KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkanım, düzeltmek için söz almıyorum, yalnız konuşmak zorundayım, konuşacağım.

Şimdi, burada, bizim Türkiye Cumhuriyeti devletimizde -görsel ve yazılı bilgilendirme açısından- ta doğuştan bugüne bizi besleyen bir TRT'nin olduğunu biliyoruz ve devletimizin tarafsız bir şekilde yapmış olduğu bu yayıncılığın da her zaman yanındayız ama taraflı yayınların her zaman da karşısındayız; belli bir zümre, belli bir mezhep, belli bir siyasal yapı içerisinde yayın yapmasına da karşıyız.

Şimdi, burada benim tabii ki konuşmak, söylemek istediğim şey şu: TRT'ye iş bulabilmek için, iş için, aş için, hayatını sürdürebilmek için gidip orada o cemaatle, terörle, FETÖ'yle onların yanına yanaştıysa, onlardan referans istediyse, işe girdiyse ya bunların adı iltisak mı oluyor yani iltisakla mı girmiş oluyor? Yani şimdi bu insanlar iş istemeyecek mi? Şimdi, bakıyor, acaba kim kiminle referanslıydı, kim kimle değildi. Adamın ne suçu var? Şimdi, bizim burada konuşmak istediğimiz şu: Gerçekten o FETÖ terör örgütüyle veya terör örgütleriyle ilişkili olmuş kim varsa zaten bunlar vatan haini, kabul etme şansımız yok yani bizim burada "Şu bu" derken... Ama şu bir gerçek, ben işin ta ötesine de gideceğim: Şu anda mevcut yirmi yıllık siyasal iktidarın değil, ondan önceki dönemde de bu FETÖ cemaatiyle iltisaklı olan yöneticilerin de aynı şekilde Türkiye'de yargılanması, sorgulanması gerekiyor ve yirmi yıllık süre içerisinde... Bunun ayı yılı yok arkadaşlar; "Yok efendim falanca yıla kadar biz ayıracağız, falanca yıldan sonra ayırmayacağız." öyle bir durum da yok. Sizin, şu anda mevcut siyasal iktidar yirmi yıllık süre içerisinde bunlarla yönetici atayıp iltisaklı duruma düştüyse bunları ne yapacağız arkadaş biz? İçte dışta iltisaklı nasıl bir şey yani! İşimize geldiği zaman, kullandığımız zaman biz beraberiz, ayrıştığımız zaman, çatıştığımız zaman dışarıdayız; böyle bir durum yok.

Sayın Atila Bey söyledi, doğrudur, insanlar için yüzde söylemek benim açımdan doğru değil, ben burada yüzde olarak yapmış olduğum sözü, bir şekilde, tabii ki doğru bulmuyorum, tabii, dil sürçmemdi orada. Yani benim sayısını bilmem mümkün mü orada; belki de hiç yok içinde, belki de hiç yok, belki de bir var, belki de hepsi öyle; nereden bileyim ben arkadaş, ben kâhin miyim yani? Onun için ben bunun böyle konuşulmasını, böyle bilinmesini istiyorum.

Teşekkür ediyorum.