KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bir kanunu yaparken öngördüğümüz tehlikeler varsa telafi etmemiz lazım. Yani göz göre göre bir kanunu eksik, yanlış ya da öngörülebilir tehlikeleriyle beraber "Biz yaptık, oldu." şeklinde sunmamız doğru değil. Buradaki bu görüşmelerimiz de bunu olgunlaştırıyor tabii bu anlamda.

Şimdi, bu kanunun bir defa teknik olarak sıkıntıları var yani bu kanunda getirmiş olduğumuz düzenleme 5'inci maddedeki avukat veya engelli hükmüyle çelişir hâle geliyor, 11'inci maddenin kendi içinde çelişkiler taşıyor falan. Yani önceki kanun-sonraki kanun ilişkisi ya da özel kanun-genel kanun ilişkisi şeklinde baktığımız zaman, bu kanunu böyle koyduğunuz zaman avukatlıkla birleşmeyen işlerle alakalı bir konuyu da tümüyle ortadan kaldırmış hâle gelebilirsiniz. Yani "Herhangi bir işte sigortalı çalışmak" dediğiniz zaman, avukatlık stajı döneminde avukatlıkla bağdaşmayan işleri de kapsama almış gelmiş hâle gelebilirsiniz bu tanımlama içerisinde çünkü bu sonraki kanun ve diğerine göre özel olarak gelmiş bir kanun. Bu böyle bir tehlike yaşıyor, bunu bir defa düzeltmek lazım. Belki "...falan hükümler saklı kalmak kaydıyla." diyerek yeni bir teknik ibareyle hayata geçirmek gerekir.

İkincisi "sigortalı" terimi herhangi bir sosyal güvenliğin çatısı altında olmak demektir. Bir Amerikan sigorta şirketinde de sigortalıysa bu kardeşlerimiz, buradaki "sigortalı" tanımı içerisine mi girecekler? Yoksa bizim mevcut kamusal sigorta kavramımız mı tarif ediliyor? Tarif ediliyorsa onun da teknik olarak doğru tarif edilmesi lazım, buradan çıkılması lazım. Yani bir şahıs özel sigorta yaptırmış olabilir, bu kapsama mı alacağız bu özel sigortayı? "Sigortalı" demek çok daha geniş bir kavram olduğu için burada dikkatli kullanmamız gerekiyor.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Özel sigortayla çalışmak mümkün mü, değil herhalde? Sadece SGK kapsamında...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hayır, herhangi bir işte özel sigortalı da gösteriliyor olabilir, buna engel yok. Yurt dışı prodüktörlükler falan var mesela, adam temsilciliğini yapıyor burada, yurt dışında bir şirketin prodüktörü olarak orada güvenliği sağlanmış oluyor, uluslararası anlaşmalar var. Bu kısma dikkat çekmek için söyledim yani "Yaptık, oldu." falan diye çıkarırız, hâlbuki üç beş kelimeyle bunun doğrusunu tariflemek mümkün burada.

İki tehlikeyi anlatmaya çalıştım; biri, avukatlıkla bağdaşmayan işler anlamında, burada önceki kanun-sonraki kanun, özel kanun-genel kanun ilişkisi anlamında baktığımızda bu madde staj döneminde avukatlıkla bağdaşmayan işleri bertaraf eder hâle gelebilir ileride ya da bu şekilde yorumlanır şekli itibarıyla; sıkıntı yaratabileceğini düşünüyorum. Şimdi, esas bakılması gereken ikinci nokta burada şu: Kanun çıkaracağız kamu yararına. Burada kamu yararı nedir? Burada kamu yararı iyi hukukçu olmak, iyi avukat olmak meselesidir, değil mi? Kamunun yararı budur burada; avukatın iyi avukat olması, iyi avukat olarak yetişmesi meselesi. Bu şekliyle herhangi bir işte çalışıyor olmayı işin önüne koyup başka tedbirler almadığımız zaman mesleğin içini boşaltır hâle gelebiliriz. Ben bir işte çalışıyor olurum, çok da staja devam etmem gerekmeyebilir. Hâlbuki hukuk fakülteleri avukat yetiştirmez, hukuk fakülteleri hâkim de yetiştirmez, hukuk fakülteleri -şimdiki yeni düzenlemeyle bunu mümkün kıldık- noter kâtibi falan filan, bunları da yetiştirmez; hukuk fakülteleri hukukçu yetiştirir, hukuk formasyonu verir. Hukuk formasyonu bu mesleklerin en önemli altyapısı. Zaten orada da sıkıntı olduğunu söylüyoruz. Birinci ayak sıkıntılı zaten. "Artık hukuk fakülteleri hukuk formasyonunu doğru veremiyorlar." sıkıntısını burada tartıştık, avukatlık mesleğine getirdiğimiz sınav dâhil olmak üzere sürekli tartışıyoruz. Kimin ayıbı? Herkesin ayıbı canım, bu saatten sonra ayıbı tartışmanın bir âlemi yok. İki basamak var avukatlık meselesinde, birinci basamak sıkıntılı, bari ikinci basamağı doğru kurgulayalım. İkinci basamak, stajın içerisinde avukatlık mesleğinin gerçekten öğrenilmesi meselesidir. Avukatlık mesleği, tali bir meslek olarak öngörülemez staj süresince. Avukatlık mesleği asli bir meslektir. Bir başka mesleği yaparken "Ben de kenardan avukatlık mesleğini öğreneyim." mantığıyla kanun yapamayız. Burada yapmamız gereken ana düzenleme bana göre şu olmalı: Bir, istisnasız güçlü sosyal devlet tarifi üzerinden yürümek zorundayız. Bir hâkim -dün burada söylemeye de çalıştık- hâkimlik mesleğini edinecek olduğu süre içerisinde, nasıl hâkim adayı olarak o mesleğe başlamış olanların -üçte 2'si ya da bilemiyorum, hâkim arkadaşlarımız çok daha iyi bilir- belli bir kısmıyla, sadece o mesleği öğrenecek olduğu anda, kısmen de bir ferah öğrenme modeli önüne koyuluyor ise, bir avukat da eğer münhasıran bu mesleği öğrenme yoluna girmişse -avukatlık stajının anlamı budur, münhasıran bu mesleği öğreneceğimiz anlamını taşır ve birincil meslektir orada avukatlık, bir başka mesleğin tali mesleği değildir- o zaman, sosyal devlet çatısı altında, belli ölçüde teminat altına alınması gerekir. Şunu unutmamamız gerekir: Bu ülkede 10 milyondan fazla işsiz insan yaşıyor. Bu avukat stajyerlerin bir kısmı, o işsiz ailelerin parçası olabilir. Bu ülkenin yüzde 40'ından fazlası asgari ücretle geçinen insanlardan oluşuyor. Bu avukat stajyerlerin bir kısmı, aileleri asgari ücretle geçinen ailelerden geliyor olabilir. Bu ülkenin yüzde 70'inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor; yoksulluk sınırı 15 bin lira bugünün parasıyla. Bu avukat stajyerlerin hemen hemen yüzde 90'ı -sayabilirim- bana göre, görebildiğim kadarıyla, o yoksulluk sınırının altında yaşayan ailelerin çocuklarıdır. Eğer biz güçlü bir sosyal devlet tarifi yapmak istiyor isek ve avukatlık mesleğini kamu yararı gözeterek doğru düzgün bir zeminde hazırlamak istiyor isek bu meslektaşlarımızı ayrıştırmamız gerekiyor. Burada, hukuk fakültelerinin yılda 20 bin civarında mezun verdiğini söyledi konuşmacılar. Bunların tamamının avukatlık yapacağını düşünmüyorum, avukatlık stajı yapmak zorunda olduğunu da düşünmüyorum; bu -tahmin ediyorum- 10 bin civarında, 15 bin civarında bir şeydir, bunu asgari ücretle çarptığınızda Türkiye bütçesine çok önemli bir yük getirmez. Türkiye Cumhuriyeti, her vatandaşının asgari anlamda yaşamını zaten teminat altına almakla, Anayasa'daki sosyal devlet ilkesi gereği teminat altına almakla mükellef. Siz, avukatlık stajı döneminde tüm avukat stajyerlerine bugünkü asgari ücretle bir para vermeye kalktığınızda -dün, bunun belli ölçüde ironik karşılaştırmasını yaptım. Başka yerlere verdiğiniz paralara göre çok olağanüstü bir para değildir bu- bu karşılanabilir. Burada düşünülmesi gereken budur.

Kamuda çalışanlarla alakalı düşündüğünüz... Yani saikiniz güzel, doğru; kamuda çalışanlar, çalışma süreleri içerisinde stajlarını doğru düzgün yapabilsinler ama o da bu sorunu tam çözer bir şey değil. Avukatlık stajını sadece bir yıl diye düşünürseniz, bir yıl ücretli izin ya da askı dönemi diye düşündüğünüz zaman bu böyle olmayabilir; bir hâkim, stajı tekrarlattırabilir; bu mümkündür, yeterli bulmayabilir, çeşitli sebeplerden dolayı "Bunu tamamlattırın." diyebilir; şimdi, bu, bir arkadaşımızın stajda başarısız olması anlamına gelmeyebilir. Yanında staj yaptığı hâkim şunu da düşünebilir: Mesela, yirmi gün izinlidir, ona yeterli emek verememiştir "Ben iyi yetişmesini istiyorum, tekrarlattırmak istiyorum." da diyebilir; buna engel yok yani. O anlamda, çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşabilme ihtimaline binaen, bulunduğu yerde stajın tekrarlanma ihtimaline binaen, mevzuata uygun stajdan sayılabilecek tüm süresinin buraya şerh edilmesi gerekir; yoksa, Devlet Memurları Kanunu'nda var olan hükmü burada tekrarlayıp işte altı ay-altı ayı bir yıla çevirip ondan sonra, biz bir yıl sizi izinli saydık, üzerine de sadece stajın askı süresi ve bilmem neleri koyduk derseniz bu, ihtiyacı karşılamayabilir. Bunları neden söylüyorum? Kanunu yaparken eksik yapmayalım ya yani doğru bir dille yapalım, herkesin sorunu çözümlensin. Yarın, milletin böyle bir sorunla karşılaşabilme ihtimalini burada düşünebiliyorsak bunu bertaraf edelim. O zaman şu söylenebilir: Askı süresi dâhil stajda sayılacak -ya da başka, arkadaşlarımızın da eksik tanımladığı neyse- o sürelere ilişkin bu izinli sayma söz konusu olabilir, onların kurumlarından aldıkları hakları korunabilir -az önce verdiğimiz teklif gibi- ve onun üzerinden çözümler üretilebilir.

Çok uzun tutmak istemiyorum yani kanunun teknik yanıyla alakalı getirmek istediğim model şudur: Sadece kamu çalışanlarını değil, hiç kimseyi kimsenin eline bırakmadan "Avukat yanında şu kadar mı bu kadar mı kazanacak?" demeden -ki avukat yanında yaptığınız zaman da onu primden düşürmeniz gerekiyor, gelir vergisinden düşürmeniz gerekiyor, başka düzenlemeler yapmanız gerekiyor ki ona rağmen, çok adaletli olmayabilir- devlet, avukat stajyerlerini Anayasa'daki sosyal devlet ilkesi gereği staj süreleri boyunca asgari ücretle ücretlendirebilir. Münhasıran staj yapmasını isteyebiliriz çünkü hukuk fakültelerinde zaten zayıf eğitim veriliyor, avukatlık eğitimi staj döneminde alınması gereken bir eğitimdir. "Avukatlık eğitimini alsa da olur, almasa da olur." şeklinde "Bir şekilde, bir yerde sigortalı olsun." tarifi doğru değildir, avukatlık mesleğinin içini boşaltan tariftir. Bu dediğimiz uyarılar dikkate alınarak yeniden bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.