KOMİSYON KONUŞMASI

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Vallahi, ben bu maddeyi görünce yani doğrusunu isterseniz biraz şaşırdım çünkü Türkiye bu kadar değil yani Türkiye'de kayıt dışılığın ve vergi meselesinin çok daha derin kökleri olduğu gerçeğini atlayarak bunları böyle reklamla falan halledebileceğini sanıyor olmanız, bence bizim bürokrasimiz ve siyasetimiz için üzücü diye düşünüyorum. Çünkü vergi ve kayıt dışılık doğrudan doğruya insanlarımızın devletle ilişkisi üzerinden okunması gereken bir duruma işaret ediyor. Yani bu insanlar devletle ilgili olarak benimsedikleri kanaatler çerçevesinde davranıyorlar. Uzun konuşulacak bir mesele ama çok uzatmayacağım, zamanımız da dar zaten ama şunu söyleyeyim: Ya, bu işler böyle reklamla meklamla falan olmaz arkadaşlar. Ayrıca, RTÜK yapsın bunları istiyorsa. Yani RTÜK zaten kendi başına bir imparatorluk, istediğini yapıyor adamlar. Dolayısıyla da bırakın onlara...

Yani şunu açıkça söyleyelim: Türkiye insanı devletten korkuyor, devlete güvenmiyor. Bakmayın siz, devlet konu olduğu zaman davranışı değişiyor ama emin olun, kanun çıkardığımızın ertesi günü o kanunun nasıl delineceğini bizim halkımız çok iyi biliyor ve öyle davranıyor zaten çünkü devlet adil davranmıyor insanlarımıza. Adil davranmayınca da insanlar da adil davranmıyor esasında. Yani bir an için düşünün, biz Türkiye'nin 3'üncü büyük partisiyiz Halkların Demokratik Partisi olarak, RTÜK'ün etkisiyle ve herhâlde çabasıyla hiçbir televizyon bizi göstermiyor, bizi çağırmıyor. Şimdi, şöyle varsayın: Bize oy vermiş olan 6 milyon insan ne düşünecek? "Devlete niye vergi veriyoruz ki kardeşim? Yani vergilerimle çalışan RTÜK, TRT veya diğer kuruluşlar benim siyasi partime herhangi bir dönüş yapmıyorlar." Yani dolayısıyla da arkadaşlar, hakikaten bu ağır bir mesele, Bu, hakikaten, yakışmamış buraya açıkçası Sayın Tüfenkci, ben bunu kınıyorum. Yani bu kadar basit bir meseleden söz etmiyoruz aslında.

Evet, kayıt dışılık ciddi bir sıkıntıdır; evet, vergi verme meselesi ciddi bir sıkıntıdır; Türkiye'nin en önemli meselelerinden bazılarıdır ekonomik ve sosyolojisiyle ilgili olarak ama yani bunu böyle reklam vererek falan filan, bunu eğitemezsiniz, bu böyle olmaz; bu, daha derin bir analizi gerektiriyor ve devlet-toplum ilişkisi üzerinden bir okumayı gerektiriyor; başka türlü bu iş olmaz. Bu konuda bir şey yapacaksanız amenna, biz de katkıda bulunmaya çalışırız. Ama devlet adil değilse toplum da adil davranmaz arkadaşlar, bu böyledir yani. Türkiye devleti ta Osmanlı'dan beri topluma adil davranmıyor. Onun için, Türkiye'de "adalet" kavramı, çok önemli bir kavramdır. Yani "adalet" kavramı, sıradan bir kavram değildir Türkiye'de.

Bir anekdot anlatayım: 1908'de meşruiyet ilan ediliyor, Jön Türkler sokaklara çıkıyorlar, tıpkı Fransız Devrimi'ne benzer bir devrim yapmış gibi hissediyorlar kendilerini, onun için "Hürriyet, eşitlik, kardeşlik" sloganı atıyorlar ama değişik atıyorlar. Değişiklik nerede biliyor musunuz arkadaşlar? "Adalet, eşitlik, hürriyet, kardeşlik" diye slogan atıyorlar yani "adalet" kelimesini öne getiriyorlar. Çünkü bu toplumda adalet her zaman aranan bir şeydir. Adalet ve Kalkınma Partisinin adı oradan gelmektedir, Adalet Partisinin geçmişte adı da oradan gelmektedir, adil düzen de oradan gelmektedir, hakça düzen de oradan gelmektedir. Topluma ilişkin olmak üzere baktığımızda, maalesef, devleti yönetenler adil davranmıyorlar ve adil davranmadığını da halkımız çok iyi biliyor, onun için de vergi vermiyorlar; ben de kutluyorum onları.

Teşekkür ediyorum.