| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve 117 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .03.2022 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, ben de Sayın Şeker'in biraz önce bıraktığı yerden devam etmek istiyorum.
Özellikle bu Kurulun oluşturulması açısından çok önemli bir husus var çünkü bu Kurulun -aynı zamanda hekim sayısının yetersiz kalması- tamamen Sağlık Bakanlığının bünyesine ve Sağlık Bakanlığının yetkisine verilmiş olması da ciddi bir aykırılığa neden olacak. Dolayısıyla, bu oluşturulacak olan Kurulun birinci derecedeki problemi, sorumsuzluk ilkesine sahip olması ve bu, keyfiyeti de beraberinde getirecek olan bir mesele. Dolayısıyla, bu da kamu görevini yürüten bir kurul olması nedeniyle ve aynı zamanda hekimlerin mevcut olan rücu miktarı ve ilgilinin görevlerinin gereklerini yerine getirip getirmemesi hususunu da denetleyeceğinden evleviyetle bu Kurulun da sorumluluk ilkesinin ve sınırlarını da belirlenmesi gerekiyor; bu, birinci husus.
İkinci husus ise bu Kurulun, gerçekten, meslek kuruluşlarının -hekimlerin- aynı zamanda derneklerin bu konuda uzman olan kişilerinden oluşturulmasının ve sorumluluk ilkesinin bu çerçevede yeniden oluşturulmasının gerektiğini belirtmek istiyoruz.
Dolayısıyla, bir diğer husus ise bu Kurulun yapacağı işlemin bir yargısal işlem olduğu yani görevini yerine getiren sağlık personelinin görevinin gereklerini yerine getirip getirmediğine veya kusurunun olup olmadığına ilişkin hususu gözetmesi gereken bir kurul olduğuna göre bu Kurulun verdiği karar aynı zamanda yargısal bir karar. Dolayısıyla, yargısal karar olması hasebiyle -sorumluluk da getiren- sorumluluğu da beraberinde taşıması gerekiyor.
Bir diğer husus ise -bu kanuni düzenlemede ben görmedim veya kaçırmış da olabilirim- bu bir yıllık süre içerisinde sorumluluk ve rücu ilkesinin olup olmadığına ilişkin verilecek olan Kurul kararı aynı zamanda bir yargılama ve dava açma şartı olarak da karşımıza çıkabilir. Dolayısıyla, zorunlu olarak bu sürecin tüketilmemesi durumunda dava da açılamayacağı ve mecburi olarak bu sürecin geçirilmesi gerektiğine ilişkin de usul hukuku açısından da bir değerlendirmeye tabi tutmak lazım. Bu nedenle, bu bir yıllık sürenin de bir şekilde daha adil bir şekilde düzenlemesi gerekiyor çünkü özellikle yargılama hukuku içerisinde belirlenen sürelere çok fazla uyulmadığı, özellikle mahkemelerin uymadığı ve zorunlu olarak ve kısa sürede tamamlanması gereken yargılama faaliyetlerinin yıllarca sürdüğüne ilişkin husus da gözetildiği zaman, bu bir dava engeli olacak. Bu nedenle de ayrıca bir düzenlemeye muhtaç olduğunu burada belirtmek istiyorum.
Şimdilik söyleyeceklerim bunlar.