| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası AŞ'nin 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .05.2022 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Anonim Şirketinin bu toplantısı hayırlara vesile olsun ülkemizde, memleketimizde.
Ben öncelikle bir kısmi değerlendirme yapacağım, arkasından da birkaç tane sorum olacak sizlere. Öncelikle, bankanın kuruluş amacının, sözleşmesinde belirtilen çerçevede, ülkemizin kalkınma hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir büyümeye yönelik yatırımların ve projelerin desteklenmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, görevi bu olan banka, özellikle Covid gibi, yatırımların durduğu, dolarizasyon nedeniyle maliyetlerin arttığı bu dönemde ne yapmıştır? Sayıştayın 2020 bulgusunda sizlerin verdiği bir cevap var. Öncelikle Sayıştayın bulgusundaki önerisini okuyayım ben size: "Bankanın varlıkları içinde diğer bankalardaki mevduat ve menkul kıymetlerin payı son üç yılda giderek artarken, verilen kredilerin payının giderek azaldığı ve sektördeki verilen krediler toplamının yalnızca yüzde 6'sının bankaya ait olduğu dikkate alınarak bankanın savunma, teknoloji, turizm, imalat gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketlere sunduğu kredi desteğinin arttırılması önerilir."
Bu öneriye sizin verdiğiniz cevabı okuyorum: "Stratejik olarak banka, ana faaliyet konusu olan öncelikli yatırımların desteklenmesi için yurt dışından kaynak temin edip yatırımcılara kredi imkânı sunması süreci üzerinde herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Covid-19 salgınının küresel ve ulusal ekonomide yarattığı durgunluk nedeniyle krediye dönüştürülmeyen kaynaklar, para ve sermaye piyasalarında değerini koruma amaçlı değerlendirilmektedir."
Evet, bankanın bu doğrultuda 2020 bütçesindeki öngörüsü, 2020 bütçesinde 1.117 milyon TL tutarında faiz geliri elde edilmesi, 547 milyon TL tutarında faiz gideri oluşması neticesinde 640 milyon TL net faiz geliri elde edeceği, net dönem kârının da 381 milyon TL olacağı öngörülmüş ve 2020'de bankada elde edilen net faiz geliri 737 milyon düzeyinde olmuş. Dolayısıyla, 2020'deki net dönem kârı, bütçede yer alan rakamdan yüzde 31,7 oranında daha fazla gerçekleştirmişsiniz. Yani, şimdi diyorsunuz ki: "2020 yılında, giderler çıktıktan sonra 620 milyon 771 bin 654 lira dönem kârı elde ettik." Kaynaklarınızı yatırım yapmak yerine, kredi vermek yerine dövize yatırsanız, fona yatırırsanız tabii ki kâr edersiniz. Demek ki bankayı kurtaran faiz geliriniz olmuş, faiz geliriniz olmasa zarardasınız.
Gelişmekte olan ülkelerde kalkınma bankacılığının en önemli işlevi, şirketlere uzun vadeli finansmana erişim imkânını sağlamaktır. Özellikle, kırsal finansmanın sağlanmasında yurt dışı kurumlardan elde edilen fonların köprü işlevi görerek mikro düzeyde faaliyet gösteren firmalara ulaştırılması kalkınma bankalarının en önemli görevlerindendir ama gördüğümüz kadarıyla Kalkınma Bankası amacına uygun bu görevini yerine getirmemektedir. Bu nedenle, sizleri bu göreve davet ediyor ve bankanın ülkenin kalkınmasında rol oynayacak sektörlere finans desteğini artırarak sağlaması çağrısında bulunuyorum.
Bir başka önemli konu daha var ve gerçekten önemli. Bankanın, yine, 2020 mal alımlarında, önceki yıllara göre yüzde 35 oranında 9.457 bin lira azalış olmuş. Mal alımlarının bütçe sapması yüzde 65. Azalış da 2019 yılında 7.313 bin lira olan menkul alımlarının, 2020 yılında 2 milyon 498 bin lira olarak gerçekleşmesi etkili olmuş. Banka genel merkezinin 2019'da Ankara'dan İstanbul'a taşınması nedeniyle demirbaş alımı gerçekleştirmiş olup 2019 yılı menkuller hesabı yüksek gerçekleşmiş, 2020 yılında menkuller kaleminde önemli bir alım gerçekleşmemiş. Diyebiliriz ki banka tasarruflu davranmış, gereksiz alımlardan kaçınmış ama aslında böyle bir şey yok; aslında büyük bir ihmal var. Menkul alımlarında hem geçen yıl gerçekleşmelerinin hem de ayrılan ödeneğin dışında kalınmamasının sebebi, çoğunluğu bilgi teknoloji giderlerinden oluşan harcamaların ilgili yılda yapılmayıp bir sonraki yıl için planlanmış olmasıdır. Bütçede yer alan ödeneğin önemli bir kısmı IT donanım alımlarıyla ilgili olup, gerçekleşmeyen alımlar için bütçesine 2021 yılında tekrar ödenek konulmuştur. 7 milyon lira olağanüstü durum merkezi donanım yenileme projesi için alınacak alımlar, 767 bin lira Sandbox ve Proxy dijital saldırılar için alınması planlanan cihazların alımı, 602 bin lira birincil sistem için sunucu ve disk alımı, 472 bin lira güvenlik duvarı yenileme alımı, 236 bin lira araç alımı, 422 bin lira beklenilmeyen ve diğer donanım alımları için yapılan harcama. 2020 yılında bütçelendirilmiş olup alımları yapılmamış. Menkul bütçe 11 milyon 997 bin lira iken gerçekleşen bütçe 2 milyon 497 milyon lira, yapılmayan harcama ise 9 milyon 500 bin lira civarında olmuştur. Para var, ödenek var ama alım yok. Niye alınmamış? Tekrar söylüyorum, olağanüstü durum merkezi donanım yenileme projeleri alımı, dijital saldırılar için alınması planlanan cihazlar, güvenlik duvarı, yenileme alımı. Yani, banka bir yıl boyunca dışarıdan gelecek, gelebilecek siber saldırılara karşı savunmasız, açık bırakılmış. Bunun bir izahı var mı? Bunun bankacılık sektöründe kabul edilebilir bir durum olup olmadığını izah ederseniz sevinirim.
Dijital saldırılar için alım yapılmamış ama Sayın Cumhurbaşkanının tasarruf tedbirlerine rağmen -428 bin lira gerçekleşen basılı kâğıt ve kırtasiye alımları- gazete, dergi, kitap gibi basılı yayınların yanı sıra Bankaca basılan evraklar ve muhtelif kırtasiye, sarf malzemeleri de alınmaya devam edilmiş.
Bir de ayrıca, son konu olarak da mülteci sorunundan bahsetmek istiyorum. Kalkınma Bankası, başta Türkiye'deki Mülteciler İçin Avrupa Birliği Mali Yardım Programı'ndan Dünya Bankası yönetiminde milyonlarca euroluk kaynak temin ediyor; bildiğimiz kadarıyla, bu fona 2019 yılından itibaren de kaynak aktarılıyor. Ülkemizde en önemli sorun tabii ki ekonomi, işsizlik ve son dönemde sayısı fazlaca artan mülteci sorunu. Bankamızın, Türkiye'de mülteci nüfusunun yüksek olduğu illerde yüksek istihdam potansiyeli olan ve büyüyen sektörlerde faaliyet gösteren özel sektör işletmelerinde mülteci ve Türk vatandaşlarının kayıtlı istihdama erişimini desteklemek amacıyla işletmelere hibe ve teknik yardımda bulunduğunu basından takip ediyoruz. Kendi vatandaşlarımızın yoğun işsizlik baskısı altında yaşadığı bu dönemde öncelikle sormak istiyorum: Bu fonlar sadece mülteci çalıştırma sözü veren firmalar için mi kullanıldı? Bugüne kadar Dünya Bankası yönetiminde bu fonlardan ne kadar kaynak temin edildi? Kaç KOBİ bu destek ve hibeden yararlandı? Bu desteklerden yararlanan firmalar nasıl seçildi? KOBİ başına ortalama ne kadar hibe ve/veya teknik destekleme yapıldı ve kaç mülteci ya da Türk vatandaşımız bu kapsamda istihdam edildi?
Teşekkür ederim.