KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim.

İlk gün de geneli hakkında konuşurken ben bu maddeye değinmiştim. Bu madde bence devlet etmeyle ilgili de bazı kusurlar taşıyor. Neden? Çünkü kurumlar vergisini bu kadar sık değiştirmenin çok doğru olmadığını düşünüyoruz, hele ki bir torba kanun içine bu maddeyi eklemenin de hiç doğru olmadığını düşünüyoruz. Kâr eden bir sektöre sanki el atıyormuş gibi bir intiba uyanıyor ki bu -yine önceden de söylemiştim- bir Orta Asya modeli devlet etme şekli, bundan da biz çok mutlu değiliz. İstikrar olması lazım, yabancı yatırımcı, yerli yatırımcıya da güven telkin etmek için de bu istikrarı hissettirmek lazım. Bu tip devamlı değişikliklerle, hele ki böylesine köklü meselelerde bu güven ortamı maalesef sağlanamıyor. 22 Ekim 2020 tarihinde de böyle bir değişiklik Plan ve Bütçe Komisyonunda yine görüşüldü, yüzde 20'den yüzde 15'e kurumlar vergisinin indirilmesi kabul edildi fakat Genel Kurulda bizlerin de itirazıyla o geri çekilmişti. Nisan 2021 yılında yine "2021 yılında yüzde 25, 2022'de yüzde 23 olsun." diye bir karar çıkmıştı. Şimdi, yine bambaşka bir şey geliyor, bu sefer de "Finansal kuruluşlarda yüzde 25 olsun." diye bir karar çıkması için teklif geldi. Dediğim gibi, "Kâr eden hangi kuruluşa yatırım yapsa yatırımcı demek ki devlet onun peşine düşecek." diye bir intiba uyanmasından endişe ederiz.

Ayrıca da bu kârlar nasıl oluştu? Bu bankalar, bu finans kuruluşları bu kârlara nasıl ulaştı? Vatandaşın sırtından faiz alarak ulaştı ve burada rakamlar var, inanılmaz rakamlar; yabancı sermayeli bankaların kâr artışı yüzde 203, geçen senenin ilk iki ayı ile bu senenin ilk iki ayı arasında, yerli özel sermayeli bankaların kâr artışı yüzde 337, kamu bankalarınınki yüzde 540. Yani siz eğer ki bir kamu bankasına veya bir bankaya yüzde 14'le Merkez Bankanızdan para satıp onun da hazineye yüzde 27'lerle satmasına müsaade ediyorsanız kendi kendinizi soyduruyorsunuz ve tabii olarak da onlar kâr ediyorlar; bu, bu kadar basit. Ayrıca da yüzde 40'lara varan krediler de kullandırabiliyorlar. Bir yandan manevi duygularımızı suistimal edecek söylemlerde bulunup bir yandan da tam tersini yapmak Türkiye Cumhuriyeti devleti idarecilerine yakışmıyor; bunu belirtmek isterim.

Ayrıca da bu kanun geriye nasıl işleyecek? Yani beyannameler verilirken böyle bir kanun yoktu, var mı?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Geçici maddede.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Ha, geçici maddede; o, tamam.

Bunları söylemek istemiştim.

Teşekkür ederim.