KOMİSYON KONUŞMASI

HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan. Hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli İbrahim Kaboğlu Hoca detaylı bir şekilde zaten değerlendirdi. Maalesef, bu torba yasa sistemi artık bir tarza dönüştü. Yani armut ile elma, her şey bir araya getirilip kafalar karıştırılarak o şekilde yasama yetkisi, TBMM'nin yasama yetkisi âdeta gasbediliyor; o açıdan ciddi bir sorun. Yani sağlıktaki şiddet ile kadına şiddetin arasındaki bağı burada tartışıp kurmak bence çok zor olacaktır ki bunu Değerli Milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu ve Züleyha Gülüm, yine kadın hakları savunucusu, aktivisti Dirayet Dilan Taşdemir detaylı olarak değerlendirecektir ama bunların hepsinin bir torbada bu şekilde gelmesinin zaten kanunun yapımı açısından çok ciddi bir sorun olduğunu, bu tarzın son bulması gerektiğini ifade etmeden başlamayacağız.

Şimdi, bu teklifte 3 ana başlık var: Kadına şiddet, sağlıkta şiddet ve malpraktis davalarında Mesleki Sorumluluk Kurulunun kurulmasıyla ilgili bir durum söz konusu.

Şimdi, kadına şiddetle ilgili, zaten demin bahsettiğim arkadaşlarımız değerlendirecek. Sağlıkta şiddetin tartışılacağı, soruna çözüm bulunacak yer burası değil, Sağlık Komisyonuydu. Detaylı olarak orada tartıştık, bugün de tartışacağız elbette ama sorunun asıl nedeninin ıskalandığını, kanunla bazı şeylerin halledilmeye çalışıldığını oysaki sorunun temelini teşkil eden kısmın Sağlıkta Dönüşüm Programı olduğunu, bir zihniyetle ilgili sorunun olduğunu, sağlık hizmetinin ticari bir metaya dönüşmesiyle ilgili bir sorun olduğunu biz orada da ifade ettik, bugün burada da detaylıca ifade edeceğiz ama en önemli kısım bu malpraktis davalarıyla ilgili.

Mesleki Sorumluluk Kurulunun kurulmasıyla ilgili bir sorun var. Bu kurulun kurulması yani madde 14 ve madde 15 -madde 15'te "rücu" kısmını kapsıyor- Anayasa'ya aykırı bir şekilde hazırlanmış. Şundan dolayı Anayasa'ya aykırı bir şekilde hazırlanmış: Bakın, kurulun yapısına baktığımız zaman, Bakanın belirlediği bakan yardımcısı; sağlık hizmetleri, kamu hastaneleri, hukuk hizmetleri, yönetim hizmetleri genel müdürleri veya yardımcılarından oluşuyor. Bir bilimsel durumu değerlendirecek olan kurul, profesör veya doçent unvanına sahip sadece 2 hekimden oluşuyor. Kurul 7 üyeden oluşuyor, bu 7 üyenin başkanını direkt bu şekilde Bakan belirliyor, Sağlık Bakan Yardımcısı. Kararlarda bu kurul sorumsuz ve dokunulmaz yani hiçbir şekilde kararlarıyla ilgili bir sorumluluk taşımıyorlar.

Şimdi, bu kurulun yapısı antidemokratik. Bakın, Anayasa 2'nci madde "Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir." diyor. Bu maddenin hazırlanışı tamamıyla merkeziyetçi anlayışın Anayasa'ya da maddeye de kanuna da hazırlanış biçimine de sirayet etmesidir. Nitekim, bugün baktığınız zaman, tek adam sistemini -yani Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tek adam sisteminin var edilmesi- hemen hemen bütün kanunlarda da hissetmemize yol açılacak şekilde düzenlemeler yapılıyor ki bunların hepsi aykırı bir şekilde düzenleniyor.

Bakın, Anayasa 10 ve Anayasa 9'a baktığınız zaman, şunu söylüyor Anayasa 10: "Kanun önünde herkes eşittir." Oysaki böyle bir kurul, hiçbir şekilde demokratik olmayan, hiçbir şekilde özerk olmayan, tamamıyla idarenin karar verdiği, idarenin seçtiği kişilerden oluşan, çoğunluğun Bakanlığın yetkililerinden oluştuğu bir kurul Anayasa'nın 10'uncu maddesine yani kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı hareket edecektir. Doğalında da bu madde aslında, Anayasa 10'a aykırıdır keyfiyetçiliği barındırdığı için.

Yine baktığınız zaman, Anayasa madde 9'a da aykırıdır çünkü idarenin sopasına dönüşecektir, bürokratik şiddeti barındıracaktır, muhalif insanların keyfî kararlara maruz kalmasına sebep olacaktır. Oysaki Anayasa 9 şunu söylüyor: "Yargı yetkisi millet adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." Baktığınız zaman, Mesleki Sorumluluk Kurulu âdeta bir mahkeme gibi karar verecek, bir yargı mercisi gibi karar verecek, "Şu soruşturulsun." diyecek, "Şu soruşturulmasın." diyecek, "Şu parayı ödesin." diyecek, "Bu parayı ödemesin." diyecek yani rücu konusunda karar verecek ama baktığınız zaman, tamamıyla iktidarın belirlediği, yürütmenin belirlediği kişiler tarafından keyfî bir şekilde karar verme durumu olabilir. O açıdan, Anayasa 9'a da Anayasa 10'a da ve Anayasa 2'ye de aykırıdır.

Şunu özellikle belirtmekte fayda var; bakın, bu maddenin yine içerisinde şöyle bir durum söz konusu: Ankara İdare Mahkemesi yetkili kılınıyor. Bu durum hem yargıya ulaşma konusunda ciddi sorun barındıracaktır hem de yargının işleyişi açısından, yoğunluk açısından çok ciddi sorunlara sebep olacaktır çünkü dosyalar birikecektir ve insanların mağdur olmasına ciddi anlamda sebebiyet verilecektir. Ayrıca Iğdır'daki ya da Hakkâri'deki bir insanın yargıya ulaşması, gelip Ankara'da buraya başvurması ya da oradan bu mahkemeye gelip katılması çok ciddi sorun teşkil edecektir, yargıya ulaşma noktasında ciddi sıkıntıya sebep olacaktır. Oysaki, biz, Sağlık Komisyonunda geniş çaplı bir önerge verdik ve "Evet, Mesleki Sorumluluk Kuruluyla ilgili yani böyle bir kurul oluşturmayı istiyorsanız da gelin, bunu, demokratik bir şekilde, demokratik bir yapıda oluşacak, özerk bir yapıda oluşacak ve aynı zamanda bilimsel bir karar verecekse bilim insanlarının ağırlıkta olduğu, kararlarının keyfî kararlar olmayacağı bir kurula dönüştürelim." dedik. Maalesef orada da... Yasaların yapım şeklini son dönemlerde biliyoruz, maalesef iktidar hazırlıyor bir yerlerden getirip burada kafasına göre el çokluğuyla geçirmeye çalışıyor.

O açıdan, madde 14 ve madde 15 kesinlikle Anayasa'ya aykırıdır ve ondan dolayı da tartışılmadan tekliften çıkarılmasını talep ediyoruz.

Sayın Başkan, teşekkürler.