| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal, Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ve 37 Milletvekilinin; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .05.2022 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Ben de öncelikle size başsağlığı dileklerimle başlamak istiyorum.
Değerli teklif sahiplerine de teşekkür ediyorum.
Ben uygulama açısından değil de biraz da akademik bir bakış açısıyla bakacağım. Bu ihracat konusu tez çalışmamda da çalıştığım, başarılı ülke örneklerini incelediğim bir çalışmaydı. Özellikle çok da atıf yapıldı, ihracata dayalı büyüme modeli, stratejisi diye ve kalkınma modeli olarak bizim ülkemiz açısından da uygulama sonuçları önemli tabii ki. Tabii, değerli Komisyon üyeleri çok atıf yaptı; işte "Bir realite var." dediler, işte rekorlar var, rakamlar var ama bunları doğru ortaya koymamız lazım ülkemiz açısından ki yasa yapıcılar olarak da doğru yasaları yapalım ve gerçekten ülkenin ihtiyacı olan noktalarda iyi ve başarılı adımlar atalım.
Yasa teklifi, Sanayi Komisyonu önemli. Şimdi, Komisyonun ismi açısından baktığım zaman "Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji" yani ülkenin gerçekten ihracata dönük kalkınma modelindeki en önemli alanları ve sektörleri içeriyor ve gerçekten de en ciddi yasaları yapması gereken bir Komisyon.
Şu açıdan tebrik ediyorum sizi Başkan; ilgili ihtisas alanını ilgilendiren yasalar bu Komisyona geliyor ve görüşülüyor ve birçoğu da uygulamada olan Komisyon üyeleri detaylı bunu tartışıyor. Çünkü Meclisimizde bu dönem böyle bir sorun var; ilgi alanlarımız olan, ihtisas alanlarımızı ilgilendiren yasaları torba kanunlarla farklı komisyonlarda incelemek zorunda kalıyoruz ama bu Komisyon bu anlamda başarılı. Tali komisyonlara da gönderilmiş, bilemiyorum, onların raporları da gelecek mi size?
Şimdi, kasım ayında bu Komisyona yine ihracat, TİM'le ilgili kanun maddeleri geldi, işte İhracat Anonim Şirketinin, Geliştirme Anonim Şirketinin kurulması aşaması getirildi ve bu dönem yaşadığımız temel bir sorun da belli alanlarda bürokrasinin ihtiyacı olan teknik konular çok sık geliyor komisyonlara, zamanında detaylı bir tartışma yapılmadan yeniden komisyonlarda tartışıldığını görüyoruz. Yapılmıştı kasım ayında, beş ay önce birçok kanun düzenlemesi yapıldı. İşte Akreditasyon Kurumu da öyle oldu, aceleyle hızlıca geçirelim talebi vardı.
Şimdi, bu kanun teklifinde de belli tartışmalar var ama gerekçeler eksik. Hani baktığımız zaman hangi gerekçeyle, neden getiriliyor bu kanun teklifleri? İşte, mesela 1'inci maddenin bir gerekçesi var -ben teklif sahiplerine söylüyorum- bir paragraf, on bir satır, bir cümle ve neden getirildiği ve bugün de... Şimdi, az evvel Bakan Yardımcısı açıkladı, hangi fuarlar için hangi gelirlerin alınıp alınmayacağını, hangi belediyeyi kapsadığını ben anlamış değilim. Şimdi, buna bir açıklama getirilecek mi, bilmiyorum bu fuarlar... 1'inci maddeyle ilgili gerekçede de bu açıklanmamış
Şuna vurgu yapmak istiyorum ben açıkçası: İhracata dayalı sanayileşme modeli gerçekten önemli ve ülkemiz açısından da ciddi bir ihracat hedefi ortaya koyuluyor ama değerli üyeler, değerli bürokratlar, bunlar sayısal, bir sayısal artırma çabası var. Bu süreci yirmi yıllık da tek başına yöneten bir iktidar var tabii ki ama hep hedef sayısal olarak ortaya konuldu ve bu sayısal veriler neticede ülkemizde bugün geldiğimiz aşamada bir refah artışı ve katma değer yaratan bir dönüşüm sağlayamadı bu noktada. Evet, başarılı örnekler olabilir ama ülkenin tümüne yayılan bir refah artışı olmadı. Ciddi olarak baktığımız zaman bugün geldiğimiz aşamada da teknoloji politikaları noktasında büyüme, devlet desteği, bağımsız liyakatli kurumlar, kaynak, eğitim modeli, üniversiteler, KOBİ'lerin yapısı, stratejik sektörler, altyapı, ham madde tedariki noktasında da ciddi bir dönüşüm sağlamadı. Çünkü bu politikalarda, evet, değerli vekillerin söylediği gibi, sayısal bir ilerleme var ama bunlar birbirinden o kadar kopuk politikalar olarak ortaya konuldu ki doğal olarak bugün geldiğimiz noktada gerçekten ihracata dönük ciddi bir refah ya da kalkınma modeli ortaya konulamadı. Çünkü ülkelerin bu dönüşümü sağlarken ya da işte ilgili yatırımları ülkemize çekerken belirli evrensel değerler vardı; işte, güçlü, bağımsız kurumlar, siyaset kurumundan gerçekten bağımsız güçlü, bağımsız kurumlarımızın olması gerekiyor. Aynı zamanda bürokraside ciddi kurumlara ihtiyaç var, liyakatli kadrolara ihtiyaç var; güvenlik meselesi çok önemli, güvenli, istikrarlı bir yatırım ortamının olması lazım, öngörülebilir bir yönetim sisteminin olması lazım, güçlü, bağımsız, gerçekten güven veren bir hukuk ve adalet sistemi olması gerekiyor. Şimdi, biz bunları sağlamadan... İşte bir hatip de bir konuşmacı da "Ülkenin itibarına yakışmayan görüntüler..." Ya, şimdi, biz bunları tartışacaksak ülkenin yatırım ve istihdam, ticaret, ekonomi modeli noktasında, yatırım çekme noktasında, ülkenin itibarını zedeleyen o kadar çok uygulama ve kararlar yaşanıyor ki şu an Türkiye'de... Birçok yatırımcı işte vazgeçti değil mi Türkiye'den? İşte Manisa örneğini yaşadık biz; ülkemiz açısından hiç kabul edilemez yatırımdan vazgeçme süreci.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - O firma dünyanın hiçbir yerinde yatırım yapmadı. Türkiye'ye ve Türkiye ekonomisine bağlanmaması gereken bir konudur; bunun kayıtlara geçmesini arzu ediyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Uluslararası alanda ülkemizi tartışmalı noktaya getiren, hani vazgeçtik noktasına getiren...
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - O firma hiçbir yerde yatırım yapmadı, yatırımını çekti. Lütfen bunu Türkiye'nin istikrarı ve ekonomisine bağlamayalım. Bu firma hiçbir yerde yatırım yapmadı.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ya bunları tartışacak olursak, birçok örnekle ortaya koyabiliriz diye düşünüyorum. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Bu örnek yanlış; kayıtlara geçsin lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bugün getirilen kanun teklifine baktığımız zaman ise 1'inci madde fuarlarla ilgili bir düzenleme. Bunda ben açıklama istiyorum; bu, kime uygulanacak, nasıl uygulanacak? Yerel yönetimlerin işte, ülkenin ihracatını ya da firmaları fuarlara daha çok teşvik etme amacı mı var ya da arkasında planlanan amaç nedir? Yerel yönetimler önemli hizmetler sunuyorlar fuarlarda, biz de katılıyoruz. Sadece onların katılımı ya da o verginin ötesinde hizmetleri var; işte, altyapı, temizlik, sosyal hizmetler gibi, bunların karşılığında bu düzenlemeye bir ihtiyaç varsa böyle bir düzenleme değil tabii ki bu, bunu daha farklı... Ya da o belediyelerin o fuar firmalarından istedikleri belgeler, evraklar, bilgilendirme süreci... Neticede, bir yerel belediyenin sınırları içerisine çok sayıda uluslararası firma geliyor, burada daha ciddi, yerel yönetimle daha entegre, daha birlikte, onu dışlamadan, o hizmetlerle, gelen uluslararası yatırımcıların motivasyonunu, hizmetlerini artıracak belki farklı bir uygulamaya ihtiyaç vardır. Çünkü belediye tarafını da dinlemek ve belediyenin o kurumlarla ilişki ve iletişimini de dikkate alacak... Burada katılımcılıktan uzak bir yasa olduğu için tek taraflı bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuş.
Sonra, atama kısmı var, çok tartışılan. Meclisler seçimler yapıyor ve sonra da orada atama yapılmıyor. Neden atama yapılmıyor? Genel sekreter, sekreter yardımcıları niye atanmıyor seçim sonrasında? Bunun gerekçeleri neler ve neden böyle bir kanuna ihtiyaç duyuluyor; bunun da tartışılması gerek.
Helal Akreditasyon Kurumu... Bir ceza sınırı konulmuş; kim nasıl bir ihlal yaparsa nasıl bir ceza alacak? Bu da çok geniş kapsamlı, burada tanımlanması lazım çünkü buradaki denetim sorunu yasada eksik kalmış, gönüllülük esasıyla... İhlaller yapacaklar ve birçok firma Akreditasyon Kurumunun görevini yapar noktaya gelmiş ve onlar sertifika veriyor gibi bir noktaya gelmişler, bir denetimsizlik var ama bu denetimsizliğe de böyle geniş kapsamlı ceza olabilir mi diye düşünüyorum; bunu da eklemek istedim.
Bunun dışında, ihracatçılara belli destekler amaçlanıyor, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin kaynakları artırılmaya çalışılıyor. Peki, kullanılan kaynaklar var? Bunlar yerinde kullanıldı mı? Hazine Bakanı şöyle bir açıklama yapmıştı, dedi ki: "Biz Kredi Garanti Fonu'ndan para verdik, bunlar yata, kata, dövize gitti." Ben de soru önergesinde sordum "Kime gitti bu kaynaklar? Devlet veriyor ama bu kaynakların geri dönüşü nasıl oluyor?" diye.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sibel Hanım, eksik anlamışsınız onu "Yata, kata..." derken birine verildi de gitti yat, kat aldı değil.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Birini söylemedim zaten.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sanayici destekleme için Kredi Garanti Fonu'ndan verilen paraları adam işinde kullanmadı, gitti at aldı, araba aldı, yat aldı, kat aldı.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam, bunun denetim mekanizması nedir? Kime gitmiş, nasıl gitmiş?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Türkiye'de herkes yaptı bunu; döviz aldı, altın da aldı, dövizi de fırlattı, altını da fırlattı.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Burada da belli kaynaklar kullandırılacak ihracatçıya ama mevcutlar ne oldu acaba, kullananlar nerede kullandılar bunları? Gerçekten ülkenin ihracatına, üretimine ya da istihdamına katkı sağladı mı? Bugün geldiğimiz noktada bu sayısal veriler arttı ama Türkiye ciddi bir enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığı sarmalı içerisine girdi. İhracatçıları desteklerken girdi maliyetlerini hiç tartışmadan ihracatçılara desteği tartışmak birbirinden çok kopuk tartışmalar. Bugün ihracatçıların en büyük sorunu artan girdi maliyetleri, ham madde fiyatlarının ve döviz kurunun artmasıyla beraber yaşadıkları sıkıntılar ya da serbest bölgelerde yaşanan sorunlar. Sanayi Komisyonu bunları dikkatle tartışmadan bir sonuç alamayacak.
Son bir nokta da şu: Vehbi Bakırlıoğlu Vekilimiz değindi, üretimden ciddi bir uzaklaşma var. Ben İstanbul'da Çatalca'ya bayram döneminde gittim, şöyle bir sorun var: Ciddi şekilde üreticilerin... Yani Çatalca'nın her bir köyünün kendi spesifik bir özelliği var, kimisi süt üreticisi, kimisi hayvan üreticisi, kimisi bitki çiçek üretimi yapıyor. Köylerden biri hayvansal üretimde iyi bir köydü, oraya gittiğimde ciddi anlamda, hayvan üreticileri -çok büyük üreticiler bunlar- bütün o depolarını kapatmışlar, yem, su... "Suyu kapattık, su sağlayamıyoruz hayvanlara, çok pahalı." diyorlar, yem fiyatları çok aşırı arttı. Kapatmışlar bütün üretim alanlarını zincir marketlere depo olarak vermişler. Köyün içine girdiğiniz zaman... Onlar da dışsal anlamda, ciddi anlamda yatırım yapmışlar o aldıkları hayvan ambarlarına, hayvanların yaşadığı yerleri üreticilerden almışlar. Köylüler oraları depo olarak zincir marketlere vermişler. Bu gerçekten, bir realite yani, realite diyeceksek bu bir realite. Sonra, pazar var Çatalca'da ve üreticiler, köylüler üretir ve pazarlarda halka satarlar yani Çatalca'nın kendi içsel bir üretim süreci var. Çatalca'daki köylüler diyor ki: "Biz bu ürünü üretecek maliyetleri karşılayamıyoruz. Bırakın, ihracatı ya da büyük üreticiye destekleri, Çatalca'daki köyden Çatalca'nın merkezindeki semt pazarına götürüp satamıyoruz, üretimden vazgeçtik." Yani böyle bir gerçeklik de var. Küçük üretici, halkın fakirleşmesi, ciddi hayat pahalılığı, artan döviz kuru... İhracatın desteklenmesi, refah, kalkınma politikaları tartışılırken Türkiye'nin gerçekten bugün yaşadığı enflasyon, işsizlik sarmalı, gerçekten, ciddi anlamda katma değer yaratan teknoloji politikaları, üretim, istihdam politikaları, üniversiteleri, eğitim modeli; bunların hepsinin ciddi tartışılması gerekiyor. Sanayi ve Ticaret Komisyonu da bu anlamda çok önemli bir role sahip. Ben bunları açıklamak istedim.
1'inci maddedeki gerekçenin getirilme sebebini de ben tekrar soruyorum: Kime, hangi belediyelere, hangi kurumlara hangi muafiyetler sağlanacak? Kanun maddesi açık değil, anlaşılır değil; bunun da açıklığa kavuşturulmasını özellikle iletiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.