| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün (TRT) 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .05.2022 |
ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Komisyonunuzun değerli üyeleri, Sayıştayımızın değerli üyeleri, TRT Kurumumuzun değerli yöneticileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de bir iki ekleme yapmak diyorum. Öncelikle, evet, bizlerin dizi sektörü ülkemiz içerisinde en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi. Özellikle özel kanallar bunu yurt dışına ihraç etmek amacıyla ve büyük bir gelir amacıyla yapıyorlar. Özellikle yapımcılarımızı bir incelediğimiz zaman -ki Türkiye'nin önemli yapımcılarıyla Kadına Şiddetin Engellenmesi Komisyonunda bire bir görüştük ve onlarla uzun toplantılar yaptık- özellikle iç sektörden ziyade dış sektöre yönelik diziler yapmaktalardı ve bizim eleştirdiğimiz nokta şuydu: Türk aile yapısına dokunmayın, kadını artık cinsel obje olarak kullanmayın. Ve biz bunları eleştirdiğimiz zaman bize şunu söylediler: "Artık dışarısı bunu istemiyor." Bir Süper Baba, bir Bizimkiler, bir Ekmek Teknesi, bizim ömrümüz boyunca unutmayacağımız, ailece oturup izlediğimiz dizilerdi ve söylediğimiz şuydu: "Türk aile yapısını dünyaya tanıtın, böyle dizileri sizler de yapın." Ama bize söyledikleri şuydu: "Talep yok." Aslında talep var. Ben dünyadaki herhangi bir aile yapısını işleyen belgeselleri o kadar zevkle izliyorum ki, tanımadığım bir dünyada, tanımadığım bir ülkenin, tanımadığım şehrinde bir eve konuk oluyorum ve onların yaşayışlarını öğreniyorum. Kısacık belgesellerde bile bunu yaşarsak aslında dizilerle dünyaya Türk aile yapısını, Türk'ün kültürünü belki de en güzel örnekleriyle tanıtmış olacağız. Gönül Dağı dizisini izlemedim ama hep etrafımdan duyduğum, TRT'de bu tarz güzel dizilerin yapıldığı ki tabii bunlar da bizleri onurlandırıyor. Türk aile yapısına uygun, tarihî, millî, bizi anlatan dizilerin ya da programların artmasını tabii ki destekleyeceğiz.
Şimdi, sektöre bakmak lazım. Ben, muhasebeci olunca bakarım, şimdi; altın sektöründe olan da var, işte farklı sektördeki basit bir... İşte, ayakkabı sektöründe de olabilir. Yani sektöre baktığınız zaman, sektör pahalı. Türkiye'ye baktığınız zaman en çok parayı kimler kazanıyor? Ya futbolcular kazanıyor ya sanatçılar kazanıyor ya aktrisler kazanıyor. Dizi başına afaki rakamlar alıyor sanatçılarımız. E, tabii, yani şimdi o zaman değerlendirmemiz gerekiyor. Dizi başına 100 bin lira alan bir aktörü, toplamda o dizinin haftalık maliyetini düşündüğünüz zaman... O rakam tabii ki bizlere çok küçük gelebilir, hani bir milletvekili maaşı ya da atıyorum memur bürokrat maaşlarıyla kıyasladığınız zaman. Bence sektörü sektörün ortalamasıyla kıyaslamak gerekiyor.
Ve şunu da söylemek istiyorum: Bizler çizgi film izleyerek gelen nesiliz yani burada işte 70'ler, 80'ler, hep o gruplardayız. Ve çizgi filmler aslında bizlere hep subliminal mesajlar verdi, güzele, iyiye yöneltti. Son dönemlerdeki en çok eleştirdiğimiz, özellikle RTÜK'e de bu konuda hep yüklendiğimiz konu şuydu: Subliminal mesaj ve içerikli olan ve çocuklarımızın beyinlerini yıkayan hem sosyal medya üzerindeki hem televizyon üzerindeki her türlü yayınların denetlenmesiydi. Burada çocuklarımız için TRT'nin büyük önemi var. İşte, Niloya ve Pepee'yle başlayan süreç bir müddet sonra çok daha ilerliyor ve TRT'nin çizgi film kanalından geçiyor çocuklar, özellikle -isim vermeyeyim- 2 yabancı menşeli kanala uçuyor. Ve burada ben de küçük bir çocuk annesi olarak izliyorum, diyorum ki: Ya, benim çocuğuma hiçbir şey vermiyor, hiçbir şey öğretmiyor ve tamamen vurmaya, kırmaya, öldürmeye, yok etmeye yönelik, tamamen bu düzene yönelik subliminal mesajlarla büyüyor. Aslında hani RTÜK de bu kanallara bir uygulama yapıp şöyle tamamıyla Türkiye'de paralı yayına geçirse de bizler de bir kurtulsak diye içimden demiyor değilim açıkçası. Çizgi filmde, o zaman sizden ricam, bu çocuklara hani 7, 8, 9 yaş gruplarına da yönelik daha güzel yayınlar yapılırsa bizler, o konuda anneler, babalar olarak sizlere yine minnettar kalacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir araştırma önergesi, bir kanun teklifi vermiştik. Her birinin ölümünde yüreğimizden bazı parçalar gidiyor, Yeşilçam sanatçılarından bahsediyorum. İşte mavi gözlü güzeli kaybettik, Fatma Girik öldüğü zaman içimizden bir şeyler gitti. Erol Taş kötü adamdı ama merhametli adamdı. Biz aslında onları çok seviyoruz ve sayıları 50'nin altında kalan Yeşilçam'ın sanatçılarına da TRT rol verirse ya da onları da değerlendirirse programlarında, dizelerinde onların da elinden tutmuş oluruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bir kanun teklifi verdik ve önerge verdik. Önergemize dedik ki "Ellerinden tutalım." Önergemizin hemen arkasında Necdet Kökeş, İhsan Gedik, Balamir Yavuz Karakaş ki 80'in üzerinde yaşıyla karın içerisinde dört saat yolda kalarak Meclisimize geldiler, grubumuzu ve bizi ziyaret ettiler, Meral Konrat Hanımefendi geldiler; emin olun seslerinin duyulmasını istiyorlar özel kanallarda ya da bir yerlerde. Aslında Yeşilçam dediğimiz zaman, bugün Tosun Paşa'yı ben yüzlerce kere izlesem bıkmıyorum. Kemal Sunal'a benim oğlum gülüyor ve öldüğünü duyunca "Sen doğmadan çok önce öldü." dediğim zaman gözleri yaşlanıyor çünkü bizim içimize Yeşilçam aslında en güzellerini verdi, Türk milletinin masumiyetiydi, pembe masallarımızdı bizim ama en güzel oyuncularımız da orada. TRT bir büyüklük yapsın ve özellikle Yeşilçam'ın o değerli sanatçılarına küçük de olsa roller verilsin. Ki 1995 yılında bir yasa çıkmış, o yasadan itibaren televizyon kanallarında Yeşilçam filmleri yayınlandığı zaman o tarihten sonraki yapılan oyunculara telif hakkı verilmiş. Yani Hababam Sınıfı'nın oyuncularına değil yapımcısına telif hakkı veriyor. Yani bugün işte, onların birçoğu... Mesela hani o gülen insan vardı ya, Hababam Sınıfı'da Tuncay Akça, hiçbir telif hakkı almıyor. İşte, belki onlar üzerine bizler de bir düzenleme yapabiliriz diye düşünüyorum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Vekilim, biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz bu önerinizi.
ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ederim.
TRT'nin burada notlar alıyor Sayın Yönetim Kurulumuz...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama biz destekledik diye yapmayabilirler, geri de çekebilirsiniz.
ESİN KARA (Konya) - Yok ben inanıyorum ki bizler güzel şeyler yapıyoruz.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bu kadar önyargılı olmayın Sayın Serter ya. Allah... Yani lütfen...
AHMET KAYA (Trabzon) - Siz de desteğinizi verin.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkanım, siz de destek veriyor musunuz?
ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkanım, ben devam edeyim de...
AHMET KAYA (Trabzon) - İsterseniz bir öneride bulunalım...
ESİN KARA (Konya) - Bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Kaya, lütfen lütfen...
ESİN KARA (Konya) - Önce ben bitireyim sonra... Tamam mı?
Şimdi, bir de tarihî dizilerde özellikle tarihe sadık kalmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu son zamanlarda yapılan işte, hem özelde hem TRT'deki tarihî dizileri o kadar zevkle izliyoruz ki ben hani hepsini tamamen izliyorum diyemem ama denk geldiğinde izlerim ve gurur duyarım çünkü Türk çocuğunun tarihini çok güzel okumasını ve bilmesi gerektiğini ve ondan ders alması gerektiğini düşünüyorum ama bir İnegöl Kalesi'ni de yirmi atlı fethetmiyor. Yani aslında bunları yaparken teknoloji gelişti, o teknolojileri de kullanarak insan sayısını çoğaltacaksanız... Evet, pandemiden geçtik, oyuncu sayısı azdı ama bu tarzda şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Yine, diğer bir konu -Sayın Başkanımız da not almıştı, Mevlüt Karakaya Başkanım; ben de onu gördüm- şudur: 290 devreden KDV yani uzun yıllara devreden KDV var. Şimdi, aslında, 190 da normalde firmalarımızda görülür, 190 "devreden KDV" hesabıdır. Sattığınız malın KDV'si ile aldığınız malın KDV'si karşılaşır; sattığınızınki fazlaysa devlete ödersiniz, aldığınızınki fazla ise "devreden" olarak sizin bilançonuzda kalır. Aslında bu, sizin ödediğiniz ve yüklendiğiniz KDV'dir.
Şimdi, burada Sayıştay -Sayıştay haklı; aslında birçok özel sektördeki ve kamudaki bir yaraya parmak basmış- demiş ki: "KDV Kanunu'nun 29/2 ve 58'inci maddeleri size bunu 'gider' yazma ya da herhangi bir borcunuza mahsup etme hakkı vermiyor." Ve bilançonuzun yarısı kalemi de "devreden KDV" olarak Kurumun üzerinde kalmış. "Gerekli kanuni düzenlemeler yapılsın." deniliyor; aslında özelde de birçok firma bağırıyor, bunu söylüyor, diyor ki: "Ya, bizim devreden KDV'mizi biz ödedik aslında; bunu, devlete dolaylı olarak ödedik ama bu KDV, işte, SSK borcuma, vergi dairesine borçlarımıza mahsup edilebilsin." Aslında TRT'ye de böyle bir şans verilse ve gerekli kanuni düzeltme yapılsa birçok sorun ortadan kalkmış olacak. Türk'ün Radyo Televizyonunun güçlü olması bizleri onurlandırır. Sizlerin de güzel çalışmalar yapacağınıza inanıyorum.
Sayın Karakaya Başkanımın söylediklerinin hepsine ben de katılıyorum ve Sayıştayımıza da bir teşekkür etmek istiyorum. Sayıştayımız denetimlerinde -ben de meslekten geldiğim için söylüyorum- performans denetimi yapar, muhasebe denetimi yapar, uygunluk denetimi yapar ve bunların hepsi hem mevzuatı takip ederek güncel bilgiler ister...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Kara, toparlayalım.
ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.
Şu elimizdeki, sunmuş oldukları raporlarla, eğer kendileri özelde bağımsız denetim şirketi kursalar çok büyük gelirler elde ederler. Bu, gönül işiyle devlete yapılan bir hizmettir. Ben onların tarafsız bir şekilde, çok güzel raporlar sunduklarına inanıyorum. Öyle olmasaydı çatır çatır kurumlara şunu demezlerdi: "İhalelerinizde doğrudan alım yapmayın." "Arkadaş, tarımda çalışan işçiyi yani tarım lisesi mezununu bu sektörde, burada çalıştıramazsın." gibi birçok bulguyu biz onların raporlarından güzelce okuyoruz, hatta o yüzden kendilerine de çok teşekkür ediyorum emeklerinden dolayı.
Mesleğim icabı, şöyle, bilanço rakamlarını da karalamayı çok seviyorum, neyin nereden gelebileceğini ya da nasıl makyajlanabileceğini çok iyi bildiğim için -yirmi yıllık mali müşavirim- baktım, bir şey bulamadım. Kurumun muhasebecilerine, muhasebe ekibine de teşekkür ediyorum.
Ben de Kurumunuza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah daha iyi hizmetler yaparsınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum.