KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlarımız; sizleri tekrar saygıyla selamlarım.

Evet, bugün tekrar bir torba kanun teklifi görüşüyoruz Plan ve Bütçe Komisyonunda ve maalesef, yine bir torba kanun teklifi görüşüyoruz. Hâlbuki ülkemizin bu derin ekonomik krizden geçtiği zamanlarda çok daha verimli kanunlara ve çok daha radikal önlemler alacak, yapısal sorunları çözecek kanunlara ihtiyaç var. Bizler hâlbuki günlük sorunlarla ilgileniyoruz.

Efendim, iki hafta önce Erzurum'daydım, geçen hafta Sultangazi'deydim, bu hafta da Ümraniye'deydim ve sokakta diğer milletvekili arkadaşlarımızla birlikte esnaf ziyaretleri yaptık, gençleri dinledik, emeklileri dinledik ve çok çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Ülkemizde maalesef nesiller önce yaşanan fukaralık günlerine geri dönüldüğünü üzülerek söylemem lazım, özellikle Anadolu'da artık nesiller önce yaşanmış ve unutulmaya yüz tutmuş fukaralık günlerine dönülmüş durumda. O yüzden, vatandaşın bire bir günlük hayatını etkilemeyecek, sorunlarını çözmeyecek bu tip kanunlardan ziyade sorunlara yapısal ve köklü çözümler bulacak kanunlara ihtiyacımız var ve yine, bu kanun tekliflerini ülkemizin cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizinden geçtiğimiz günlerde görüşüyoruz ve korkarım ki -Allah esirgesin- sosyal bir krize dönmesin.

Neden bu krizi yaşıyoruz? Yine, cumhuriyet tarihimizin en yetersiz siyasi kadrosu ve onların belirlediği teknik kadroyla bugünlere geldik ve yine bu sorunları bu siyasi kadro ve teknik kadroyla aşmaya çalışıyoruz. Teknik kadronun yetersiz olması çok normal çünkü yetersiz siyasetçi kendinden daha yeterli insanlarla çalışmak istemiyor ve yetersiz bir teknik kadro inşa ediyor, bugün de Türkiye bunun acılarını maalesef yaşıyor. Düşünün ki ekonomimizin başında bulunan Sayın Nebati dışarıdan yatırım çekmek istediği sırada yabancı yatırımcıya devleti nasıl çökerttiğini ispatlamaya çalışıyor yani ülkede devletin olmadığını ispatlamaya çalışan bir Hazine ve Maliye Bakanımız var. Ben bunu ben söylerken hakikaten çok üzüntü duyuyorum. Bunun yanında, yine, bir marifetmiş gibi, Türk lirasının ne kadar dibe vurduğunu, daha fazla batamayacağını açık açık söyleyebilen bir Maliye Bakanından bahsediyoruz. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak utanıyorum, inşallah kendileri de bundan biraz pay alırlar. Yine, bir Ticaret Bakanımız "Gayrimenkul fiyatları arttığı için enflasyon artıyor." diyebiliyor. Yani bu tip teorileri nasıl ortaya çıkarabildiklerine ben hakikaten şaşıyorum. Yine, ekonomiyi bire bir etkileyen bir başka Bakanlığımızın başındaki yeni Bakanımız da -bir önceki, tarıma Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin belki en büyük darbesini vurduktan sonra ayrıldı- ilk ağzını açtığında Sudan tarımından bahsedebiliyor; Türk tarımını bir yana bırakmış, Sudan tarımını bize anlatabiliyor. O yüzden, bu süreci kolay atlatamayacağımız gözüküyor ve bundan da -dediğim gibi- bizler büyük üzüntü duyuyoruz.

Tabii, kanun teklifinin maddelerine geçildiği zaman daha detaylı konuşacağım ama makro açıdan baktığımızda, gelen kanun teklifinin bir planın parçası olmadığını görüyoruz, günlük çözümler ve bir soruna çözüm bulayım derken farklı yerleri bozan uygulamalarla karşı karşıyayız. Teklifin geneline bakınca da hazinenin çok acil para arayışına girdiğini çok rahatlıkla görebiliyoruz. Bunu biliyoruz tabii, hazinenin çok acil paraya ihtiyacı olduğunu ama biz bu sorunu devlete yakışan tarzda kanunlarla çözmemizi dilerdik. Kanun tekliflerinin metinlerine bakınca bir devlet aklı ve bir devlet üslubunu maalesef biz yine göremiyoruz.

Tekliflerin bazılarına ben de değinmek isterim. Tabii, buna değinmeden önce de çok kısa bir süre önce 2 milyar dolarlık dış borcu da 8,5 faizle, neredeyse yarısını faiz olarak ödeyerek aldığımızı da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Dolara endeksli, ucu açık faizli mevduat hesaplarının da burada, daha önceki toplantılarda da sakıncalarından bahsetmiştim. Sayın Nebati'ye sorduğumuz "Bunun bir üst limiti olacak mı?" sorumuza bir cevap alamamıştık. Neredeyse 600 milyar liraya yakın hesaplar açıldığını görüyoruz ve yine hazineye çok çok büyük yükler geliyor. O zaman bize açıklamıştı, dolar yükselişindeki zarardan daha az zarar edildiğini bize söylemişti. Yani sanki zarardan kâr etme mantığıyla böyle bir operasyona girişilmiş.

Bu hazine taşınmazlarının satışındaki ödeme kolaylıkları... Evet, bunlar hazineye para aktarılması açısından makul karşılanabilir. Bunun yanında, aciz vesikasına bağlanan çiftçilerin borçlarının silinmesinden bahsediyoruz. Ben aciz vesikasına sahip kaç çiftçi var çok merak ediyorum? Borçlu çiftçilerin yüzde kaçı aciz vesikasına sahiptir? Bildiğim kadarıyla -ben de bir çiftçiyim- aciz vesikası almak için uzun yıllar uğraşılması gerekiyor ve bu aciz vesikasına bağlı çiftçilerin borcunu silmekle tarımın sorunları çözülmüyor. Tarım bugün bir millî güvenlik sorunu hâline geldi; bunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Bir millî güvenlik sorunu hâline gelme ihtimalinden, tehlikesinden bundan üç sene önce, hatta dört sene önce Meclis kürsüsünde bahsediyorduk ve maalesef, hepimiz de artık kabul ediyoruz ki bu bir millî güvenlik sorunu hâline geldi. Keşke bunu görmek için Ukrayna-Rusya krizi beklenmeseydi. Aciz vesikasına kaç çiftçi sahip? Bizim teklifimizse -bu millî güvenlik sorununu bir milli güvenlik, bir millî mesele olarak ele almak icap ediyorsa- borçlu çiftçilerin faiz borçlarını silmektir, onlara nefes aldırmaktır. Bugün çiftçi hareket edemez durumda; bunu belirtmek istedim.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle "zincirleme suç" hükmünün uygulanmasını makul karşılıyoruz fakat bu kanun teklifiyle, burada sahtekârlığın kaynağı tarafının ne kadar caydırıcı olduğundan tam emin değiliz. Sahtekârlığın kaynağına -diğer tarafın yani bu sahtekârlığa asıl yol açan- mesela naylon fatura düzenleyicilerine karşı ne kadar caydırıcı bir kanun teklifi olduğundan tam emin değiliz.

Doktorların serbest meslek olarak sayılması... Doktorlar ve hastaneler arasındaki bir münasebetten bahsediyoruz. Evet, bunun bir resmî kanuna bağlanması lazımdı fakat burada da doktorların hangi usulde daha rahat edeceğinin de sivil toplum kuruluşlarının da fikirleri alınarak daha doğru bir kanun yapılmasını yine biz tavsiye ediyoruz.

Kurumlar vergisinde devamlı oynamanın ciddi bir yöntem olmadığını, yine devlete yakışmadığını söylüyoruz. Kurumlar vergisini bir indirip bir çoğaltmanın, hangi sektör daha çok para kazanıyorsa oraya el atmanın bir Orta Asya devlet modeli olduğunu buradan belirtmek isterim. Burada artık bir istikrar sağlanması gerekliliğini düşünüyoruz.

Vatandaşlığın 250 bin dolarla satılması, bana bir Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak dokunuyor. 250 bin dolar çok düşük bir rakam. Ayrıca, biliyoruz ki büyükşehirlerimizde bunun simsarları var, 40-50 bin dolara vatandaşlık satan, kılıfına uyduran simsarlar var. Bu 250 bin doların en azından 500 bin dolara çıkarılmasını, "bir yıllık satamama" hükmünün de üç değil beş yıla çıkarılmasını teklif edeceğiz; bu konuda böyle bir teklifimiz olacak.

Elektrik motorlu taşıt araçlarının mühendislik hizmetlerinin KDV'den muaf tutulması... Evet, çok doğru bir yaklaşım fakat bunu da sektörün tamamına yaymakta fayda var. Sektöre "Sanki belli bir yatırımcıya dönük yapılıyor." izlenimi vermemek lazım. Bunu 2023 sonuna değil çok daha ileri tarihlere kadar uzatabiliriz; bu da sektörün gelişmesi için önemli bir katkı olur.

Evim mağdurları... Evet, bunlar hakikaten büyük bir sorun. Bu mağduriyetlerin giderilmesi de önemli fakat bu mağduriyetlere nasıl izin verildiğini de düşünmek lazım, bir daha bu tip mağduriyetlere sebep olmamak üzere düşünmek lazım. Bir daha bu tip mağduriyetlere sebep olmamak üzere de önlemler almak gerekiyor.

Bu Cumhurbaşkanlığı ofisleri meselesi hakikaten ilginç. Yani biz devleti tek vücut olarak biliriz, devletin içinde devlet olduğunu düşünmek bile istemem. Cumhurbaşkanlığı ofisleri meselesini lütfen tekrar ele alalım. Bu tip ayrıcalıkların devlet içinde farklı farklı kurumlara tanınmaması lazım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - En geç bir sene sonra kapatılacak bunlar, en geç bir sene; rahat olun.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - "Vergi ödemeyi teşvik etmek için televizyonlarda kamu spotları yayınlanması" diye bir maddeye ben denk geldim. Hakikaten çok hoş bir madde, gülümsedim açıkçası. Neden? Efendim, memlekette koca koca şirketlerin vergileri devletimizi yönetenlerin bire bir emirleriyle silinirken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun Sayın Cinisli.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - ...televizyonlarda yayınlanacak kamu spotları hakikaten bir parodiden ibaret kalır ancak. Yani biz göz göre göre esnafın, farklı sektörlerdeki farklı sanayicilerin vergi ödemesi için boğazını sıkarken, burada bankaların vergi oranını yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarırken, pek çok ismi malum müteahhidin vergilerini milyar milyar silerken "Kamu spotu yayınlansın." denmesi hakikaten bana -lütfen hazırlayanlar gücenmesin ama- komik geldi, bunu da belirtmeden geçemedim.

Sizleri tekrar saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim.