorsunuz, hukuku mahvediyorsunuz ya, sadece kanun, kanun, kanun. Yazalım çözelim, yazalım çözelim, hayır arkadaşlar, yazıp çözemezsiniz. Hukukun evrensel kuralları vardır, doğal hukuku unutmayın, doğal hukuku uygulayın gözünüzü seveyim ya, bunları yapmıyorsunuz ya. Bu gece, gece de değil bu sabah yatağa yattığınızda cidden rahat olabilecek misiniz? Olmayacaksınız ya, olmayacaksınız ya.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Emin olma.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Turan Vekilim, ben iktidarın milletvekili olayım, bu teklife imza atanlardan biri olayım...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bizde böyle bir teklif olmaz ki.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Olma şansım yok, bunlar da olmayacak. Olmaz, insan olanın vicdanı vardır, vicdanı olan da hukuka saygı duyar. Kanunu belki kabul etmeyip ben aksine dava açıyorum, şunu yapıyorum diyebilir ama...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Ben insanım kardeşim ya.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Bir hukuk vardır ya, hukukun gereği vardır. Sizler benden tecrübelisiniz...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Bırak şimdi tecrübeyi "İnsan olan imzalamaz." dedin.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - ...üstatlarımsınız Feti Başkanım, benden çok iyi biliyorsunuz. İnanın vicdanen siz de rahat değilsiniz
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sen söylediğini anlamıyorsun herhâlde ya da duymuyorsun.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Gerçekten ben söylediğimi çok iyi biliyorum, çok iyi anlıyorum.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - "İnsan olan, imzalamaz." diyorsun güzel kardeşim, ayıp değil mi?
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Genel bir tabir.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - İmzalamaz tabii ya, ben olsam imzalamam dedim.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Biz insan değil miyiz?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Hayır, ben olsam imzalamam dedim, sizi suçlamadım, öyle bir ithamım hayatta yok. Yani polemik çıkartmayla ilgili de bir şey olmasın, öyle bir şey mümkün değil. Ben imzalamam ya böyle bir şeyi, mümkünü var mı ya?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Vicdani esasla söylüyor ama yani gayet normal.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Yani hukukçu olacaksın, hukuka karşı bir neşter vurulacak, hukuka karşı bir hançer saplayacaklar, bir hukukçu olarak ben onu imzalamam. Bu benim görüşüm, o da sizin görüşünüz, ona bir şey diyemem. Ama ben şunu özellikle tekrar yineleyerek soruyorum: En kıdemli hâkim, en kıdemli yargıç olsaydınız ne düşünürdünüz ya? Gözünüzü kapatın, bir üç saniye düşünün, ne düşünürdünüz?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kuraya girerdiler.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Tabii, kuraya girerler. Ya, şimdi kura sistemi, o kadar kötü bir sistem ki hukukçuları yarıştırmaktır, hukukçuları yarıştırmaktır. Ya, arkadaşlar, hukukçuları yarıştırıyorsanız kararlarıyla yarıştırın. Hukukçuları yarıştırıyorsanız...
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Tuncer, toparlayalım lütfen, süreniz...
HAYATİ YAZICI (Rize) - Oradan geliyor da siz onun farkında değilsiniz.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Başkanım, daha dükkânı açmadıydık ki siz hemen kapatın diyorsunuz. Yani hukukçuları yarıştırıyorsanız üst mahkemeden aldıkları puanla yarıştırın dedim ama siz...
HAYATİ YAZICI (Rize) - Birinci sınıfa ayrılma oradan geliyor.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - ...Hayati Başkanım, siz neyle yarıştırıyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yarış bile yok.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Tabii, tabii, o yarışa geleceğim.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Birinci sınıfa ayrılmanın unsurları var.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Hayati Başkanım, siz neyle yarıştırıyorsunuz? Kura çekeceğiz.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Ehliyet ve liyakat.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Ya, gözünüzü seveyim, bakın, buradaki milletvekillerinin çoğunluğu hukukçu, hukukçu yarıştırılmaz. Sağlıkçının yarıştırılmadığı gibi hukukçu da yarıştırılmaz.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Burada yarış yok.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Kura varsa yarış var. O zaman şu vardır...
HAYATİ YAZICI (Rize) - Yok, yarış olmaz.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - "Sevgili 'x' hâkim kuraya girme." diye telkin olur, telkin vardır. Yarışma yoksa telkin vardır.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Öyle bir şey yok, "Kuraya girme." diye bir şey yok.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sevgili Başkanım, toparlıyorum, çok kısa birkaç şey var.
Cumhurbaşkanı seçim yasaklarıyla ilgili "Başbakan" ibaresi kaldırılıyor. Bunu ben bütün Komisyon üyelerine; hukukçu olur olmaz, Komisyon üyesi olur olmaz çok ilgilendirmiyor... "Başbakan" ibaresini kaldırıp da oraya "Cumhurbaşkanı" ibaresini koymamak eğer sizin vicdanınıza sığıyorsa, bunu kabul ediyorsanız; seçimde Cumhurbaşkanının bütün imkânlarıyla, devletin her şeyiyle, uçaklarıyla, gemileriyle, yatlarıyla, katlarıyla, parasıyla seçimde bunu kullanmasını vicdanınız kabul ediyorsa benim diyecek sözüm yok, sizi Allah'a havale ediyorum.
Şimdi, muhtarlarla ilgili bir şey diyeceğim. Ben muhtar çocuğu...
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Tuncer, on bir dakika oldu konuşmaya başlayalı.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Vallahi, ben muhtar çocuğuyum, iki dakika daha müsaade edeceksiniz.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Bir de benim hemşehrimsin bak, bana yardımcı olacaksın ama olmuyorsun.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Başkanım, babam 2 dönem muhtarlık yaptı.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Peki, buyurun.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Ya, muhtarlar Türkiye'nin yarayan kanası, bunu hepimiz biliyoruz.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - "Yarayan kanası" mı?
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - "Kanayan yarası" diyelim, "yarayan kanası" değil de.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Yani seçim usulü... Ya, muhtarların seçim usulü gerçekten de ülkenin kanayan bir yarası, bunda sıkıntı yok. Ama şimdi, siz devleti bir tarafa bırakıp da aday olmuş, muhtarlığı kazanmış birisine tutup da "Sen, bir ay içinde yeterlilik sahibi misin değil misin; kendin ispat et." diye bir şey olmaz. Yani o zaman o muhtar bir ay içinde seçime yeterlilik hakkını kazandıktan sonra gelip de devlete der ki: "Ben hakkımı kazandım, seni de tanımıyorum." Ne yapacaksınız?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Mazbata vermiyorlar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Suç işlerse görevden alırsınız.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Hayır, yani şimdi, devlet olarak siz görevinizi yapmıyorsunuz. Evet, arkadaşlar burada onu diyor yani bir ay muhtarlığı kazanan kişi muhtarlık yapıp yapamayacağını kendisi ispatlasın.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yapamayacağını değil, seçilme yeterliliği olduğunu ispat edecek.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ondan sonra milletvekillerinden de ispat isteyecekler.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - E, Recep Vekilim, o ne demek oluyor gözünü seveyim? Hayır, ne demek oluyor?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sonra milletvekillerinden de isteyebilirler.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Muhtarlığı kazandı. Ben diyorum ki...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Aday olmadan seçebilirler onu.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Mesela siz aday olmadan seçilebilirsiniz, biri oy verirse seçilirsiniz.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Recep Vekilim, ben muhtarların nasıl aday olacağını, nasıl kazanacağını hepsini iyi biliyorum. Sabah kalkıp aday olabilirsin, seçim sabahı kalkıp Isparta'da "Ben şu mahallenin adayıyım." diyebilirsin, bunda sıkıntı yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Aday olmasan bile aday gösterebilirler.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Ama bak, Isparta'da o mahallenin muhtarlığını kazandıktan sonra sana diyor ki burası...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Tamam.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Recep Bey, karşılıklı konuşmayalım.
Üstat beş dakika doldu.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Muhtar olup olamayacağını sen ispatla diyor.
HAYATİ YAZICI (Rize) - "Evrak getir." diyor ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Devletin elinde bütün evraklar var.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Ya, bu devletin kolluk kuvvetleri niye ispatlamıyor? İlçe seçim kurulu niye ispatlamıyor? İl seçim kurulu niye ispatlamıyor da muhtara görev veriyor?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hayır, bu evrakları devlet vermiyor mu, kim veriyor?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Yani bu da yanlıştır. Muhtarlarla ilgili bir şey yapacaksanız Hayati Başkanım, ayrı bir teklif verin, muhtarların seçimiyle ilgili ciddi anlamda bir düzenlemeye ihtiyaç vardır, gerçekten ihtiyaç vardır.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Doğru.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sadece burada bir maddeyle bunu düzenlemek doğru değildir, yetersizdir. Muhtarlık seçimiyle ilgili ülkemizde ciddi problemler vardır. Bununla ilgili Komisyon olarak bir çalışma yapılıp ayrıca güzel, daha verimli bir teklif verilebilir.
Bu bağlamda da Sayın Başkanım, sevgili hemşehrim teşekkür ediyorum; kendinize iyi bakın.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sağ olasınız, çok teşekkür ediyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Devlet kendi verdiği evrakları bir daha istiyor.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Devlet diyor ki: "Devlet, devletliğini yapmasın, siz kendiniz yapın."