| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4364) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .04.2022 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli baro başkanlarım, değerli milletvekilleri ve Komisyon üyeleri; iftar saatimize çok az zaman kaldı, çok uzatmadan, tekrara da gelmeden toparlamaya çalışacağım.
Yaşadığımız ekonomik buhran sürecinde gündemimiz sağlık, ekonomi, sosyal sorunlara çözüm aramak, yoksulluk, işsizlik, vatandaşın, çiftçinin, esnafın açlığı olması gerekirken hatta bizim avukat camiasında avukat meslektaşlarımızın ortada defalarca dile getirdiğimiz, neredeyse dilimizde tüy biter şekilde sorunlarını dile getirdiğimiz ve talepler açtığımız, kanun teklifi verdiğimiz, önergelerle önünüze sunduğumuz hiçbir ciddi sorununa eğilinmezken birdenbire, çoklu barodan sonra getirilen bu 3 maddeyle barolar arasında adli bütçenin aktarılması tartışılıyor.
İnsanlar hekimlere sağlığını; hâkimlere, savcılara ve adalete, avukatlaraysa hak ve özgürlüklerini emanet ediyorlar. Demokrasi için kuvvetler ayrılığı, kuvvetler ayrılığı için de yargının tarafsız ve bağımsız olması gerekiyor. Bağımsız ve tarafsız bir yargı, sadece ülke üzerinde yaşayan bireylerin değil, aynı zamanda hukuk devletinin de güvencesi.
Biraz önce Alpay Vekilim, Mahmut Tanal Vekilimiz, Süleyman Bülbül Vekilim ve diğer vekillerimiz avukatların birçok sorunundan bahsetti. Bu önemli sorunların yanında, hukuksuzluk ve adaletsizlik konusunda da birtakım vurgular yaptılar. Gerçekten, bu ülkede adalete güven yok. Neden adalete güven yok? Ülkede uluslararası ve ulusal endekslere baktığımız zaman, hukukun üstünlüğü konusunda son sıralardayız, adalete güven konusunda son sıralardayız, eşitlik konusunda son sıralardayız; neden? Çünkü hakikaten gerekli olan uygulamalar, gerekli olan hukuki düzenlemeler, gerekli olan yasalar ve öncelikli olması gerekenler yapılmıyor bu ülkede. Dolayısıyla, ülkemizde artık yargının çok önemli, adaletin çok önemli sorunları çözüme kavuşturulması gerekirken başka başka şeylerin üzerinde duruyoruz. Burası uyuşturucu kaçakçılarının, mafyalarının, transit geçişlerin, kara para aklayanların ülkesi olduğunda kim bunu neden yaptı, nereden destek aldı, ne oldu; sonucuna, kimine, nasılına bakmadan, hiçbir yargılamaya maruz tutmuyoruz.
Bugün geldiğimiz çoklu baro bölücülüğünden sonra, bu yetmedi... Yani bu sistemi FETÖ gibi bir ayağa teslim ettiğimizde bu ülke çok şeyler çekti hukuk camiasında, sistem içerisinde. Bu sistemdeki FETÖ'cülerin bu halka yaşattıkları hâlâ unutulmadı. Bu süreç içerisinde bu krizden, bu sistemdeki krizlerden kaos oluşturmaktan vazgeçmeliyiz. Bizim adaleti ve hukukun üstünlüğünü tesis etmek konusunda bir irademiz var mı? Yok. Çoklu baro bölücülüğü yetmemiş olacak ki... Şimdi, biraz önce ilgili baro başkanlarımız açıkladı, "Baroların bu konuda hiçbir talebi yok. Barolar bir araya geldik, biz bu barolarla bir araya geldiğimizde bunu bir yönetmelikle düzenleyebiliyoruz. Yönetmelikle düzenlemesek dahi sistemimizi kurduk, hiçbir sorun yaşamıyoruz; bir talep de yok. Neden bunu yaptınız?" gibi birçok soru yönelttiler. Bu soruların gerekçelerde cevabı yok. İşte, bu sorulara, "Neden yapıldı?" sorularına gerekçelerde cevap arayıp bulamayınca -biraz önce söylediğim gibi- bu işin bir kaos yaratmak ya da gündem değiştirmek veya çoklu baro sistemiyle getirdiğiniz ama 2 tane ikinci baro kurulmasından öteye gitmeyen, güdük kalan ve sonuç alamadığınız ikinci barolara kaynak aktarmaya yönelik olduğu kanısını ortaya koyuyor ve herkes de buna bu şekilde bu şüpheyle yaklaşıyor.
Avukatlık stajı konusuna gelince, biraz önce Baro Başkanımız anlattı, bu ülkede yıllık 20 bin hukuk mezunu veriliyor, 15 bin stajyer her yıl sisteme katılıyor ve ayrıca, açılan hukuk fakültelerinin çokluğu sebebiyle...
(Uğultular)
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bu arada beni dinliyor musunuz Sayın Başkan, son sözüm ne oldu?
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - "Son sözüm ne oldu?" oldu.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Evet, dinlemiyorsunuz çünkü ihtiyaç yok.
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Dinliyoruz. Hepsi kayda da giriyor.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Aslında, size bir şey söyleyeyim mi? Bu kadar emek veriyoruz, Komisyona geliyoruz, saatlerce bekliyoruz, öyle ya da böyle -dikkatim de dağılıyor siz orada konuşurken- bir fikir öne koymaya çalışıyoruz ama dinleme gereği bile duymuyorsunuz çünkü hazırladığınız şeyin "Kabul edenler... Etmeyenler..." şekliyle bir harfinin bile değiştirilmeden geçeceği konusunda kanaate sahip değil, eminsiniz; böyle bir fikre sahipsiniz.
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Hayır, bizim Komisyonumuzda önergelerle çok maddeler değişti.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bakın, arkadaşlar, ülkemizde onlarca üniversite açılıyor, 20 bine yakın hukuk fakültesi mezunu var, yılda 15 bin stajyer sistemimize katılıyor. Hukuk fakültelerinde kaliteler düştü, avukatlar artık meslekte kazanç sorunu yaşıyorlar, hakikaten bu CMK ödemeleriyle -diyorsunuz ya- verdiğimiz ücretlerle yol parasını artık artan mazot fiyatlarıyla karşılayamıyorlar. Onların refah içerisinde, gerçekten savunma hakkına yakışır, yargının üç ayağına yakışır bir şekilde yaşamalarını gerektiren bir sürü sorunları varken -özlük hakları, bunlara ilişkin sorunları varken- biz geliyoruz, hiçbir talep yokken bir baronun ikinci bir baroya bütçe aktarmasıyla meşgul oluyoruz. Böyle bir talep yok. Hakikaten ben de soruyorum: Niçin buna gerek duyduk? Gerekçenizi de okuduk, bulamadık; niçin buna gerek duyduk? Ve birçok eşitsizliği anlattı arkadaşlarım, tek tek örnek vere vere; hem bölgesel hem barolar arasında hem avukatlar arasında eşitsizliği anlattı. Neden bu yasa teklifinde ısrar ediyoruz? Bu yasa teklifini geri çekmemiz gerek, uzlaşı önemli.
Başkan beni yine dinlemiyor, görüyorsunuz değil mi?
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Duyuyoruz biz sizi.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Biz dinliyoruz.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Başkan dinlemiyor, ben Başkana konuşuyorum. Neyse sonra tutanakları okur inşallah.
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Suzan Hanım, siz Komisyona hitap ediyorsunuz...
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Size de hitap ediyorum, Komisyonumuzun Başkanı sizsiniz efendim.
BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım da vakit daraldı.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Avukatlık stajı çok önemli, zaten eğitim kalitesi düşük, hukuk fakültelerinden mezun olan arkadaşlarımız... Bizler de bunu yaşadık, ben de bir avukatım; doğal olarak staj döneminde birçok şeyi bilmiyoruz, uygulamaları staj döneminde öğreniyoruz. Staj dönemi o yüzden sürekli ve gerçekten hakkıyla yapılması gereken bir şey, hatta daha özel bir itina gösterilmeli yani bir yerde çalışırken sürdürülebilirliği mümkün olmayan bir düzenleme stajın da kalitesiz bir konumda olması sonucunu doğurur ki üstüne eklemek demektir. Biz savunmanın liyakatle, bilgi birikimle, tecrübeyle sabit, liyakatli stajyerlerimizin avukatlık mesleğine katılmasını istiyoruz. Bu düzenleme yanlıştır, stajyerlerin hiç staj yapmadan mesleğe başlamalarını sağlar, bu da meslekte kaliteyi düşürür. Yani savunma mesleğinin ilk adımını liyakatle yapmalarını sağlamamız lazım.
Efendim, kanun teklifiyle yapılmak istenen vahim bir düzenleme, "İstanbul, Ankara 2 No.lu Barolara hazineden kaynak aktarılmasına olanak sağlanmak isteniyor." kısmını da biraz önce açıkladım. Örneklemeler getirecektim ama söylediğiniz gibi iftara yetişeceksiniz, o yüzden, bu bakımdan bunun çok fazla üzerinde durmayacağım.
Bu, avukatların asıl sorunlarından bahsedecektim, ihtiyaçlarından. Mesela "Stres sıralamasında 1'inci sırada olan avukatların yıpranma payı neden yok?" vesaire gibi. Serbest işçi avukatların sorunlarına, hamasi söylemlerin ardına sığınmadan sorumluluk alarak çözüm bulmak konusunda bir şeyler talep edecektim. Meslek tekelinin daralmasına "Dur!" diyebilmek için bazı taleplerim olacaktı. Meslek erbabı olmayanların ara buluculuk, uzlaştırma gibi konumlarda yer almasının bu mesleğin gelir düzeyini azalttığından ve değersizleştirdiğinden bahsedecektim.
Ama hızlıca, bu düzenlemenin hiç kimseye bir faydası yok. Bu düzenlemeden, bu tekliften vazgeçin. Şu anda baro başkanlarımızın, Barolar Birliği Başkanımızın ileri sürdüğü sebeplerle de yeniden bir değerlendirmeye alın, ortak akıl ve ortak bir çalışmayla bir alt komisyonda yeniden çalışılsın ve avukatlık mesleğinin ve avukatların gerçek sorunlarına çözüm bulmaya çalışalım; hakikaten onları yargının üç ayağından biri konumuna getirerek eşit değerde, eşit konumda olmalarını sağlayacak düzenlemeler yapalım. Ve avukatların emeklilik süreçlerinde de hâkim ve savcılar gibi yargı mensuplarıyla eşit konumda emeklilik haklarının olmasını sağlayalım diyorum.
Teşekkür ediyorum.