KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli teklif sahibi Sayın Tüfenkci, değerli Bakan yardımcıları ve bürokratlar, değerli basın mensupları, değerli meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Tüfenkci, genel gerekçenin ilk paragrafında şöyle diyorsunuz: "Kanun teklifimizle, vatandaşlarımızın hak mağduriyeti yaşamasında önceliklerimiz var, bunlarla ilgili bir teklif getiriyoruz, kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemeler var, onlarla ilgili bir düzenleme yapıyoruz yani hem vatandaşlarımızla ilgili hem de kamu kuruluşlarımızın ihtiyaç duyduğu düzenlemeleri getiriyoruz."

Şimdi, bu bir torba kanun, maalesef yine bir torba kanun. Torba kanunun içerisinde olumlu maddeler var ama araya da sıkıştırılmış çok önemli olumsuz maddeler var, sıkıntılı maddeler var. Maddelere geçince bunları tek tek görüşeceğiz ama yani bu bir klasik hâline geldi, maalesef sürekli olarak torba kanunun içerisinde olumlu maddeler oluyor, araya da çok önemli, görülmemesi de istenen, gizlenmeye çalışılan birkaç madde çıkıyor; burada da öyle maddeler var, onlara değineceğim. Ancak onun haricinde Sayın Tüfenkci, şimdi "Etki analizi var." dediniz, gönderildi, teşekkür ederiz ama bunları çoğunda, yarısında şey yok "Etki analizi hesaplanamamaktadır." denmiş. Yani nasıl hesaplanamıyor? 1'inci madde mesela, etki analizi hesaplanamamıştır, internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesiyle ilgili, reklamların bundan sonra kanunen kabul edilen gider olarak ele alınması, vergiden düşülmemesi getiriliyor. Peki, bu ne kadardır, bilemiyor muyuz yani bu etki analizini hesaplayamıyor muyuz? Şimdiye kadar ne kadarlık bir reklam gideri söz konusu olmuş? Yani "Hesaplayamıyoruz, etki analizi yapamıyoruz." demek, bu işi bilmiyoruz demektir biz kamu olarak. E, bilmiyorsak niye getiriyoruz? Yani bunun hesabı yoksa; kaç kişi yararlandı, kaç kişi yararlanmadı, bunu bilemiyorsak niye kanun teklifi getiriyoruz da bu Meclisi uğraştırıyoruz ki? Bir şeyi biliyor olmamız lazım; bundan önceki yıllarda kaç kişinin yararlandığını, ne kadarlık bir gider yapıldığını, bundan sonra da ne kadar yapılabileceğini en azından tahminen biliyor olmamız lazım. Birçoğunda bu tür tahminler yok, bundan önceki yıllara ilişkin bilgiler yok. Etki analizi sadece para da değildir, paranın hesaplanabilmesi için diğer unsurların bilinmesi lazım ve önceki yılların esas alınması lazım; hiçbiri yok burada. Etki analizinin böyle olmaması lazım.

Şimdi, diğer taraftan, madem öncelikleri vatandaşlarımızın hak mağduriyeti yaşamaması, kamu kuruluşlarımızın ihtiyaçlarıyla ilgili kanuni düzenleme. Şimdi, değerli arkadaşlar, hatırlıyor musunuz -en son 20 Aralık olduğu için ben tarih olarak verebileceğim- 20 Aralık önemli bir tarih biliyorsunuz, o gün hepimizi endişelendiren bir kur çıkışının durduğu o gece biz de burada Komisyondaydık, birkaç arkadaşımız konuşurken dedi ki: "Sabahleyin kur 12'lerdeydi. Galiba o akşam için 18'lere çıktı ama tekrar 12'lere, 11'lere indi. Görüyorsunuz, durdurduk." Durdurulduğuna çok memnun oldum, mutlu oldum. Gerçekten de öyle çünkü hesapsız bir şekilde böyle, dağdan, bayırdan aşağı yuvarlanan boş bidon misali gidiyordu Türk lirası aşağıya doğru; bu, hepimiz için çok büyük bir sıkıntıydı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bankalar gidiyordu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bankalar gidiyordu yani daha açığı -ben söylemek istemedim ama o günlerde de telaffuz etmiyorduk- o gün en az 4 bankanın gitmesi söz konusuydu öyle devam etseydi; 4 banka gidebilecekti, o kadar ciddi bir durumdu. Bu gidişin durdurulmasına memnun olduk ancak ondan sonra o gün düzenleme yapılmadı; biliyorsunuz, çok daha sonra düzenleme yapıldı "Kur Korumalı Mevduat (KKM)" diye bir hesap icat edildi. Şimdi, bu üç ayı geçti, biz ne diye yola çıkmıştık, daha doğrusu, iktidar ne diye yola çıkmıştı? Dendi ki: "Biz faiz ödemeyeceğiz, faize karşıyız çünkü Nas'tır, Allah'ın emri tartışılmaz. Biz faizi 19'dan 14'e dört ay içerisinde düşürdük; eylülden aralığa kadar dört ayda 19'dan 14'e düşürdük." E, faiz düşmedi, enflasyon arttı, pahalılık arttı, kur da arttı. Eylül ayında 8 küsur lira olan kur bugün 15 liraya yakın, anormal oldu her şey. Her şey arttı, pahalılık arttı, enflasyon arttı, Türk lirası düştü, anormal bir durum söz konusu oldu. Peki, bunu ne için yaptık, ne için bunu yaptık?

Sayın Tüfenkci, bugün, bakıyorsunuz, bu kur korumalı mevduat hesabı nedeniyle -ilk üç aydaki uygulama sonucu, ilk hesaplamalara göre- hazinenin yükü yıllık olarak projekte edilirse 400 milyarın üzerinde olacak, bu sene için en azından 400 milyarın üzerinde bir yükü olacak, ilk uygulamalara göre böyle hesaplanıyor. Peki, bu, kamu kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu en önemli düzenleme değil mi? Bu bizi bitirir; bu, devleti bitirir, Türkiye'yi bitirir bu, 400 milyar sadece buraya verirse hazine. Peki, bu faizi ödemesi gereken bankalardı. Niye biz bankalardan bu yükü aldık hazineye verdik? Biliyorsunuz, bunun anlamı yoksuldan almaktır, zengine vermektir. Ya, kaç kişi var kur korumalı mevduat hesabında? 100 bin kişi var mı Allah aşkına, biliyor musunuz -mesela, etki analizinde olması gereken konulardan biri bu- 100 bin kişi var mı? 100 bin kişiyi, mültecilerle beraber geriye kalan 90 milyon finanse ediyor. Bu nasıl bir iştir? Eğer bu devleti koruyacaksak, kamu kuruluşlarının ihtiyacı olan bir kanun varsa bu kur korumalı mevduat hesabının kaldırılması gerekir öncelikle; böyle bir anormallik olmaz, çok ihtiyaç olan bir şey varsa budur. Ben bunu sizin şahsınızla ele almıyorum, getirilen bu kanun teklifinin arkasında Kabinenin olduğunu düşünerek bunu söylüyorum, sizin vasıtanızla. Ama yapmaları gereken, getirmeleri gereken öncelik budur. Yoksa, bu sene en az 400 milyar lira hazine tarafından bu birkaç yüz bin kişiye, Türkiye'deki birkaç yüz bin zengine aktarılacak yani fakirden alınıp zengine verilecek. Böyle bir anlayış dünya tarihinde yoktur, böyle bir kanun yoktur dünya tarihinde değerli arkadaşlar, örneği yoktur; şu anda da yoktur, tarihte de yoktur. Şimdi, eğer kamuyu düşünmekse bunun gelmesi lazım, çok acil olarak bunun yapılması lazımdı. Ve benzeri şeyler var.

Şimdi, Varlık Fonuyla ilgili bize gecikmeli olarak bilgi verildi. Toplantısını yaptık, yıl sonunda yine yapacağız ama Varlık Fonu şirketlerinin şu anda borç alabilmek için Varlık Fonuna bağlı şirketlerin rehin verildiği söyleniyor. Ne kadar vahim bir durumdur biliyor musunuz, ne kadar vahim bir durum. Bunun düzenlenmesi lazım, bunun yok edilmesi lazım yani bir beka tehlikesi var Türkiye'nin hazinesi için, finansı için, geleceği için; bunun düzenlenmesi, öncelikle bu konunun halledilmesi lazım. Ülkede elektrik kesintileri var, doğal gaz kesintileri var. Sanayici durup dururken on gün doğal gaz kullanamadı. Elektrik kesintileri gündeme geldi, hâlen de gelecek, fiyatlar artıyor. Ve Isparta gibi bir yerde, yapılması gereken yatırımlar yapılmadığı için günlerce elektrikler kesildi. Şimdi, bu dağıtım şirketleri görevlerini yapmıyor, özelleştirilmiş dağıtım şirketleri görevini yapmıyor, bu dağıtım şirketlerine kesilen cezaların yüzde 90'ı da tahsil edilemiyor, biliyoruz. E, bununla ilgili bir düzenleme yok. İhtiyaçsa, vatandaşın ve kamunun ihtiyacıysa bunun da yapılması lazım öncelikle, hepsinden de belki daha öncelikli bu. Niye bunlar yapılmıyor, bunlar gündeme gelmiyor acaba?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Çok teşekkür ederim Başkanım.

İhtiyaçsa -Garo Bey de söyledi- konut piyasasıyla ilgili şu anda anormal bir durum var, herkes soru işaretine sahip. Bu vatandaşlık 250 bin dolara satılıyor görünüyor ama 50 bin dolara -özellikle Çinliler tarafından yapılıyor- vatandaşlık alınıyor, gayrimenkul tekrar satılmış gösteriliyor, muvazaalı bir şekilde. Bunlara karşı bir şeyler yapılması lazım. Getirilen üç sene şartı yeterli değil, anormal.

Yani öyle garip şeyler var. Kanser ilaçları bulunamıyor Sayın Bakanım, kanser ilaçları yok piyasada. Vatandaşı düşünüyorsak bunlarla ilgili acil düzenleme yapmamız lazım.

Şimdi vergi kanunlarıyla ilgili olan düzenlemeler doğru düzenlemeler ama sormak istiyorum ya: Bizim bir -Maliye Bakanlığını tabii, bu kanun teklifi vesilesiyle hem vergi usulü hem kurumlar vergisi, gelir vergisi ve katma değer vergisinde yani en önemli kanunlarımızda düzenleme yapılıyor- vatandaşımız, bir iş adamımız çıkıyor "Ben 'Chelsea'yi alacağım; Abramoviç'ten çıktı, ben alacağım. 400 milyon pound -400 milyon mu dedi- bir teklif veriyorum." diyor. Maliye Bakanlığı buna baktı mı, bu kimdir, vergi ödemiş mi şimdiye kadar? Bir Türk şirketi, Türkiye'den elde ettiği gelirle orada bir şirket satın almak istiyor. Yani bunlar araştırılması gereken, bizim de sormamız gereken konulardır.

Şimdi 2019'da süresi bitiyor, İmar Kanunu çerçevesinde 2019'da -bakın, iki buçuk üç sene geçmiş 2022'deyiz- süresi bitmiş yapı kayıt belgeleriyle ilgili, gelir elde etmek için -bu, ne vatandaş içindir ne de kamu içindir- yıl sonuna kadar tekrar böyle bir başvuru hakkı getiriyoruz. Çok mu adildir bilmiyorum, maddesi gelince görüşeceğiz.

Sayın Tüfenkci, bunlar sıkıntılı olan konulardır. Eğer bu kadar iddialı bir şekilde "Kanun teklifimizle, vatandaşımıza ve kamu kuruluşlarına ihtiyaçları olan düzenlemeleri getiriyoruz." diyorsanız bu gibi düzenlemeleri de ihmal etmemeniz gerekirdi, bunların da yapılması lazımdı, öncelikle yapılması lazım. Özellikle, ilk başta belirttiğim, Hazinemiz bu sene en az 400 milyar liralık bir yükle karşı karşıya ki bizim bütçemiz -daha başındayız- 2 trilyonu bulmuyordu yani dörtte 1'i kadarlık bir yük getiriyor, bu anormal bir yüktür, her şeyi altüst edecek kadar önemli bir konudur. Bunun bir kere önlenmesi gerekiyordu, bunlarla ilgili düzenlemeler yapılması gerekiyordu; bu şekilde bakılmamış. Onun haricinde -dediğim gibi- etki analizi de sadece parasal rakamlardan oluşmaz, hiç rakam verilmemiş çoğu için, verilen rakamlar da eksik rakamlar.

Yarın maddelere geçildiğinde konuyu daha detaylı olarak ele almak istiyorum. Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.