KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Demokrasinin ölçütlerinden biri de siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi önündeki engellerin azlığı ya da fazlalığıdır. Bu bağlamda Siyasi Partiler Kanunu'nun 36'ncı maddesine baktığımızda, kısaca değinmek gerekirse, 41 ilde örgütlenme ve yine bu il örgütlerinin geçerlilik kazanabilmesi için de o ilin ilçe sayısının üçte 1'inde de ilçe örgütünün bulunması şartı söz konusu. Bu şartları yine, tabii, altı ay önceden tamamlamış olması gerekiyor. Sadece bu aşamada bile baktığımızda bir partinin, siyasi partinin seçime katılabilmesi için yaklaşık 200 ila 250 teşkilat binasının bulunması gerektiği durumu karşımıza çıkıyor. Ortalama bir hesapla -kabataslak- böyle aylık 500 bin lira gibi... En az o da tabii; elektrik, su, kira, doğal gaz, stopaj vergisi vesaire gibi birçok masrafın olduğu gerçekliği karşısında ve hazine yardımından yararlanmayan bir partinin bu kadar masrafı karşılayabilmesi mümkün gözükmüyor. Yani ekonomik bir imkânsızlık var ve yine basında da yer alamama durumu söz konusu.

Yine, Siyasi Partiler Yasası mevcut hâliyle dahi siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğünü kısıtlamakta, partilerin örgütlenme biçim ve yönetimine ileri derecede müdahale etmektedir. Buna ilişkin, ama, Avrupa ülkelerindeki örneklere baktığımızda ise Avusturya'da siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için 3 milletvekilinin imzası yeterli oluyor. Eğer "3 milletvekili imzası" şartını da yerine getiremiyorsa eyaletlere göre 100 ila 400 arasında değişen bir sayıda seçmenin imzasıyla seçime girme yeterliliği sağlanabiliyor. Yine, Belçika'da, İsveç'te, Polonya'da ve İsviçre'de yürürlükte bulunan seçimlere katılabilmeye ilişkin uygulamalar da yine bununla çok benzerdir. Fransa'da siyasi partilerin seçime girmek için kayıt yaptırmalarına dahi gerek yok, sadece 1901 tarihli Dernekler Kanunu'na uygun olarak kurulmuş olmaları ve adayların kimlik belgeleriyle başvurmaları yeterli oluyor. İtalya'ya baktığımızda, İtalya'da siyasi partilerin seçimlere katılabilmeleri için kayıt yaptırmaları ve 1.500 seçmenin imzalarının bulunması yeterli bir durumda. Yine, Norveç'te siyasi partilerin seçimlere katılabilmeleri için zorunlu tutulan seçmen imza sayısı 5 bindir. En ağır şartlara da baktığımızda, "Hangi ülkededir?" diye baktığımızda da Portekiz'de olduğu gözüküyor. Portekiz'de de 7.500 imzayla yine başvuru yaparak Anayasa Mahkemesine kayıt yaptırmaları yeterli görülmektedir. Ama dediğimiz gibi Türkiye'de maalesef ki Siyasi Partiler Kanunu'nun 36'ncı maddesindeki bu ağır şartlar aslında dediğimiz gibi örgütlenme özgürlüğünü kısıtlamakta ve yine partilerin örgütlenme biçim ve yöntemine ileri derecede müdahaleye sebep oluyor.

Aslında bu durumda -hani sabahtan beri de çok defa ifade edildi- çok partili seçim bu kadar zorlukla birlikte nasıl mümkün olacak? Yine, bu sadece aslında büyük partilerin seçime girmesine bir yönüyle sebep oluyor ve yine tabiri caizse neredeyse tek partili siyaset hayatına geçişe de sebep oluyor. Biz bu sebeple nasıl 100 bin seçmen imzasıyla Cumhurbaşkanı adayı seçilebiliyorsa yine 100 bin seçmen imzasıyla da siyasi partilerin de bu şekilde seçime katılabilmeleri ve yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunmasının yeterli olduğunu düşünüyoruz.

Teşekkürler.