KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, her ne kadar Sayın Tüfenkci "Bu, vatandaşlık meselesiyle ilgili değil." dese de bu, doğrudan, kamuoyunda tartışıldığı şekilde vatandaşlık meselesiyle ilgili. Çünkü arkadaşlar, bakın, bundan birkaç yıl önce Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını biz 1 milyon dolarlık gayrimenkul alan kişilere sağlayacağımızı ilan etmiştik. Daha sonra, yeterli ilgi olmadığı düşüncesiyle veya 250 bin dolar karşılığı, daha fazla ilgi olacağı düşüncesiyle, aynı zamanda da dolara daha fazla ihtiyacımız olduğu çerçevede bu vatandaşlığı sağladık ve şu ana kadar binlerce, on binlerce kişi bu çerçevede elde etti. Sayıyı da biz bir alırsak -bu arada sorumu da sormuş olayım- yıllara göre bu vatandaşlık hakkını kaç kişi elde etti, onun da bilgisi varsa rica edelim.

Yalnız arkadaşlar, bakın, bunun iki temel vahim sonucu oldu. Dünyada da bu tartışmalar var, ben dün de Kanada örneğini vermiştim. Kanadalı yurttaşlar ortalama 200-300 bin dolara iyi bir ev sahibi olabilirken yurt dışından gelenlerin gayrimenkule talep göstermesi üzerine gayrimenkul fiyatları -ortalama olarak söylüyorum- 600, 700, 800 bin dolarlara çıktı. Bunun sonucunda, Kanadalılar ev alamaz duruma geldiler gelirleriyle. Sonra ne yaptı kamu otoritesi? Bu vatandaşlık kolaylıklarını geri çekmeye başladı çünkü piyasanın aşırı ısınmasına sebebiyet verdi; yurt dışından gelen zenginler, varlıklılar bu vatandaşlığı daha kolay alır hâle geldiler, bundan bu yüzden vazgeçti. Başka ülkelerde de finansal zorluklar çerçevesinde bu vatandaşlığı bir ara kolaylaştıran ülkeler şimdi bunu yeniden zorlaştıran adımlar atıyorlar. Bu çerçevede birinci handikap, Türkiye'de şu anda gayrimenkule yatırım yapanlar bu piyasanın şişmesine sebebiyet verdiler Sayın Tüfenkci ve şu anda, mesela, Ukrayna-Rusya savaşından sonra da -benim tespitlerim- İstanbul'da 1,5 milyon liranın altında sıfır bir ev bulmanız mümkün değil; Antalya'da 1,5-2 milyon liranın altında ev yok, bazı evler 3 milyon, 4 milyon, 5 milyon liraya kadar çıkıyor; orta gelir seviyesinden bahsediyorum. Yurttaşlarımızın bu fiyatlarda evlere ulaşma şansı yoktur değerli arkadaşlar. O açıdan, bu piyasayı aşırı ısındıran "Yurt dışından gelenlere 250 bin dolara vatandaşlık veriyoruz." iradesinden bence geri dönmeliyiz arkadaşlar. Aksi takdirde, Ahmet, Mehmet, Agop, Ayşe, Fatma ev alamaz duruma gelir, yabancılar gelip burada ev almaya devam ederler ama esas olan, yurttaşlarımızın ev alabilmesini sağlamaktır. Bu açıdan, bir regülasyona ihtiyaç var, ya bu rakamı yükseltelim arkadaşlar -yani yeniden 1 milyon dolar seviyesine yükseltmek gerekir- en azından ya da zorlaştırıcı başka hükümler de öneriyorum, şöyle ki: Mesela Yunanistan'daki model böyledir, başka ülkelerden de örnek verebilirim. Ev alan bir kişiye öncelikle oturum veriliyor Sayın Tüfenkci, doğrudan vatandaşlık verilmiyor. Yani deniliyor ki: "Arkadaş, sen yurdumuza geldin, hoş geldin; ev alıyorsun, tamam, öncelikle sana oturum hakkı veriyorum, iki yıl, üç yıl oturum hakkı veriyorum." Bu arada o yurttaş oturum hakkıyla o ülkeye girip çıkabiliyor, belli hakları elde edebiliyor ama vatandaşlığını almıyor. O arada devlet de bu kişinin dil öğrenmesini, diğer konuları, yurda uyumunu, hırlı mı hırsız mı, bunları görüyor ve iki veya üç veya dört veya beşinci yıl sonunda ise vatandaşlık değerlendirmeye alınıyor. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'yle hiçbir ilgisi olmayan bir kişi, Türkiye'ye gelmiş, parası da var, 250 bin dolara yurttaşlığı alıyor yani vatandaşlık hakkını alıyor ama Türkiye'yle hiçbir ilgisi yok, ne kültürüyle ilgisi var ne bir bağdaşıklığı var; hırlı mıdır hırsız mıdır, ne olduğu belli olmayan kişilere bu anlamda vatandaşlığın böyle verilmesini doğru bulmuyorum. Bu açıdan, bunun mutlaka tekrar regüle edilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, lütfen tamamlayın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İkinci mesele şu: Değerli arkadaşlar, şu anda "250 bin dolarla Türkiye'den ev aldım." diyenlerin büyük çoğunluğu emin olun 250 bin dolar getirmiyorlar. Belli simsarlar diyorlar ki: "Bana ver 20 bin doları, 30 bin doları arkadaş, ben şu evi -herhangi bir evi elinde bulunduruyor- sana satış göstereceğim." Karşılığında da belli senetler, teminatlar alınıyor. Bir yıl boyunca o ev onunmuş gibi gösteriliyor -aslında o evde o kişi kiracı olarak oturabiliyor, başka şeyler de olabiliyor- sonucunda, bir yıl sonra vatandaşlığı zaten elde etmiş olduğu için kişi, bir yıl sonra başka bir yabancıya satış yapılmış gibi gösteriliyor, ondan da 20-30 bin dolar alıyor simsarlar. Bu açıdan, bu çok yanlış arkadaşlar. Bir yıllık süre... Biz o zaman, kanun çıktığında -tutanaklara bakın, ben baktım- itiraz ettik buna, en azından beş yıl yapın; haydi, olmuyorsa üç yıl yapın dedik ama bir yıl çok kısa bir süre. Bu açıdan, üç yıla çıkarılması doğru ama eksiktir, beş yıla çıkarılması lazım.

İkincisi: Vatandaşlık hakkının mutlaka ve mutlaka geçiş süreciyle yapılması gerekir yani bir oturum izni, daha sonra, birkaç yıl sonra vatandaşlık düzenlemesine geçilmesi gerekir. Aksi takdirde, Türkiye'de -açıkça söyleyeyim- vatandaşlık da parayla satılır, evlerimiz de bedavaya başkalarına gider; George, Hans evleri alır ama Ahmet, Mehmet, Agop bu evleri alamaz arkadaşlar; bu açıdan, regüle edelim bu düzenlemeyi derim.