KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Evet, teşekkür ediyorum Sevgili Başkanım.

Şimdi, aslında burada dile getireceğimiz konu 3, 4, 5 ve 6'ncı maddede ortak konu. Aslında ben kanun teklifini getiren arkadaşlarımızı ve Komisyonu uyarıyorum. İyi niyetle bir çalışma yapmış olabilirsiniz ama normlar hiyerarşisi açısından baktığımız zaman Anayasa'nın 10'uncu ve 11'inci maddesini göz ardı ederek bir kanun düzenler hâle geldiniz. Baştan itibaren de bu uyarıları arkadaşlarımız da yapıyorlar. Abdullah Bey'e de özellikle sordum, burada kadın mıdır, kadına karşı erkek şiddeti midir suçun konusu? Bu suçun konusu aslında "kadına karşı erkek şiddeti" gibi düzenlenmiş ama alelacele, işte, istişare edilmediğinden ya da hangi niyetle olduğunu bilemiyorum, Anayasa Mahkemesinden dönecek şekilde kadın olmak sadece tanımlanarak birçok maddede bu hata yapılmış; 3, 4, 5, 6 ve devamında birçok maddede var. Ben, bir mesai arkadaşınız olarak, sorumlu bir hukukçu olarak, buranın bir üyesi olarak sizden istirham ediyorum, milleti yormayın, gereksiz anlamda yormayın. Anayasa Mahkemesinin önüne gideceği zaman burada bakılacak 2 tane tablo var; Anayasa'nın 10'uncu maddesi ve 11'inci maddesi. 11'inci maddesi Anayasa hükümlerinin herkesi bağladığını söylüyor.

İktidar partisinin milletvekilleri, bu Anayasa hükümleri sizleri de bağlıyor, buraya kanun tekliflerini getirip ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi sadece el kaldırarak götürdüğünüzde bu milleti oyalamış olursunuz. Tamam, anladım, İstanbul Sözleşmesi kalktı, telaşa düştünüz, bir şeyler yapmanız lazım, Avrupa'yla ara ara temas kurduğunuzda "Sizde insan hakları yok." deniliyor, sıkıntı yaşıyorsunuz, en son Alman Başbakanı geldiğinde bunu yaşadınız ama mesele böyle çözülecek bir mesele değil, tanımı yanlış yerde. Buradaki tanımların tamamının kadına karşı erkek şiddeti olarak tanımlanması gerekir ki Anayasa'nın 10'uncu maddesinin ikinci fıkrasına uygun hâle gelsin. Bakın, Anayasa'nın 10'uncu maddesi herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç vesair fark etmeksizin eşittir diyor kanunlar önünde. İkinci fıkrasında da kadınlar ve erkekler arasındaki tabloyu tanımlıyor, diyor ki: "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." Yani bir eşitsizlik varsa onu telafi etmekle yükümlüdür diyor, bir eşitliği kanun önünde bozmak anlamında bir şey yapmaktan bahsetmiyor. Burada sabahtan beri tartışılan ve ısrarla dile getirilen eşitsizlik bir toplumsal cinsiyet meselesi ve kadınların aleyhine bir toplumsal eşitsizlik meselesi. E, telafi edeceğimiz, burada kadına karşı erkek şiddetidir. "Kadın" tanımını koyarsanız, burada söylenildiği gibi "iki kadının birbirine yapmış olduğu fiili" de buraya koyarsanız, bir erkek ile bir kadın arasında işlenen suçlar anlamında da bu Anayasa'nın ruhuna aykırı bir eşitsizlik ortaya çıkarırsınız ve doğal olarak Anayasa'ya aykırı olur bu ifadeler.

Burada ısrarla ve net olarak söylüyorum: İyi niyetliyseniz söylediklerimizi anlamanız lazım. Kötü niyetli olduğunuzu düşünmüyorum ama Anayasa Mahkemesine gidip dönecek bir kanun yapma niyetiyle bunu getiriyorsanız ve İstanbul Sözleşmesi'nden kaynaklı edinilmiş birtakım mevzilere 6284'ü de kadükleştirmek anlamında bunları getiriyorsanız bir süre sonra "Biz getirdik Ceza Kanunu'na şu hükmü de koyduk, 6284'e de ihtiyaç yok." diyecekseniz bir defa siyasi ömrünüzün o kadar uzun olmayacağını biliyorum, onu söyleyeyim ama niyet kötüdür, niyet kötüdür. Normlar hiyerarşisi gereği hepinizi uyarıyorum, tarihe not düşüyorum, bu kanun bu şekilde sadece "kadın" tanımlarıyla hatalıdır, yanlıştır. Buradan şunu çıkarmaya da kalkmayın; çok genişini getirdik, CHP... Hayır, kardeşim, biz "Anayasa'ya uygun davranın, kadın ve erkeği eşitleyelim, eşitsizliği de telafi edelim." diyoruz.

Şimdi, bazı maddelerde de ısrarla işte, üç ay, beş ay arkadaşlarımızın söylediği gibi "anlamsız anlamsız" artırımlar yaptırdınız. Alt sınırını hep beraber yükseltebilirdik. Alt sınırı yükseltirdik, ceza infaz edildiğinde infazın karşılığında bir etki oluşurdu, bir anlam taşırdı. Yani kanunun çeşitli yerlerindeki şirinliğin üzerine eğer "kadına karşı erkek şiddeti" yerine sadece "kadın" tanımını koyuyorsanız bu ülkede şiddete uğrayan her kadına ihanet ediyorsunuz demektir ve yarın bir kadının sadece bir başka kadına suç işlemesinden kaynaklı gereksiz ağırlaştırılmış ceza almasına neden olacaksınız. Biraz vicdani davranın, arkadaşlar, söylediklerimize biraz itibar edin. Bundan sonra konuşmayacağım ama bu maddelerin tamamında bu problem varken burada hukukçu milletvekillerinin sadece bu kanun teklifi böyle geldi diye seyrediyor olmalarını ben içime sindiremiyorum ya, gerçekten sindiremiyorum. Ne olursunuz biraz daha bunu anlamlı hâle getirelim. Ha, getirmezseniz vicdanınız bilir ama biz bunları söyleriz, şerh ederiz, Genel Kurulda da söyleriz, yaptığınız da bir anlam taşımaz. Ya, biraz bu açıdan bakalım ne olursunuz, bir kalem oynatın. Ya, deyin, kendiniz getirin bu önerileri, bu kanun çıktığında bir işe yarasın hiç değilse. Yaramayacak zaten, öyle bir niyet olduğu konusunda herkes kaygılarını söyledi ama hiç değilse bu kadar mesai veriyoruz, bu kadar boşluk yarattınız, en azından çıkardığınız kanun bir işe yarasın ya. Ya, bunu düşünememiş olmanızı ben anlayamıyorum arkadaşlar. Kadına karşı, kadına karşı, kadına karşı... Etrafta kadın şiddeti tanımı yok, kadına erkek şiddeti tanımı yok; kadını kadına düşüreceksiniz ya. Ben soruyorum şimdi, teklifi getiren arkadaşlara soruyorum, Hanımefendiye soruyorum, beni dinliyor mu?

LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Dinliyorum.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Size soruyorum: Anayasa'nın 10'uncu maddesine göre...

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Niye sesinizi yükseltiyorsunuz ısrarla?

FATMA AKSAL (Edirne) - Gayet iyi duyuyoruz, sesiniz yükseltmenizin hiç gereği yok.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Biraz sakin olun ya, bu kadar yüksek sesle korkuyoruz...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Turan Bey...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Beni öyle uyarın, içerik itibarıyla uyaramayın, böyle uyarın, tamam.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Ben böyle uyarıyorum, evet.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) -Dilimle uyarın, öyle uyarın.

İçeriğe ilişkin bir şey söyleseniz ya sabahtan beri.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Söyledim.

Sakin sakin söyleyin, sakin sakin.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hanımefendi, on beş saatten beri buradayız, içerikle ilgili tek kelime etmediniz daha.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Tamam olabilir ama herkes konuşuyor ama kimse sizin gibi konuşmuyor.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İçerikle ilgili tek kelime etmediniz.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Siz yoktunuz, siz yoktunuz ben buradayken.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Turan Bey...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, müsaade edin, ben bitireceğim, zaten bir daha konuşmayacağım.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Siz yoktunuz ben buradayken.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Size soruyorum: Hukukçu olarak Anayasa'nın 11'inci maddesi...

ALPAY ANTMEN (Mersin) - 10'uncu maddesi...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hayır, Anayasa'nın 11'inci maddesi önce, sonra 10'uncu maddesi, sonra da burada "kadın" diye koyduğunuz tanımları bir anlatın biz de anlayalım, hadi bakalım.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Anlattık, siz yoktunuz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hanımefendi, siz vekili misiniz?

Rica ederim, tek kelime etmediniz Komisyon üyesi olarak. Saygı duyun dün söylediklerimize ya.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Ben anlattım, siz yoktunuz, konuştuk siz dinlemediniz. Bağırıp bağırıp masaya vurup gittiniz.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Turan Bey, şimdi, Emine Hanım geneli üzerinde uzun bir konuşma yaptı, siz herhâlde kaçırdınız.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, hiçbir şey söylemedi, bunlar yok, bunlarla ilgili bir şey söylemedi hanımefendi.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Söyledi, söyledi.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Siz yoktunuz ki.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Söylesin biz de anlayalım.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Şöyle: Turan Bey, keşke bu yüksek sesinizi sizin kadın vekilleriniz buradayken duyabilseydik.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sadece beni böyle eleştirin siz, başka eleştiri yok.

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Siz dinlemiyorsunuz deminden beri.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben dinliyorum, buyurun.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Keşke kadın vekilleriniz gitmeden önce duyabilseydik bu yüksek sesinizi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Anayasa'nın 10'uncu maddesine göre, 2 kadın birbiriyle kavga ettiğinde ağırlaştırılmış ceza alacak bir kadını bize bir anlatın.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Kadın şiddet uyguluyorsa alacak tabii ya.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Bakın, biraz sonra gelirler, dışarıda bekliyorlardı.

FATMA AKSAL (Edirne) - Evet, vallahi, hepsi de gitmiş.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Eğer erkek şiddetini biz cezalandırıyorsak kadına kadının şiddetini de cezalandıracağız.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İşte, bu kanunun ruhu kadına karşı şiddet değil o zaman, erkek şiddeti değil. O zaman anlaşalım, siz başka bir kanun yapıyorsunuz.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Evet, teşekkür ederiz.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - "Erkek şiddeti" dediğiniz zaman kadın şiddetini makul görüyorsunuz, olur mu öyle şey?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir eşitsizliği telafi değil buradaki alan.