| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin; Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .04.2022 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, zaten yeteri kadar hazırlık süremiz olmadı. Bunlar önemli kanunlar, 6 tane çok farklı konu var burada. On dakikadan fazla konuşmak çok da mümkün değildi zaten ama sınırlamaya da gerek yoktu bugün.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, çok önemli konular var. Genel Kurulun kapalı olduğu bir gün, bir cuma sabahı, bir ramazan günü neden bu sabah sabah geldi, acelesi nedir bilmiyorum, anlamak mümkün değil. Ama çok önemli konular var, bazılarıyla ilgili olarak da benim şahsi olarak soru işaretlerim var, özellikle TMSF'yle ilgili düzenlemeler konusunda çünkü geçen yıl bu konuda bir açıklama yapmıştım, o soru işaretlerim hâlâ devam ediyor, onlarla ilgili bazı düzenlemeler olması da özellikle canımı sıktı. İnşallah -Sayın Başkan da burada, TMSF'nin epey bir kadrosu burada- doğru cevaplar alırız, rahatlarız diye umut ediyorum.
Nilgün Hanım, açıklamalarınızda hiç şeyle ilgili rakamlar vermediniz, neden bunlar yapılıyor? Mesela, en başta şu mevduat sigortasıyla ilgili. Şimdi "Ticari mevduatı da dâhil ediyoruz." diyorsunuz. Şimdiye kadar ticari mevduatın dâhil olmamasının ne sakıncası oldu? Kim istedi, kim talep etti bunu? "Avrupa Birliği normlarına uygunluk" deniliyor. Avrupa Birliği normlarına uygunlukla ilgili bir şikâyet ben şimdiye duymadım. Bu, akademik dünyada da olmadı. Neden böyle birdenbire icap etti, bunu anlamak zor. Yani finans sektörünün sıkıntıda olduğu, dövizle ilgili olarak bir kriz yaşadığımız bu günlerde bunu getirmek insanın aklına soru işareti getiriyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu soruları lütfen not edelim, genel olarak cevaplarsınız sevinirim Nilgün Hanım. Bütün soruları not ederseniz, genel üzerinde size söz vereceğim cevap verirsiniz.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bununla ilgili, şimdiye kadar bu konuyla ilgili, sigorta mevduatıyla ilgili ne kadar kesinti yapıldı, toplamı ne oldu?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Aslında ben onları dağıttırdım. Başkanım, dağıtılması için şey yaptım ama maddeler... Onu dağıtalım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dağıtalım tabii..
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet, onu dağıtalım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Benim haberim yok yani bana söyleseydiniz keşke.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, ben arkadaşlara demiştim hani rakamlarla ilgili... Hani ne kadar, ne fark ediyor, ne oldu...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu etki analizi değil yalnız, yalnız bu maddeyle ilgili bir düzenleme. Diğerleri nerede?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet, bu maddeyle ilgili.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diğerleri nerede? Yolda!
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yok, bir dahaki sefere.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bunun gerekçesi nedir gerçekten, neden getirildi anlamak zor. Ben ilerleme raporlarında da hatırlamıyorum bu konunun tenkit edildiğini. Bu konuyla ilgili "Düzenleme yapın." denildiğini hatırlamıyorum ama bir sakınca da görmüyorum ancak gerekçesini de anlamak istiyorum gerçekten de. Neden yapıldı?
Şimdi "Avrupa Birliği bunu istedi." deniliyor ya...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sadece Avrupa Birliği değil yani uluslararası, dünya standartlarına da uygun hâle getiriyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Nilgün Hanım, notlarımızı alalım, sonra topluca cevap verelim; maddeye de geldiğimizde de zaten daha detaylı irdeleriz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tamam, özür dilerim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın Nilgün Hanım, dünya standartlarına uygun hâle getiriyoruz ya... Değerli arkadaşlar, bakın, bu GRECO'nun en son raporu. Bu, OECD'nin bünyesinde kurulmuş yolsuzluklarla ilgili bir Komisyon, GRECO. Buda Türkiye'yle ilgili ara uyum raporu. Burada milletvekilleri, hâkim ve savcılarla, yargıyla ve siyaset kurumuyla ilgili eleştirilerde bulunulmuş. Burada çok ağır eleştiriler var Türkiye'yle ilgili, çok ağır eleştiriler var, bizi utandıracak derecede eleştiriler var. Bunlarla ilgili düzenleme yapmıyoruz, Avrupa Birliğinin bu direktiflerine uymuyoruz, bunu getiriyoruz. Türkiye'yle ilgili bunlar söyleniyor, şunu okusam şurada tutanaklara geçmesinden gerçekten ar ederim. Şimdi, bunları yapmayalım, bunu getirelim... Tabii ki getirelim ama bunları daha önce getirmemiz gerekiyor. Yani Avrupa Birliği direktiflerine uygunluk ya da uluslararası kurumlara...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, o raporların çoğu da siyasi biliyorsunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Orhan Bey, siyasi olduğunu da kabul ediyorum ama haksız da olmadıklarını görmek lazım.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İncelemedim bir şey diyemiyorum ama...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, durup dururken her konuda da eleştiri getiremiyorlar. Şu anda şununla ilgili, şu GRECO'yla ilgili yaptıkları düzenlemelere bakın, haksız olduğunu da söyleyemeyiz; hepimizi utandıracak şeyler, maalesef öyle.
Şimdi, onun haricinde, mevduat sigortası haricinde Türkiye Varlık Fonuyla ilgili bazı düzenlemeler yapıldı. Ya, Varlık Fonu 2016'da kuruldu, Türkiye'ye döviz kazandıracaktı, bütçe haricinde ek gelirimiz olacaktı; altı seneden beri beş kuruş kazandırmadı; neler götürdü, onu da tam bilmiyoruz. Oraya bağlı bütün kurumlar için... Ki Hazine kadar büyük ikinci bir hazine oluşturduk, "ikinci bir hazine" denecek kadar büyüdü, çok önemli kârlı kuruluşlarımız oraya dâhil oldu; beş kuruşluk faydasını görmedik. Ayrıca, bu Türkiye Varlık Fonu borçlandı, şu anda borçlu, Türkiye'yi borç altına sokmuş vaziyette, beş kuruş faydası olmadı Hazineye. Ne yapılıyor, anlamak mümkün değil; şimdi, burada da tekrar bununla ilgili düzenlemeler yapıyoruz.
Varlık Fonuyla ilgili hiçbir bilgi vermediniz Nilgün Hanım, Varlık Fonuyla ilgili olarak da sizden bir bilgi bekliyoruz. Nedir, neden gerekiyor bu düzenlemeler; yine onları anlamaya çalışıyoruz.
Şeyle ilgili, KKM'yle ilgili... Kur korumalı mevduat hesabı yeni devreye girdi. Değerli arkadaşlar, dün sözcüler toplantısında konuştuk, 31/12/2021 tarihine kadar olan yani geçen yılın sonuna kadar olan dönemde sadece kambiyo kârları nedeniyle, kurdan oluşan kârlar nedeniyle 40 milyar liralık bir muafiyet beyan edilmiş, bundan dolayı hazinenin kaybı 10 milyar lira. Hazinenin sadece kambiyo kârları nedeniyle, kur farkı kârları nedeniyle 10 milyar lira kaybı var. Şimdi, onun haricinde dövizin artması nedeniyle var, kur korumalı mevduat hesabına döviz tevdiat hesaplarından gelen mevduatlar var, bir de Türk lirasından geçenler var. Döviz tevdiattan geçenleri Merkez Bankası yüklenmiş vaziyette. Burada, Merkez Bankasından kimse yoktu, Merkez Bankası üç ay içerisinde ne kadar bir yükümlülük aldı, bilmiyoruz. Ayrıca, üç ay içerisinde hazinenin yükümlülüğü nedir, onu da bilmiyoruz ama sadece kambiyo kârları nedeniyle 10 milyar lira kayıp var. Şimdi, tekrar onu getiriyoruz, yıl içerisinde de bunlar olsun diye. Ya, bu sene, hazine birçok bilim adamının, akademisyenin mevcut bilgilerle yaptığı çalışmalara göre bu kur korumalı mevduat hesabı nedeniyle 400 milyar liranın üzerinde yük edinmiş olacak, 400 milyar lira! Biz neden bankalara, bu hesap sahiplerine hazineden 400 milyar lira aktaralım? Şimdi, düşünebiliyor musunuz; ben zengin bir adamım, benim döviz tevdiat hesabımda, kur korumalıda param var. Zaten bunlar topu topu birkaç yüz bin kişi. Biz, mültecilerle beraber geri kalan milyonların, 90 milyonun payını alıyoruz, hakkını alıyoruz, onlara, bu zenginlere veriyoruz. Gerçekten bu yoksuldan alıp zengine vermektir. Bunu neden yapıyoruz? Neden bunu bu kadar genişletiyoruz?
Üstelik, biliyorsunuz, bankalar Merkez Bankasından yüzde 14'le fonlanıyorlar; onu hazineye, devlete yüzde 27'yle, yüzde 28'le, yüzde 30'la satıyorlar. Bankalar, Merkez Bankasından yüzde 14'le aldıkları parayı yüzde 27'yle, yüzde 28'le, yüzde 30'la hazineye satıyorlar. Bunu neden yapıyoruz? Bunların hesabını sormamız lazım, bunları irdelememiz lazım, bunları konuşmamız lazım ve hazineye gelecek, bütçeye gelecek bu 400 milyar yükü konuşmamız lazım. Biz, bunları konuşmadan tekrar bir yük getiriyoruz.
Nilgün Hanım, bunların hesabını vermeniz lazım, bunları bir konuşmamız lazım. Neden geliyor bu? Neden biz böyle bir dönemde yoksuldan alıyoruz ve zengine veriyoruz? Bunu açıklayabilmemiz lazım burada; vatandaşımıza, seçmenimize, milletimize bunu açıklayabilmemiz lazım.
Onun haricinde, daha önce yaptığımız bir düzenleme vardı özellikle Antalya ve Ankara'yı ilgilendiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirseniz sevinirim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Başkanım, aralarda konuşuldu, ben başlayamadım, müsaade ederseniz biraz devam edeyim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu, 2 belediyeyi ilgilendiren bir konu.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İstanbul'u da ilgilendiriyor Başkanım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İstanbul'u da ilgilendiriyor, değil mi?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Evet.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Belediyelerin raylı sistemlerle ilgili yapamadığı işleri Ulaştırma Bakanlığı yapmış daha önceki dönemde ama belediyeler el değiştirince bunların masraflarını belediyelerden almak istemişler, tabii ki o da olabilir ama bunun "raylı sistemlerin hasılat payı üzerinden belli bir oranının alınması" şeklinde olması gerekirken maalesef yapılan düzenleme "İller Bankası payından alınması" şeklinde. Onu da Anayasa Mahkemesi "Bunun sınırsız olması mümkün değil." diye iptal etti, şimdi onu yüzde 5'le sınırlıyoruz ama yüzde 5'le sınırlanması durumunda dahi İller Bankası payından alınması çok büyük bir yük getiriyor belediyelere. Belediyelere, Antalya, Ankara ve İstanbul'a vatandaşlar için harcayacak para kalmıyor. Hâlbuki hasılat payından alınması lazım yani raylı sistemlerin getirdiği hasılatın belli bir oranı kadar kesinti yapılması lazım; doğrusu, adil olanı budur, maalesef öyle olmuyor.
Ayrıca, TMSF'yle ilgili olarak, maddelerle ilgili olarak daha detaylı konuşacağım ama benim TMSF'yle ilgili sıkıntım şu, sorum şu: Geçen yıl Sürat Kargoyla ilgili olarak bir ihale yapıldı -çok kısa sürede yapılan bu ihaleyle ilgili sorular sormuştum, cevaplarını da alamadım maalesef- 325 milyon liralık bir muhammen bedel belirlenmişti fakat normalde -mevzuata bakın- bu bedel belirlenirken 2021 yılında yapılan satışta 2021 yılının esas alınması lazım ama 2019 esas alınmış, 2019'un esas alınmasının sebebi şu: Sürat Kargo 2019'da zararlı; yönetim -TMSF- başarılı olmuş ve kâra geçirmiş, 2020'si kârlı, 2021'i kârlı. 2020 ve 2021 esas alınmıyor, 2019 esas alınıyor ve satılıyor. Normalde kârlı şirket satılmaz, elden çıkarılmaz. "Zararlı" diyor, hâlbuki 2020'si de kârlı, 2021'i de kârlı ama 2019 esas alınıyor ve satılıyor; böyle bir acayiplik olmaz. İhale aşamasında da epey bir soru işareti var, onları da konuşurum. Bu nedenle, TMSF'nin bu düzenlemesine karşı olduğumu belirtmek istiyorum.
Şimdi, TMSF -biraz önce söylediniz- bize verdiği bilgilere göre -bakın şu rakamlara değerli arkadaşlar- Türkiye'nin 36 ilinden toplam 714 şirkete kayyım olarak atanmış bulunmaktadır; geçen yıl sonu itibarıyla bu, 714 şirket... Türkiye'nin en büyük holdingi var burada, bu konuştuğumuz düzenlemeler onunla ilgili, Türkiye'nin en büyük holdingiyle ilgili. "TMSF'nin kayyım olarak atandığı şirketlerin faaliyetlerinin ticari teamüllere uygun olarak, basiretli bir tüccar gibi yönetilmesi ve söz konusu şirketlerin milli ekonomiye olan katkısının devam ettirilmesi..." deniliyor. TMSF'nin birincil amacı ve görevi olduğu gibi hukuki yükümlülüğüdür aynı zamanda. Şimdi, bunların devam ettirilmesi gerekirken, kârlı olanlarının devam ettirilmesi gerekirken biz neden bunları tasfiye etmeye çalışıyoruz, elden çıkarmaya çalışıyoruz, bunu anlamıyorum. Şimdiye kadarki düzenlemeler bu şekildeydi, mantalite neden farklılaşıyor; bunu anlamak mümkün değil, hele önümde Sürat Kargo gibi bir örnek varken anlamam mümkün değil.
Bakın, bunların aktif büyüklükleri 82 milyar, öz kaynak toplamı 34 milyar, geçen yılki ciro toplamı 50 milyar, dönem kârı 6 milyar ve bu işletmelerde, bu 714 işletmede 35 bin kişi çalışıyormuş, 35 bin kişi ve buralara, bu TMSF şirketlerine 159'u TMSF personeli olmak üzere 275 kişi geçen yıl, sadece geçen yıl atanmış, onun haricinde de atamalar var. Mesela Sürat Kargo Yönetim Kurulunda 3 siyasi kişi vardı, İstanbul'dan ilçe başkanları vardı yönetim kurulunda. Yani siyasilerin de sürekli olarak kullandığı bir yer olmuş maalesef. Bunun çok örneği var.
Şimdi böyle olduğu zaman da bunu sorgulamamız gerekiyor, bununla ilgili bir düzenleme yaparken daha dikkatli olmamız gerekiyor değerli arkadaşlar. Onun için maddelerde daha fazla üzerinde duracağım bu konuların.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama dilerdim ki sizin delaletinizle bu konularla ilgili çok daha fazla bilgi verilsin; burada sorulması gereken, hepimizin sorması gereken çok konu var arkadaşlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.