KOMİSYON KONUŞMASI

RAFET ZEYBEK (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kişilere göre kanun yapma ve kişiler düşünülerek kanun değiştirme maalesef bir alışkanlık hâlini aldı. İki yıl önce Avukatlık Kanunu'nda yapılan değişikliklerle barolar bölünmüştü. Burada temel bir amaç vardı, o zaman "Barolar Birliği adaylarından birisini nasıl başkan seçtiririz?" diye düşünüldü ve kanun değiştirildi. Bugün "Yapılan o yanlışı nasıl sürdürebiliriz, nasıl ikinci baroları ayakta tutabiliriz?" diye tekrar kanun değiştiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, yapmayın bu ülkeye, böyle kişilere göre kanun düzenlemeyin. Hepimiz biliyoruz, kişilere göre Anayasa değiştirdik, kişilere göre kanunlar değiştirdik ama kişi için yaptığımız her kanun teklifi, her kanun bu ülkeye zarar verdi. Bu gerçeği görmek zorundayız. Bunun acısını bakın şu anda yaşıyoruz biz. Bunun için bundan vazgeçin.

Değerli arkadaşlarım, maddelerle ilgili, daha doğrusu stajyer avukatlarla ilgili, biraz da bu sanki "Ya, çok bir şey öğrenmenize gerek yok. Yani öğrenseniz ne olacak; zaten hukuk yok, zaten adalet yok. Gidin çalışın, hiç olmazsa işte geçiminizi sağlayın." demek oluyor. Ya, stajyerlik ciddi bir iş değerli arkadaşlarım yani öğrenmek ciddi bir iş. İnanın, bakın, yarın uygulamada göreceksiniz yani haklı olarak stajyer arkadaşlar bir yerlerde iş bulacak, o iş bulduğu patron "Ya, gidin de stajınızı yapın." mı diyecek? Orada duracak, "Gidin, imzanızı atın; gelin, çalışmaya devam edin." denecek. Yani o ilk bir yıl yani uygulamayı öğrenme özellikle; işte, duruşmalar nasıl yapılıyor, kararlar nasıl veriliyor, savunma nasıl yapılıyor, işte, iddia makamı, savunma makamı, karar makamı nasıl çalışıyor onu bile öğrenemeyecekler. Şimdi, buna gerek var mı yani niye yapıyorsunuz? Çözümü çok basit. Verirsiniz ücretini, devlet olarak çalıştırırsınız, o kadar; daha doğrusu stajını yaptırırsınız, öğretirsiniz.

Yine, işte ikinci barolara bir ayrıcalık. Şimdi, arkadaşlar, böyle şey mi olur ya? Hadi böldünüz, ya; bunun çözümü, birleştirin bitsin gitsin, niye bir ayrıcalık yapıyorsunuz? Yani şu yasayı hemen değiştirin, birleştiriverelim tamam, hiçbir sorun kalmayacak. Sorun yaratıyorsunuz, ondan sonra o sorunu çözmek için tekrar sorun yaratıyorsunuz; lütfen bunu da yapmayın.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de yargının çok temel iki sorunu vardır: Bir, bağımsız ve tarafsız olmayışı; bir de iddia makamı ile savunma makamının eşit olmayışıdır. Eğer bir ülkede adil yargılama yapacaksanız iddia makamı ile savunma makamını eşitlemek zorundasınız. Bakın, bizde Hakimler ve Savcılar Kanunu var, Avukatlık Kanunu var. Ya, şöyle yapın: Hâkimler kanunu yapın -zaten var- savcılar kanunu yapın, avukatlar kanunu yapın. Yani bu üç gücü, bu üç ayağı, özellikle iddia ve savunmayı bu denli ayrıştırırsanız nasıl kanun çıkarırsanız çıkarın, ne yaparsanız yapın burada adil yargılamayı ya da adaleti dağıtmayı asla başaramazsınız; bu, temel bir şeydir. Yani gelin -çok zor değil- böyle yasalarla oynama yerine hem bağımsızlık için -gerçi bağımsız bir yargı istemiyorsunuz ama hiç olmazsa adil yargılama istiyorsanız- çıkaralım biz savcıları, o kürsüden indirelim. Ben cumhuriyet savcısıyken -yirmi yedi yıl yaptım- inanın çok söyledim "Benim orada oturmamam lazım." dedim, benim savunmanın yanında oturmam gerekiyor. Bunu sağlayabiliriz, çok zor değil. Eğer bunu başaramazsak, dediğim gibi, bu emeklere hiç gerek yok.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bağımsızlık konusunda hakikaten arkadaşlarımız da değindi, o anlamda tekrara düşmeyeceğim ama biz ısrarla diyoruz "Bugün Türkiye'de yargı bağımsız da değil, tarafsız da değil." Siz ısrarla diyorsunuz "Bağımsız ve tarafsız." Ama ben şahidim, ben

FETÖ'nün hâkim olduğu dönemde de dedim "Bu yargı bağımsız ve tarafsız değil. Özellikle 2010 Anayasa değişikliğinden sonra FETÖ'ye teslim edildi. Yapmayın, etmeyin; bu yargıyı bir cemaate teslim etmeyin." "Biz yargıyı güçlendireceğiz." dediniz. O kumpas davalarında "Bunlar kumpastır." dedik, siz dediniz ki: "Yok, böyle bir şey yok." Hatta, işte "Biz bunların savcısıyız." dediniz. Hadi o zaman FETÖ kandırdı, aldattı sizi; e, şimdi kim kandırıyor, şimdi kim aldatıyor? Aynı şeyler devam ediyor değerli arkadaşlarım. Hâlâ Türkiye'de kumpas davaları vardır. Yapmayın, bu milletin adaletine bu kadar kıymayın. Bunu açık açık böyle... Yazıktır günahtır.

Sayın Başkan, hakikaten iyi niyetinize inanıyorum; gelin, şu ikinci baroya ayrıcalık tanıma yerine verin bir şey; Genel Kurulda diyelim ki: "Birleştirdik, tamam, sorunu çözdük." Bu kadar basit. Barolar Birliği seçimini yani o yasaya rağmen, o değişikliğe rağmen kaybettiyseniz uğraşmayın artık ya barolarla, niye uğraşıyorsunuz?

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - "Kazanan" "kaybeden" diye bir şey...

RAFET ZEYBEK (Antalya) - Hayır, sizi demiyorum da yani bir kişinin desteklenmesi için yani "Ona biraz daha fazla oy toplayabiliriz." diye yapıldı, o bitti artık; bırakın, birleştirelim gitsin. Stajyerler de, dediğim gibi, hâkimleri ve savcıları ayırın. Evet, savunmanın içinde yer alan stajyer de aynı iddia makamının... Mesela, savcı stajyerleri maaş alıyor arkadaşlar, iddia makamının. İddia makamının stajyerleri eğer maaş alıyorsa devletten, bırakın savunmanın stajyerleri de alsın yani adalet bu değil mi ya da eşitlik bu değil mi? Silahların eşitliği bu değil mi? Gelin, bunu sağlayalım.

Değerli Başkanım, teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.