KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS EMRE (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de tabii, başta, Sayın Kıran'a yeni görevinde başarılar diliyorum.

Ancak bu önemli bir konu yani bu konuştuğumuz, şu anda gündeme gelen siyasi atamalar konusu önemli bir konu. Şu sebeple: Bir büyük problemin bir parçası, bunu görmemiz lazım; o da Türkiye'nin kurumsuzlaştırılması, var olan kurumların iş yapma tarzının, geleneklerinin ortadan kaldırılması. Yani Dışişleri Bakanlığıyla ilgili konuştuğumuz sorunlar sadece siyasi atamalar değil; Bakanlığın, Türkiye'nin dış politikasının oluşmasında, siyasetinin planlanmasında geçmişteki işleviyle kıyaslandığında çok farklı bir yerde olduğu görülüyor. Yine, geçmişte Türkiye'de -hatırlayın- Dışişleri Bakanlığı...

CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) - O farklılıkları biraz açar mısınız, ne gibi farklılıklar var?

YUNUS EMRE (İstanbul) - Açayım Hanımefendi, tabii, söyleyeyim.

Bir örnekle açayım: Bakın, geçmişte haftanın bir günü Genelkurmay İkinci Başkanı, MİT Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı hem kendi aralarında hem devlet büyükleriyle toplantılar yaparlardı ve Türkiye'de özellikle bu türden bir kurumun, Dışişleri Bakanlığı gibi kurumsal işleyişi bulunan ve bir hafıza oluşturmuş bir kurumun Müsteşarlığı çok önemli, kilit bir görev olarak görülürdü. Bugün, başta Müsteşarlık konumunun ortadan kaldırılması dâhil olmak üzere, Türkiye'de bu alanda görevini tam bilmediğimiz yeni mecralar ortaya çıktı. Yani bir yanda "İletişim Başkanlığı" diye bir yer var, bir yanda Sayın Cumhurbaşkanının sözcüsü var, bir yanda -tabii, Dışişleri Bakanlığı dışında siyaset planlama ihtiyacı var anlaşılan ki- yine Cumhurbaşkanlığı sarayında güvenlik ve dış politikayla ilgili bir politika kurulu var. Bu örnekleri çoğaltabilirim.

Şimdi, bu siyasi atamalarla ilgili benim söz alma amacım ise şuydu: Bakın, her şeyi doğru tartışmak lazım yani Türkiye'deki örneği "ABD'de de var." diye anlatamazsınız arkadaşlar, kusura bakmayın. Yani ABD'de olan şey...

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Dünyanın gelişmiş bir ülkesi.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Anlatayım, tabii, müsaade buyurun, ben sizi dinledim.

Şimdi, Amerika Birleşik Devletleri'nde sadece büyükelçi atamaları için değil, bu türden birçok kritik görev için bir parlamento süreci var, bunu görmeniz lazım yani Kongrede, Senatonun ilgili komitesinde atanacak kişi komitenin karşısına bir oturuyor, bütün hayatı didik didik ediliyor, bütün bu görüşmeler büyük ölçüde yayınlanıyor, sorular yanıtlanıyor. Komisyon hem bu konuda bilgileniyor hem bir test yapıyor orada "Gerçekten bu işi yapabilir mi?" diye ve bir karar veriyor. Şimdi, bütün bu süreçlerin olmadığı yani atamayla ilgili, görevlendirmeyle ilgili hiçbir objektif ve şeffaf sürecin olmadığı bir şekilde atama yapacaksınız, öyle atamalar yapacaksınız ki atadığınız insan sonra Türkiye'de gazetelerde "Emlak komisyonculuğu yapılıyor." diye haber olacak ve bununla ilgili bir tekzip falan gönderilmeyecek. Yazı yayınlandı arkadaşlar, bunları biliyorsunuz. Sizin döneminizde büyükelçi atanan bir kimse Meclisin soruşturma komisyonunda sorgulandığında "Hediye almak bir Türk geleneğidir." demiş bir insan. Böyle bir insanı Cumhurbaşkanının kararıyla büyükelçi olarak gönderdiniz. Bakın, bunların kayıtlara girmesi lazım, tutanaklara girmesi lazım. Aynı insanın büyükelçi atanacağı haberi çıktıktan sonra -Ankara'da anlaşmazlık olduğu, yine basında yer aldı- aynı insanın eşi sosyal medyada bir paylaşım yaptı; hatırlıyorsunuz değil mi, ne dedi? "Konuşursam, ne olduğunu yazarsam kıyamet kopar." dedi.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Yavuz Selim'in bağlantısı ne yani niye demoralize ediyorsunuz?

YUNUS EMRE (İstanbul) - Geleceğim, bir saniye efendim.

Şimdi, müsaade ederseniz...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Müsaade ediyorum.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Burada hep böyle...

YUNUS EMRE (İstanbul) - Şimdi, bir dakika... Siz bir defa, bakın, şunu yapmayın: Muhalefete nasıl...

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Dakikası yok mu bunların?

YUNUS EMRE (İstanbul) - Müsaade eder misiniz?

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Ne müsaadesi ya!

YUNUS EMRE (İstanbul) - Beyefendi, bakın, sizi nezakete davet ediyorum, benimle böyle konuşamazsınız! Benimle böyle konuşmaktan sizi menediyorum, lütfen.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Arkadaşlar, lütfen, bir saniye...

YUNUS EMRE (İstanbul) - Hakkınız yok, rica ederim.

Ben bir milletvekiliyim, sizin arkadaşlarınız az önce benzer yorumları yaparken niye müdahale etmediniz?

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Yunus Bey, bir saniye, lütfen...

YUNUS EMRE (İstanbul) - Böyle şey olur mu, rica ederim.

Siz az önce gündemle ilgili mi konuştunuz Sayın Çonkar?

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Gündemle ilgili konuşun.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Arkadaşlar, bir saniye.

Öncelikle üslubumuza dikkat edelim arkadaşlar.

YUNUS EMRE (İstanbul) - O uyarıyı oraya yapacaksınız Beyefendi.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Üslubumuza dikkat edelim.

YUNUS EMRE (İstanbul) - O uyarıyı oraya yapacaksınız.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Uyarıyı size yapıyorum.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Bana değil, oraya yapacaksınız.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Size yapıyorum.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Niyazi Hocam, lütfen.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Neden bahsettiğimi de...

YUNUS EMRE (İstanbul) - Uyarıyı oraya yapacaksınız, ayrıca benim sözümü kesemezsiniz bu şekilde. Ben bir şey anlatıyorum burada, olayı çarpıtmayın.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Yunus Bey, burada şu anda ben Komisyon Başkanı olarak bu tarz bir tartışmaya müsaade edemem.

YUNUS EMRE (İstanbul) - İşte, arkadaşınıza söyleyeceksiniz.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Ben şahsınıza yönelik bir ifadede bulunmadım. Herkes, lütfen, üslubuna dikkat ederek görüşmeleri uygun bir çerçeve içerisinde devam ettirmeye nezaket göstersin.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Burada delilli-delilsiz şeyler dinlemeye gelmedik.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Sayın Hocam, lütfen, karşılıklı tartışmaya mahal vermeden...

Lütfen, burada görüşeceğimiz anlaşmalar var, süre elbette ki bu noktada dikkat edilmesi gereken bir nokta çünkü uzadı toplantımız. Bu noktada siz de lütfen, sözlerinizi toparlayın ve ifade ettiğiniz görüşleri de özet bir şekilde toparlarsanız memnun olurum.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, benden örnek istendiği için ben bir örnek anlattım. Örnek şahsiyetin kamuoyunda nasıl tanındığını, hangi olaylarla hatırlandığını ve eşinin bu sosyal medya paylaşımı sonrası göreve getirilmek durumunda kaldığını anlattım ve benden bu örnek sorulduğu için anlattım, başka örnekler de anlatabilirim.

Mesele şudur: Bakın, siyasi atamalar prensip olarak bizim benimsediğimiz bir şey değil ama olabilir, bir itirazım yok, dünyada örnekleri vardır, doğru ama burada belli prosedürlerin olması gerekir.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Sizin söylediğiniz bu ama zaten.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Müsaade eder misiniz?

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Mustafa Bey, dinleyelim.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Ve bu kimselerin Türkiye'nin o ülkelerle ilişkilerinin, dostluğunun gelişimine katkı yapabilecek bir arka planının olması gerekir.

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - E, fazlası var ama yani sizin de doğruyu söylemeniz lazım.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Müsaade eder misiniz, doğruyu söylüyorum efendim. Hayatında ilk defa o ülkeye giden insanları büyükelçi yaptığınız örnekler var, rica ediyorum yani.

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Ama şu anda olan kişi değil yani.

OTURUM BAŞKANI AHMET BERAT ÇONKAR - Derya Hanım, sözlerini tamamlasın, daha sonra size de söz vereceğim.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Hayatında ilk defa o ülkeye giden insanları büyükelçi yaptığınız örnekler var.

O sebeple, bakın, Dışişleri Bakanlığının genç bürokratları arasında bu konunun yarattığı ciddi bir hayal kırıklığı var, bunu da bilmesini isterim Komisyonumuzun. İstifa eden pırıl pırıl insanlarımız var kendilerine Bakanlıkta bir kariyer geleceği göremediği için. Bunlar Türkiye'nin meselesidir. Biz bunları söylerken bir şahısla ilgili söylemiyoruz.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Bakanlıktan büyükelçi olmuş bir sürü insan var. Niye, sanki..

YUNUS EMRE (İstanbul) - Efendim, şüphesiz ama müsaade eder misiniz. Bakın, bu sayılar artık normal sınırları aştı. Siyasette belli bir makam verilemeyen insanlara, milletvekili sırasına giremeyen insanlara verilen bir paye hâline gelmeye başladı; biz bunu söylüyoruz.

CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) - Ne münasebet!

YUNUS EMRE (İstanbul) - Müsaade edin, müsaade edin.

Biz bunu söylüyoruz; bu, kötü bir şeydir; bu, Türkiye için iyi bir şey değildir. Siyasi atamada, az önce söylediğim gibi, hem belli prosedürlerin, atamayla ilgili liyakat, ehliyet bakımından belli prosedürlerin işletilmesini gerektirir, bir yandan da gerçekten herkesin vicdanında ülkemizin o ülkeyle ilişkilerinin derinleşmesine yardımcı olabilir görüşünün oluşmasını gerektirir.

O sebeple, Sayın Başkan, yani ben bunları bu şekilde konuşmak istemezdim ancak yani bana örnekler sorulduğu için söyledim. Türkiye'nin kurumsal bir işleyişe, ehliyete, liyakate ihtiyacı var; bundan uzaklaşması tabii ki eleştiri konusu olacaktır. Bunu belirtmek istedim.

Teşekkür ederim.