| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4364) (Devam) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .04.2022 |
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu maddede iki önemli husus var. Birincisi İstanbul ve Ankara'da 2 numaralı barolar olduğu için onların da ayrı adli yardım büroları kurması. Dün bu konuda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Erinç Sağkan bunun baroları bölmekten ziyade halkı da böleceğini söylemişti. Bu birinci husus ama eğer Barolar Birliğinin bugünkü sistemini muhafaza edersek 2 ayrı adli yardım bürosuna, 2 ayrı masrafa gerek yok. Bunun bu düzenlemeden çıkarılması ve Barolar Birliği, İstanbul Barosu, Ankara Barosu, İstanbul 2 ve Ankara 2 Numaralı Baroların bunu şeffaf bir şekilde, kendi aralarında yaptıkları gibi bugüne kadar, yapmaya devam etmeleri gerekiyor. Ama burada çok daha fazla önem arz eden bir hukuk tekniği meselesi var. Dün yine Barolar Birliği Başkanı Sayın Erinç Sağkan da bu konudan bahsetti ama ben onlardan bir husus ya da bir noktada farklı düşünüyorum.
Şimdi, bizim kanunlarımızda "adli yardım" deyince HMK ve CMK gereğince mahkemelerden talep edilen bir adli müzaheret. Buna dün "nezaret" yazmıştı stenograf arkadaşlar. Şimdi adli müzaheret ayrı ve baroların verdiği adli yardım hizmeti ayrı yani bizim sistemimizde adli yardım 2 kanaldan veriliyor. Birincisi, HMK ve CMK gereğince mahkemelerin talebi üzerine yargılama haçlarının da içine dâhil olduğu adli müzaheret; ikincisi, baroların kendi adli yardım bürolarını kurarak vatandaşlardan gelen talepleri kanun gereğince değerlendirerek yaptığı ücretsiz avukat atamaları. Avukatlık Kanunu'nun 176'ncı maddesi ve devamında adli yardım düzenlenmiş durumda. Bakıyorsunuz, teklif sahipleri 177'nci maddeye şimdiye kadar Avukatlık Kanunu'nda olmayan ve aslında adli müzahereti anlatan bir hüküm getiriyorlar: "Yargı mercilerinin talebi üzerine yapılacak görevlendirmeler." Şimdi, bu sadece adli müzaheret için kabul edilecek ise, kanun teklifinin muradı bu ise -dün Barolar Birliği Başkanımız açıkladı, yılda 3 ila 5 tane böyle talep oluyor- bunun için bu kanun teklifini getirmeye, bu konuda iki ayrı adli yardım bürosu açmaya ve vatandaşı bölmeye gerek yok yılda 3 ila 5 ayrı atama için ama buradaki murat bu değilse yani amaç bu değilse veya yanlış yazıldığı için yeni kanun olarak, özel kanun olarak son madde olarak uygulanacaksa siz burada Avukatlık Kanunu'nun 178'inci maddesini ve devamını baypas ediyorsunuz, özellikle 178'inci maddede baroların yaptığı adli yardım hizmetlerini mülga hâle getiriyorsunuz, kadük hâle getiriyorsunuz. Bu, bu hâlde çıktığı takdirde, eğer sadece adli müzaheret olarak almayacaksak yılda 3 ila 5 görevlendirme için geçerli olacaktır, hiçbir anlamı yoktur. Yok, eğer baroların verdiği adli yardım hizmeti içinde anlayacaksak o zaman hiç kimse bir mahkemeye dava açmadan adli yardım alamayacaktır.
HMK sistemini biliyorsunuz; usul kurallarının yeni kanunda, yeni HMK'de nasıl düzenlendiğini biliyorsunuz. Dava dilekçesi doğru düzgün yazılmazsa, deliller hasredilmezse öyle bir dava dilekçesiyle bir davacının dava kazanma ihtimali yok. Adli yardımda vatandaş baroya gelir, başvurur, baro gerekli incelemeyi yaptıktan sonra kendisine bir avukat tayin eder, vatandaş o avukata vekâletname verir ve dava dilekçesi o avukat tarafından yazılır eksiksiz olarak veya vatandaşa bir dava açılmıştır, işte o zaman adli müzaheret isterse mahkemeden, mahkeme baroya yazı yazabilir, bunda bir sıkıntı yok ya da vatandaş adli yardım talebinde bulunur, yine vatandaşa barolar ücretsiz avukat tayin ederler. İşte buradaki sistemi tamamen ortadan kaldırdığınızda, dava açmak isteyen bir vatandaşın; özellikle şiddet mağduru kadınların, boşanma davası açacak kadınların... Çünkü adli yardım, daha çok, boşanma davalarında kimsesiz, yoksul kadınlara verilmekte Türkiye'de uygulamada. Siz onların dava açmamasına ya da açtıkları davaları kaybetmelerine sebep olacaksınız.
Bir de burada bir eksiklik var: Yargı mercisi hangi barodan talep edecek? İstanbul Barosuna kızdığını -aynı görüşte olduğunu demek istemiyorum- veya açık ve net ifade etmek gerekirse siyasi görüş olarak İstanbul 2 no.lu Barosunun temsil ettiği siyasi görüşe kendini mensup ya da yakın hisseden bir mahkeme hâkiminin bütün atamaları 2 no.lu baroya yaptığını düşünürseniz bu çok ciddi sorunlara, sakatlıklara, haksızlıklara yol açacaktır. Zaten Anayasa'ya aykırılık konusunda da bahsetmiştik; bunun, bu maddenin düzeltilmesi gerekiyor. Hiç olmaması, özellikle 2 ve 3'ün hiç olmaması gerekiyor bu kanunda. Teklif sahipleri "İlla bunu yaparız; biz baroları böldüğümüz için vatandaşları da böleriz, istediğimiz baroya da onları yönlendiririz. 3'üncü maddede olduğu gibi, numaralı barolara 5 katı daha fazla imkân sağlarız." diyeceklerse bari şunu doğru düzgün yapsınlar da yaptıkları iş bir şeye benzesin; yoksa Türkiye'deki adli yardımı da bitirecekler diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.