| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Teklifin 5'inci ve 6'ncı maddelerinin konuşmasını birlikte yapacağım ben. Bu maddelerle il seçim kurulunun oluşumunda kıdemli hâkim uygulamasının bırakılarak il merkezinde görev yapan birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasında kurayla kurulun oluşturulması öngörülmektedir. Böyle bir düzenleme, halk nezdinde seçimlere şaibe düşeceği, hâkimlerin taraflı olacağı kanaatine yol açabilecek bir düzenlemedir. Kanuna göre il ve ilçe seçim kurulu başkanları bölgedeki en kıdemli hâkim oluyordu, bu da kıdemli hâkim değiştirilemeyeceği için görece bir seçim güvencesi niteliğindeydi. Bu, kamusal bir görevdi ve haklı sebep olmadan, isteğe bağlı çekilmek mümkün değildi. Şimdi bu yeni düzenlemeyle il ve ilçe seçim kurulu başkanları bir kurayla belirlenecek yani kim olduğu eskisi gibi belirli ve öngörülebilir olmayacak ama buradaki en kritik nokta şu: Bu görevi istemeyen hâkimlere isterlerse kuraya katılmama hakkı veriliyor. Özellikle yerelde, taşrada ama genel olarak her bir bölgede bir hâkimin gelebilecek siyasi baskılardan ötürü bu görevi istemeyebileceği ortadayken özellikle siyasi iktidarın görüşünde olmayan hâkimlerin bu görevden kolaylıkla çekilmesinin yolu açılmaktadır. Dolayısıyla, kura da bu göreve talip olan ve muhtemelen taraflı olabilecek hâkimler arasında yapılıyor olacak. İl ve ilçe seçim kurulu kararlarına itiraz YSK'ye yapıldığından ve YSK'nin kararlarına karşı yargı yolu kapalı olduğundan bu kurulların verdiği kararlar oldukça önemliydi ancak il ve ilçe seçim kurulları nezdinde yaratılan kapalı devre sistem tüm yurttaşlık itiraz haklarını tehlikeye düşürmektedir.
Buradan bir kez daha vurgulama ihtiyacı hissediyoruz, şahsi, siyasi kaygılarla milletimizin helal oylarına gölge düşürmemek, harama el uzatma teşebbüsünde bulunmamak gerekir. Cumhur İttifakı partileri birikimli ve kıdemli hâkimlerden neden rahatsız olmuş? Son yirmi yılda inşa etmiş oldukları nevi şahsına münhasır mülakat sistemi ve nepotist politikalarıyla aldıkları yandaşların seçim kurallarında görev almalarını neden istemektedir? Buradaki amaç, İstanbul belediye seçimlerinde olduğu gibi bir sandığa atılmış dört oydan 3'ünü geçerli, 1'ini geçersiz sayabilen mantığı iş başına getirmektir.
Bir hâkim ortalama sekiz yılda birinci sınıfa ayrılmaktadır. AK PARTİ iktidara geldiğinde hâkim, savcı sayısı 9.467 iken an itibarıyla 22.500 civarındadır. 2002 yılından bu yana görevde olan hâkim, savcılardan 4 bin civarında kişi emekli olmuştur. Geri kalanlarından bir kısmı da ilçe seçim hâkimliği yapılmayan BAM üyeliklerine tayin olmuştur. FETÖ sebebiyle ihraç edilen hâkim, savcı sayısı da yine 4 bin civarındadır. Terör örgütü üyeliğinden ihraç edilenlerin büyük çoğunluğu AK PARTİ iktidarı döneminde alınmış olsa da bir kısmı da önceki dönemden kalmadır.
Yani AK PARTİ döneminde mülakat sistemiyle göreve gelenlerin sayısı neredeyse 20 bin civarındadır, oran ise 85-90 civarındadır. Mülakatların nasıl yapıldığını en yoğun bir şekilde bizzat ben yaşadım. 96 puanla yazılı sınavı kazanmış yeğenim, soyadı Bahşi olduğu için mülakattan elendi. Kızım 86 puanla hâkimlik sınavına girdi, yazılıyı kazandı, mülakata geçti; Sayın Adalet Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunduğumdan bahisle kızım kazandı listesinden çıkarıldı.
Bu nedenle toplumdaki adalet duygusunu derinden sarsan, tutuklamayı bir tedbir olmaktan çıkartarak bir cezalandırma aracı hâline, tahliyeyi de âdeta bir lütuf ve borsa hâline getiren kararların verildiği sulh ceza hâkimliklerinin özellikle 15 Temmuzdan sonra akademi süreleri kısaltılarak mesleğe kazandırılan hâkim, savcıların avukatlık mesleğine geçip ofislerinden yahut ortaklarından hâlâ kopamayan hâkim ve savcıların yargı gibi tarafsızlığın ve bağımsızlığın esas alındığı bir alanda iktidar partisi teşkilatlarında görev yapmanın mülakatlarda avantaj olduğu bir meslek grubu oluşmuştur. Bu oluşan meslek grubundan az önce bahsettiğim hususlar yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını gölgelemiş, meslektaşlarımıza zaman zaman "yandaş" yaftasına kadar gitmiştir. Bu maddeyle bu algı Türk yargısı adına güçlendirilmektedir. Bunun önüne geçmek de bugün burada bizim sorumluluğumuzdadır.
Bu değişiklikle, iktidar bloğu tıpkı sulh ceza hâkimliklerine parti yöneticilerinden aldıkları parti militanlarını atadıkları gibi seçim kurullarını da yandaş hâkimlerden oluşturma çabası içerisine girmişlerdir. Hâlen görevde olan seçim kurulları mevcut yasaya göre ocak ayının son haftasında oluşturulmuştur. Yani göreve başlayalı iki ay bile olmamıştır. Ülkemizde ufak tefek aksaklıklarına rağmen yerleşmiş ve güven sağlamış olan uygulamadan uzaklaşmanın geçerli ve haklı bir izahı yoktur. Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı yerde demokrasi ve hukuk devleti de yoktur. Bu gerekçelerle, mevcut uygulamanın devamının sağlanması amacıyla teklifin, metinden çıkarılması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.