KOMİSYON KONUŞMASI

SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri, bugün Komisyonumuza katkı vermek için Komisyon haricinde katılmış bulunan sayın milletvekillerimiz, sayın Bakanlık temsilcilerimiz, meclis ve birliklerimizden kanunumuzun daha mükellef ve etkili bir hâle gelmesi için katkılarını sunmak üzere bugün bizimle birlikte olan kıymetli katılımcılar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. İnşallah çalışmalarımızın sektörlerimiz, devletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Konuşmaları dinledik, hep birlikte dinledik. Ben biraz daha realist, biraz daha realite üzerinden konuşmaya çalışacağım. Ne yazık ki her şey kağıttan okunduğunda gerçek olmuyor. Oranlar, kâğıttan okuduğunuz zaman, dışarıda, sanayinin sokaklarında, caddelerinde gezdiğinizde ya da masada yatırımcı, girişimci, taşın altında eli olan insanlarla karşı karşıya oturduğunuzda paylaştığınız diyalogla örtüşmüyor.

Müzeyyen Hanım'ın oranlarını, rakamlarını dinledik ama ben sahaya çıktığımda bunu görmüyorum Vekilim.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Ben de sahada tam tersini...

SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Hepimiz Sanayi Komisyonu üyesiyiz, hepimiz sanayicilerle birlikteyiz. Elbette ki hepimiz belli birikim ve donatıya sahibiz. Ben özellikle gelişmiş bir sanayi bölgesini temsil eden bir vekil olarak sanayinin bir miktar daha duygu ve düşüncelerinden size bahsetmek istiyorum.

Manisa ili olarak 13 tane organize sanayi bölgesine sahibiz, sadece organize sanayi bölgeleri çapında bahsediyorum, tabii ki bunu besleyen yan sanayi ve tedarikçi firmalarımızın da aynı oranda gelişmiş ve ihtiyaç talebinde olduğunu da sizin eklemenizi rica ediyorum. 13 tane organize sanayi bölgemizden 8'inin gelişme talebi var ve bu gelişme talepleri, talep toplanmış, şu anda yatırımcısı hazır olan bölgeler. Biz sanayicimize gittiğimizde, üreticimize gittiğimizde bizim karşımıza çıkan talep şudur ki: "Üretim için alan istiyoruz. Üretim için yeni proses kuracak destek ve bina, yatırım yeri istiyoruz." Biz, artık dünyada aranılan bir marka hâline geldik.

Bugün Covid'in hızlandırmış olduğu, Covid öncesinde de reel olarak yaşamakta olduğumuz bir Türkiye'nin pazar payı gerçeği var. Sanayicimize gittiğimiz zaman Covid'de kapıların, gümrük kapılarının daha daraltılmış olarak geçişkenlik sağladığı ya da kapatıldığı dönemlerde dahi sanayicimiz talepleri karşılayabilmek için özel düzenlemelerle çalışma taleplerini bizlere ilettiler. Bugün, sanayicimiz, tabii ki, bu kadar çalışma talebini, bu kadar ham maddeyi, bu kadar yatırımı, taşın altına elini koyarak üretim prosesi kurma ve yeni bina yapma talebini; bunları kendilerine saklamak için mi veya bunları "Kenarda dursun, atıl sermayeyi tüketelim." diye mi yapıyor? Sanayicimiz üretiyor, ürettiğini de -elbette ki bir pazar payı var- satışa sunabiliyor; karşısında alıcısı var ki artırıyor. Şimdi bu realite üzerinden konuşalım lütfen. Hani sanayicimiz: "Biz üretiyoruz, karşımızda talep var. Lütfen bize devletimiz, birliklerimiz, Meclisimiz daha da ön açsın." derken şimdi bu kâğıt üstündeki konularla kanunu iyileştirmek adına yol alamayız.

O anlamda Kıymetli Tahsin Vekilime de küçük böyle bir parantez açıp bırakmıştım; kendileri bir latifede bulundular: "Yani biz şimdi Meclise destek verince ihracatçımız mı güçlenecek?" diye. Kıymetli Vekilim, hepimiz seçilmişiz, hepimiz temsil ettiğimiz kişilerin sesiyiz; o yüzden ben ihracatçı meclislerimizi, ihracatçı birliklerimizi güçlendirmenin sektörü güçlendirmek olduğu noktasında sizinle -bir seçilmiş olarak- görüş birliğinde olduğumuzu düşünüyor, bunu sadece latife olarak söylediğinizi kabul ediyorum.

O anlamda elbette ki devletimizin, Bakanlığımızın, meclislerimizin, birliklerimizin, üreticimizin, sanayicimizin ve taşın altına elini koyan her bir ferdimizin önünü açmak, yol almalarını sağlamak noktasında sağladığı dolaylı ve direkt destekler sayesinde Türkiye sanayisi, üretimi bugün, bu noktaya gelmiş durumda. O yüzden ben birliklerimize, Meclisimize, Bakanlığımıza; her bir temsil ettiğimiz yatırımcı ve sanayici adına teşekkür ediyorum. Çabalarımız sayesinde, bugün, artık dünya genelinde küresel anlamda aranılan bir Türkiye markasına sahibiz. Artık biz siparişlerin, bugün işte... Ben kendim de sanayiciyim, ben kendim de ihracatçıyım; Avrupa'nın çeşitli ülkelerine ihracat yapan bir sektördeyiz ve bugün artık lojistik avantajıyla, kalite avantajıyla, hareket kabiliyetiyle, üretim kabiliyetiyle birçok ülkenin yerini almış durumdayız. "Başka ülke yerine bunu artık sizden talep ediyoruz." diye aranılan üretici konumuna gelmiş durumdayız. Elbette, dediğim gibi, bunlar... Biz artık çantamızı alıp ülke ülke, firma firma gezip bir muhatap bularak bu yolu almış değiliz. Bunlar Bakanlığımızın gayretleridir, bunlar birliklerimizin gayretleridir, bunlar Türkiye İhracatçılar Meclisinin gayretleridir, bunlar bizim ülke itibarımızdır, bunlar güçlü ekonomisi olan, güçlü ülke olmanın gereğini yerine getiren Türkiye'nin kazanımlarıdır. Bizler de üreticiler olarak, sahada bu prosese katkı veren her bir tedarikçi olarak -çünkü birlikte büyüyoruz, ana üreticiler kendilerine mamul, yarı mamul ya da ham madde sağlayan kişilerle birlikte, firmalarla birlikte büyüyorlar- hep birlikte, bütünleşmiş bir şekilde genişletiyoruz halkayı. O anlamda ben katkılarından dolayı, dediğim gibi, paydaşlara teşekkür ediyorum ve gerekli yasal düzenlemelerle birliklerimizin, Meclisimizin daha da yolunu açmış olmaktan onları, sanayicinin, üreticinin yanında olmaları adına güçlendirmiş olmaktan dolayı memnuniyet duyduğumu ifade ediyorum.

Yasa teklifini hazırlayan arkadaşlarımıza, Bakanlık yetkililerimize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.