| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve 117 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .03.2022 |
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kadına şiddet ve şiddetin her türlüsünün aslında tüm siyasi partilerin, toplumun her kesiminin topyekûn, amasız, fakatsız mücadele etmesi gereken elzem bir konu olduğunu düşünüyorum ve bu aynı zamanda dünyanın da sorunu.
2015 yılında açıklanan Avrupa Birliği Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Raporu'na göre, Avrupa Birliği ülkelerinde 15 yaşından itibaren her 3 kadından 1'i, 62 milyon kadın şiddete maruz kalmış. Tüm kadınlar arasında mevcut ya da eski partneri tarafından şiddete maruz kalma oranı yüzde 22'dir. Bu oran Danimarka'da yüzde 52, İsveç'te yüzde 46. Aslında bu oranlar gösteriyor ki kadın erkek fırsat eşitliğinde başı çeken ülkelerde dahi kadına yönelik şiddetin bir sorun olmaktan çıktığını söylemek pek mümkün değil. Aslında, bizim medeniyetimizde ilk insan hakları belgesi sayılan Magna Carta'dan 583 yıl evvel, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden de 1.400 yıl evvel ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın Veda Hutbesi'nde "Eyyühennas" "Ey insanlar" diye seslenilir. Veda Hutbesi'nde kadın haklarının gözetilmesi, kadınların ve erkeklerin birbirleri üzerinde hakları olduğu açıkça belirtilir. Bunu niye söylüyorum? Aslında, bizim kendi medeniyetimizle, inancımızla, değerlerimizle bugüne kadar bilinçli olarak koparılmak istenen bağlarımızı yeniden tesis etmeye, güçlendirmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Şiddeti doğuran sebeplerle de ayrıca mücadele etmemiz gerektiğini, o yüzden, güçlü ve sağlıklı aile yapısının olması gerektiğini düşünüyorum çünkü şiddet, öğrenilen bir davranış; sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu bir ailede yetişen çocuğun şiddet uygulamayacağını düşünüyorum.
Yine, aslında biz bu konudaki kararlılığımızı 2002'de daha ilk seçim beyannamemizde belirttik. Kadına şiddetle mücadelede kararlı olduğumuzu açıkça ifade ettik. Yine, ilk yaptığımız düzenleme töre, namus cinayetleri cezalarının arttırılması ki bu konuda önemli mesafeler alındı, sonrasında da bu konuda önemli reform niteliğinde adımlar attık; Anayasa'da düzenlenen "eşitlik" ilkesi, "pozitif ayrımcılık" ilkesi, Medeni Kanun, İş Kanunu'nda mobbingle ilgili düzenleme, "Eşit işe eşit ücret", Türk Ceza Kanunu'nda yapılan düzenlemeler. Bunların birkaç tanesini sayıyorum ama tabii, biz kadın politikalarımızı kadının özellikle sosyal ve ekonomik hayatta güçlendirilmesi yönünde oluşturduk. Özellikle, On Birinci Kalkınma Planı'nda kadınların hayatın her alanında aktif olarak yer alması, karar alma mekanizmalarında sayılarının arttırılması gibi somut hedefler belirledik, 81 ilde ŞÖNİM'ler kurduk, 374 sosyal hizmet merkezinde irtibat noktaları oluşturduk. Hani diyorsunuz ya: "Yasalar da tek başına yeterli değil, neler yaptınız?" diye. Aslında bunları teker teker sayınca bile ne kadar çok şey yaptığımızı görüyoruz. Yine, tamamen yerli imkânlarla oluşturulan KADES -ki ödüle layık görüldü- GAMER, (Güvenlik Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi), bir ilk oluşturduk, Elektronik İzleme birimi, Alo 183... Tedbir mahkemeleri kurduk özellikle tedbir taleplerini özel olarak incelemesi için. Yine, özel soruşturma büroları oluşturduk, Bakanlıklar arası veri paylaşımı sağladık, kamu kurum personellerine eğitimler verdik. Yine, 2019'da Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğiyle bir protokol imzalayıp 75 maddelik bir eylem planı belirledik. Ne dedik? Tüm il ve ilçelerde valilerin ve kaymakamların başkanlığında şiddetle mücadele komisyonları oluşturduk. Yine, kadının güçlenmesi yönünde eylem planları hazırladık. Son, dördüncü yargı paketinde eşe karşı işlenen kasten yaralama ve öldürme fiillerinin boşanmış eşe karşı işlenmesi hâlinde de ağırlaştırıcı sebep sayılabileceğini düzenledik. Yani özetle, yasal düzenlemeler yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Önleyici tedbirlerle ilgili çalışmalarımız var. Şikâyet ve ihbar yollarının kolaylaştırılmasına çalışıyoruz. Kurumlar arası koordinasyonu sağlıyoruz. Etki analizleri yapıyoruz, eylem planları hazırlıyoruz ve bu noktada da Meclisi harekete geçirdik aynı zamanda. Sayın Öznur Çalık Başkanımızın başkanlığında araştırma komisyonu kurduk ve özellikle bu komisyonda yapılan çalışmaların ayrıca yol gösterici olacağına da inanıyorum. Yine, kadına şiddetin önlenmesinin sadece bir sözleşme metnine bağlanmasını, kadına şiddetle mücadelede attığımız bu kadar somut adımın, birçok ülkeden çok daha ileri düzenlemelerin görmezden gelinmesini, bugün de kadınlar lehine görüşülen teklife karşı çıkılmasını doğrusu pek anlayamıyorum.
Bugün de yasal düzenlemelerin kapsamını genişletiyoruz. Neler yaptık? Takdiri indirim nedenleriyle ilgili failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışlarının takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınamayacağını düzenliyoruz. Kasten öldürme, yaralama, işkence, eziyet, tehdit suçlarının kadına karşı işlenmesi hâlinde cezalarını arttırıyoruz. CMK 100'üncü maddede tutuklama nedenleri varsayılan hâller kapsamına yani katalog suçlar kapsamına kadına karşı işlenen kasten yaralama suçlarını da alıyoruz. Israrlı takip eylemlerini suç kapsamına alıyoruz ve uzlaştırma kapsamı dışında bırakıyoruz.
Kısaca, AK PARTİ olarak şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayıncaya kadar şiddetin her türlüsüyle mücadelede kararlıyız. Özellikle en kapsamlı şiddet hareketi, yaşam hakkını hedef alan terörle mücadelemiz de kararlılıkla devam edecektir çünkü terör en çok kadınları, kız çocuklarını, anneleri hayattan koparıyor, onulmaz yaralar açıyor.
Kadına şiddetle mücadelede tüm siyasi partilerin daha duyarlı ve samimi olmalarını, bu konuyu siyaset malzemesi olarak kullanmamalarını arzu ediyoruz. Mesela, geçtiğimiz gün CHP Muğla Gençlik Örgütünden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı trafikte 2 çocuk annesi kadını darp etti; bu konuda bir şey yaptınız mı, CHP bir açıklama yaptı mı? Bilemiyorum.
Yine, her fırsatta kadına şiddetle mücadeleden bahsedenlerin PKK terör örgütünün dağa kaçırdığı kız çocukları için, katlettiği kadınlar için herhangi bir sözleri var mı, Diyarbakır Annelerinin maruz kaldığı şiddetle ilgili söyleyecek sözleri var mı? Hiç duymadık. PKK'nın katlettiği kadınlar, 22 yaşında Aybüke Öğretmen, istismara uğrayan kız çocukları, Diyarbakır Anneleri kadın değil mi? 2018'de PKK'lı teröristlerin yola tuzakladığı patlayıcı nedeniyle hayatını yitiren 25 yaşında Nurcan Karakaya, Batman'da 31 yaşında sekiz aylık hamile Mizgin Doğru, Şırnak'ta 13 yaşında Diyar Bilen ve burada isimlerini sayamadıklarım, bunlar kadın değil mi?
Biz istiyoruz ki kadınlar sadece sorun alanlarıyla değil, ekonomide başarılarıyla, siyasette, sporda başarılarıyla gündem olsun. Birileri kadınlar üzerinden kendilerine yol açmak isterken, biz kadınların her alanda aktif olarak yer almaları için kadınlara yol açmak istiyoruz. Evet, kadınların ekonomik ve sosyal hayatta var olmaları önemli; bu, şiddetle mücadelede çok önem arz ediyor ve bu konuda da önemli adımlar attık. Özellikle kadınların iş hayatında, istihdamda yer alması için, aile ve iş hayatının uyumlaştırılması için hibe destekleriyle teşvik ettik. "Eğitimde fırsat eşitliği" dedik, üniversiteler açtık. Eğitim hayatını bir sebeple yarıda bırakan kadınlara kaldığı yerden eğitim hayatlarına devam etme imkânı getirdik. Ancak şunu da unutmuyoruz: 28 Şubat sürecinde, yüzlerce, binlerce kadın, yaşam tarzı, kıyafeti, inancı nedeniyle, dayatmacı zihniyetle, ekonomik hayatın, sosyal hayatın, siyasi hayatın dışına atıldı, hayatları, umutları heba edildi. Evin dışında bir yaşam hakkı tanınmadı, hatta kimi zaman evin içine dahi müdahale edildi. O zamanlar kimin ne yaptığını, dayatmacı zihniyetleri milletimiz çok iyi tanıyor, biliyor.
Özetle, bizim kararlılığımız çok açık, ortada. Bizim daha güçlü Türkiye'yi üreten, çalışan kadınlarla, mühendis kızlarla, gelecek nesilleri yetiştiren annelerle, yüreği merhamet dolu kadınlar ve erkeklerle omuz omuza inşa edeceğimize yürekten inanıyorum.
Teklifin hayırlı olmasını diliyorum.