KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Safa Hocam, hoş geldiniz öncelikle.

Şimdi tabii, burada, bu kadroları konuşurken biraz eğitimle ilgili de değerlendirme yapmak gerekiyor. Kanun teklifinin geneli üzerine yaptığım konuşmada da bazı yorumlarım olmuştu. Şimdi tabii, Türkiye'nin doğru bir eğitim planlaması ve bilimi önceleyen eğitim reformuna ihtiyacı var; öncelikle bunun altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekiyor. Ancak bu yirmi yıllık iktidar döneminde eğitim alanında ve özellikle üniversitelerde belli bir ideolojiye uygun yukarıdan rektör atamaları, yandaş eş dost kadroları gibi uygulamalar, birçok uygulama, bunlar çok çok yaşandı. Bunları sürekli konuşuyoruz, bütçe görüşmelerinde de dile getiriyoruz, Genel Kurulda da dile getiriyoruz, birçok örneği var. Sonuç olarak da yapılan bu yanlış uygulamalar dünya üniversiteleri içerisinde üniversitelerimizi de geri sıralara düşürmüştür, eğitimin niteliği azalmıştır.

Şimdi konumuza gelecek olursak her ne kadar evet, bu kadroların bir kısmı daha önceki dönemde, Anayasa Mahkemesinin iptalinden önce doldurulmuş olsa da getirilen bu kadroların kimin için getirildiği sorusuna bizim cevap arıyor olma sorumluluğumuz var. Özellikle de Boğaziçi Üniversitesinde yaşananlara baktığımızda dışarıdan rektör atamaları, şu anda yürütülen protestolar, üniversite içerisinde kurulan baskılar göz önüne alındığında ve Boğaziçi Üniversitesine 120 kişilik ek kadro ve diğer kadrolar... Bunlara baktığımızda yeni açılan fakülte ve bölümlere bir kadro oluşturulduğu ortada yani bunu zaten ifade ettiniz. Bu doğrultuda, ihtiyaçlar doğrultusunda bu kadrolar evet, atanmıştır ama şimdi asıl önemli olan, bu kadrolara atanan kişiler liyakatli kişiler olarak mı atanıyor yoksa oluşturulan bu kadrolar rektörlerin elini rahatlatmak için mi, üniversiteler içerisinde kadrolaşma oluşturmak ve birtakım yine ideolojiler doğrultusunda rahat hareket alanları yaratmak için mi oluşturuluyor, biz bunu sorgulamak zorundayız; özellikle de biraz önce söylediğim gibi Boğaziçi Üniversitesinde yaşananlar ortadayken.

Sorularıma gelecek olursak bu ön girişten sonra: Bu kadrolar profesör, doçent kadroları mı yoksa içerisinde yeni öğretim elemanları da var mı? Hatta kaç tanesi profesör, kaç tanesi doçent ve yeni eğitim elemanı? Bunu öğrenmek isteriz. Yine, yakınlarda bir yönetmelik çıkmıştı; meslek yüksekokullarında bu yönetmelik kapsamında sadece lisans eğitimini tamamlamış olmak eğitim öğretim elemanı olabilmek için yeterli hâle getirilmişti. Kaldı ki o zaman da bizim yine partimizin milletvekilleri tarafından, bizler tarafından sorgulanmıştı bu. Çünkü zaten özel bölümlerde, meslek yüksekokullarının çok özel bölümlerinde böyle bir uygulama, lisans eğitiminin yeterli olduğu uygulamalar vardı. Örneğin bir meslek yüksekokulunda mobilya alanında bir uzman kadroya ihtiyaç olduğunda, belki doktorasını tamamlamış bir kadro bulunamadığında, eğitim elemanı bulunamadığında işte piyasada iki üç yıl deneyim sahibi olmuş, bu alanda uzman, deneyimli bir lisans mezunu değerlendirilebiliyordu. Ama bunun bu kadar yaygınlaştırılması bir yönetmelikle, ne kadar doğru? Bu yeni getirilen kadrolar içerisinde, bu yönetmelik doğrultusunda lisans eğitimini tamamlamış olma yeterliliği de geçerli olacak mı? Eğer geçerli olacaksa kaç kişi için geçerli olacak?

Diğer bir sorum da yine bu yeni getirilen "35 üniversitede yaklaşık 4.505 kadro." dediniz. Ne kadarı şu anda dolu -bir revizyondan bahsettiniz çünkü. Ne kadarı yeni atamalar için yeni getirildi, şu anda boş kadro? Dediğim gibi, önemli olan -elbette ki ihtiyaçlar doğrultusunda bu kadrolar oluşturulabilir ama liyakat öncelikli- eğitimin niteliğini ve kalitesini artırıcak kişilerle bu kadroların doldurulmasıdır.

Teşekkür ediyorum.