| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .03.2022 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, bütün hazırunu saygıyla selamlıyorum. Bülent Tüfenkci Bakanımıza da hususen teşekkür ediyorum, emeklerine sağlık olsun. Bakan Yardımcılarımız burada, onların katkılarını ben biliyorum, hazırlanma sürecinde bulundum; çok özel çalışmalar yapıldı.
Tabii, ben muhalefeti dinlerken her zaman taaccüple, şaşkınlıkla takip ediyorum. Yedi yıldır burada bu işleri takip ediyoruz. Hep aynı biteviye, aynı hâl üzere yürüdüler. Şimdi, Sayın Emecan muhtarlarla ilgili maddeyi olumlu bulduğunu söyleyince ona da teşekkür edeyim ben diyorum. Yani bütün bütün siyah ve beyaz arasında gidip gelen bir hâl var; bu defa, hiç değilse bir madde üzerinde bir kabul gördük, ondan dolayı minnettarız.
Şunu ben hep söylüyorum: Bulunduğunuz yere iyi bakacaksınız, içinde bulunduğunuz hâli çok iyi tarif edeceksiniz, sonra karşı tarafa tenkit yönelteceksiniz. Muhalefetin en büyük noksanı bu oldu bugüne kadar. Bakınız, "Yok olduk, bittik, öldük." bunları o kadar uzun yıllardır dinledik ki. Nihayetinde şu içinde bulunduğumuz hâl hakikaten netameli bir hâl, hakikaten sıkıntılı bir hâl, bunu hep kabul ediyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız da altını çizerek söylüyor ama ardından da şunu söylüyoruz ki: Enflasyona bu milleti ezdirmeyeceğiz, ona dönük de bir gayretimiz var. Biz bunu yaparken muhalefet kendi içinde bulunduğu alil, düşük hâlden bihaber bize tenkit yöneltiyor.
Mesela, ben CHP'li kardeşlerime sorayım, şu gün basına yansıyan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tavrını onaylıyor musunuz? Trafik probleminden kurtarabilmek için kendince bulduğu çözüm sizce uygun mudur? Yani İstanbul Belediyesinin bir gemisini gidiş gelişte kullanmak... Ve çıkarılan maliyete bakıyorsunuz; 12 bin liralık bir maliyeti var günlük. Efendim, manda yoğurduna takmışlar, manda yoğurdunun üzerinde -sizi tenzih ediyorum- debelenen bir yaklaşım sergileniyor. Ya arkadaş, hiç olmazsa bu milleti hafife almayın, lütfen.
Bakın, bu hafta sonu ben Erzurum'daydım. Naci Bey kardeşim burada, Erzurum'u biliyor, Değerli Bakan Yardımcımız Cengiz Bey de çok yakından biliyor. Erzurum'un güney ilçeleri diye tarif edebileceğimiz, oradaki insanlarla mülaki oldum, yaklaşık -abartmıyorum, mübalağa yok- 200 civarında, önemli bir kısmı da kanaat önderi. Samimi söylüyorum ki arkadaşlar, benim fevkimde dünyadaki gelişmeleri bu insanlar biliyor. Dışarıdan şöyle bakılıyor, özellikle muhalif anlayışın tarzı: "Efendim, biz biliriz, vatandaş bu işleri bilmez; biz de trol edasıyla onlara dayatırız, onlara enjekte ederiz, onlar da bu kanaatle hayatlarını tanzim ederler." Yok kardeşim, böyle bir şey yok. Yani "5'li çete" denilip duruyor. Vallahi billahi, arkadaşlar, vatandaş buna müthiş tepkili, bu "çete" kavramına öyle tepkili ki...
Bakın, şu, 1915Çanakkale Köprüsü'yle ilgili ümmi diye zannettiğiniz bir yaşlı isim beni uyardı, dedi ki: "Ya, İbrahim Bey, siz buna dönüp niye çıkıp da milleti bilgilendirmiyorsunuz?" Nedir, dedim. "Ya, orada bir CHP'li müteahhit var, CHP eski milletvekili var bunun içerisinde. Niye söylemiyorsunuz? Bunlar '5'li çete' deyip duruyor." Samimi söylüyorum ki bakın, Naci Bey, Karayazılı, yaşını başını almış bir insan beni uyarıyor. Ya, "çete" dediğiniz CHP'li milletvekili mi? Ya, arkadaşlar, garabete bakar mısınız? Bu CHP'li milletvekilinin evladı basın toplantısı yapıyor; bu tepkilere duyduğu infiali aktarıyor ve peşine de şunu söylüyor: "Ya, ben, İzmir'de, efendim, bir ihaleye girdim. En düşük fiyatı vermeme rağmen İzmir Belediyesi kendi keyfine göre bir başkasına ihaleyi verdi. Asıl oraya yönelin." diyor, "Asıl eleştirilecek taraf burasıdır." diyor.
Öyleyse, arkadaşlar, hâlinize buradan ben bir ayna tutuyorum, millet görüyor bunları. Burada, sanki görmüyormuş gibi iri kıyım laflar ederseniz, daha fazla ayranını kabartırsınız insanların. Öyle de oluyor nitekim. Bakın, netameli bir hâl var, sıkıntılı bir hâl var; eyvallah, fiyatlar artıyor, insanlar bir darboğaz yaşıyorlar, buna rağmen muhalefetin bu hâline tepki gösteriyorlar. Muhalefetin, efendim, sadece kendi sesini yansıtmaya endekslenmiş bir yayın organları var, bütünüyle bizim söylediklerimizi tahrif edip yansıtmaya çalışanlar var.
Değerli Bakanım, şuna artık alıştık biz: Bizim söylediklerimizin önünü arkasını kesip bir yere monte etmelerine alıştık, bunu artık tabii görüyoruz. Şimdi, öyle bir noktaya varıldı ki hiç alakası olmayan... Dahasını söyleyeyim, kendi özelimde söyleyeceğim. Hayatım boyunca asla terennüm etmediğim, hiç dillendirmediğim bir mevzuyla ilgili, beni getirip haberlerde böyle tepkilerin odağına koymuşlar; ayıp bir şey ya! Niye? Bununla zannediliyor ki mesafe alırız. Yok kardeşim, böyle bir şey yok. Ben biliyorum, 26'ncı Dönemde de ben buradaydım, benden önce Cengiz Bey kardeşim buradaydı, beraber Erzurum milletvekilliği yaptık, kuvvetle muhtemel o da aynı şeyleri yaşadı.
Şunu yapmamak lazım: Biz bunu yaparsak millet bize yönelir; yönelmediler, yönelmezler kardeşim; olmayacak, göreceksiniz. Öyleyse ne yapmak lazım? Kardeşane bir şekilde, burada yani tavsiye etmek benim haddime değil ama tespit bağlamında söylüyorum ki yapılan güzelliklere, iyiliklere mutlaka ama mutlaka hiç olmazsa inkâr şeklinde yönelmeyelim. Yani takdir hissiniz yok, biliyorum; teşekkür hiç lügatinizde olmadı sizin, biliyorum ama sükût edelim bari ya.
Ya, şimdi, şu maddelere ben bakıyorum. Güzel Bakanım çalışmış, 40 küsur tane madde var orada ve tamamı milletin ihtiyaçlarına mebni, insanların beklenti hâlinde olduğu ve mutlaka giderilmesi gereken, efendim, izale edilmesi gereken noksanları içeriyor. Elbette teknik maddeler de var, Hazine ve Maliye Bakanlığını ilgilendiren, başka bakanlıkları ilgilendiren maddeler de var ama öyle maddeler var ki... Yani mesela bu Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesiyle ilgili bir büyük beklenti yok muydu kardeşim ya? Yani burada çalışılmış, özel çalışılmış ve ben biliyorum ki saatlerce emek verdiler, çok ciddi gayret sarf ettiler. Şurada bürokratlar var, onların isimlerini hiç dillendirmiyoruz. Olur mu? Hak teslimi yapacağız diyoruz arkadaş, bunlara ben burada özellikle teşekkür ediyorum, Allah razı olsun, emek veriyoruz ve bunları, dediğim gibi, millet talep ettiği için yapıyoruz, yapmamız gerekiyor.
Şimdi, hekimlerle ilgili bir madde var. Biraz önce bir arkadaşımız tenkit etti onu. Ya, bu olması gerekirdi zaten, daha önce olması gerekirdi. Ücret mi, serbest meslek kazancı mı, bu tefrikin yapılması lazımdı. Şimdi yapılmış, izale edilmiş, ne güzel.
Elektronik imzayla ilgili teknik bir çalışma -Allah razı olsun- Bakanlık çalışmış, bir yetki alıyor, bundan güzel bir şey olamaz.
Efendim, muhtarlarla ilgili yapılan düzenleme. Tabii, burada faydacı düşününce o yönde bir kabul gösteriliyor. Ya, buradan acaba bir şey gelir mi? Gelmez kardeşim. Üstelik de Emine Hanım ne diyor? "Bizim Genel Başkan söyledi diye." diyor ya, peki, o da olsun, ona da eyvallah, Genel Başkanı da söyledi diye olsun ama herkes de biliyor ki muhtarlarla ilgili zemini Sayın Cumhurbaşkanımız en başından beri düzeltti. Bakın, 2017'den beri onların sigortalarını da ödüyoruz biz. Sizin aklınıza gelmezdi, hayal edemezdiniz bunları, biz hayata yansıttık bunları.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Biz daha güzelini hayal ediyoruz, hiç merak etmeyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yok, yok, hiç sizin... Ben görüyorum burada yani keşke yapabilseniz, keşke böyle olsa. Sizi şu anda neyle ben kıyas yapacağım? Belediyelerdeki hizmetlerinizle kıyas yapacağım. İstanbul'dasınız işte, görüyoruz biz de, bunlar yansıyor hepimize. Yok, böyle bir kifayet, böyle bir nitelik yok.
Bir taraftan liyakat çağrısında bulunuyorlar. O gün bir şeye şahit oldum, benim önüme geldi. İstanbul Sultanbeyli'de bir CHP'li, efendim, daha önce belediyenin yönetim kurulu üyesi olmuş bir şirketine... Bu arada bir şey daha söyleyeyim, arkadaşlar, "Har vurup harman savurmak." diye bir kavram var ya, bu tam da muhalefeti ifade ediyor, tam da ellerine fırsat geçti mi hiç acıma yok. 359 tane yönetim kurulu üyesiyle almışlar -Değerli Bakanım- İstanbul Belediyesini, 460'a çıkarmışlar. Niye? Ulufe dağıtacaklar. Hadi dağıttınız, eyvallah, ona da bir şey demiyoruz, Sultanbeyli'de daha önce, eskiden ilçe başkanlığı yapan birisi beyanat yayımlamış, diyor ki: "Ben yönetim kurulundan aldığım parayı vermediğim için beni yönetim kurulundan tardettiler, benim yerime -ki ben İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu bir mühendisim- ilk...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Aydemir, buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - ...mektep mezunu olmayan birini getirdiler." Bakar mısınız, hani liyakat, hani ehliyet, hani vukufiyet? Nerede? Sadece söz arkadaşlar, bunlar dillendirirler ama hayata asla yansıtmazlar.
Şunu da ben biliyorum, çok ciddi bir biçimde Sayın Cumhurbaşkanımıza öykünme var muhalefette ve bizim tarzımıza gıptayla yaklaşıyorlar ama dillendirme noktasında nakıs davranıyorlar, o noktada çok noksanlar.
Bu kanun teklifinin inşallah maddelerinde de tek tek konuşacağız. Allah razı olsun Bülent Bakanımdan, Cengiz Bakanımdan, Sadri Bakanımdan Fatma Bakanımdan ve arkadaki bütün heyetten, minnettarım ki böyle bir gayret koymuşlar, çalışmışlar, bir özel hâl çıkacak ve millet de memnun kalacak diye düşünüyorum.
Hayırlı uğurlu olsun.