| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 74 Milletvekilinin, Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4469) (Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .05.2022 |
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bir defa, bütün arkadaşları saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakan Yardımcımız ve değerli bürokratlarına da teşekkür ediyoruz şu ana kadar verdiği emeklerden dolayı.
Başkanım, çevreyle ilgili bu kanun detaylarına geçmeden önce ben süreci kısaca sizinle paylaşmayı arzu ederim. Çünkü özellikle ve öncelikle bu müsilaj probleminin görülmesinden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve ilgili Orman Bakanlığımızın ilk geçen sene haziran ayında yaptıkları çok önemli bir çalışma oldu. O çalışmalarla ilk süreç içerisinde de işte 21 tane eylem planı, o eylem planları doğrultusunda koordinasyon kurulu ve bu koordinasyon kuruluna destek veren bilim heyeti; hasılıkelam çok ciddi bir çalışma başlatılmıştı zaten. Öncelikli hedef de müsilajın görünen kısımlarının temizlenmesiyle ilgili bir gayretti. Fakat bu Müsilaj Komisyonu münasebetiyle davet ettiğimiz tüm bilim insanlarının, reel sektör temsilcilerinin, ilgili kurum ve kuruluşların ortak düşüncesi müsilaja neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması hedefiyle çalışılması gerektiği hususunda bize bir yol gösterici değerlendirmeleri oldu. Biz de şu anda, burada bulunan, Müsilaj Komisyonunda da olan, araştırma komisyonundan değerli arkadaşlarımız da bilirler ki o süreç içerisinde hakikaten çok önemli çalışmalar gerçekleştirildi ve netice itibarıyla, özelde müsilaj, yine özelde Marmara Denizi'nin geleceğiyle ilgili ciddi endişelerin olduğu, bu problemden kurtulması için, bunun engellenmesi için gerçekten bazı kanuni düzenlemelerin yapılması hususu, zarureti ortaya çıktı. İşte bugünkü toplantımızın temel nedeni de bu Müsilaj Araştırma Komisyonundaki arkadaşlarımızın olağanüstü gayreti neticesinde çözüme yönelik hedeflerin kanunla düzenlenmesi aşamasını yaşıyoruz. Bu da gerçekten bir problem çıktığında problemin tespiti, teşhisi ve çözüm önerileriyle ilgili bizim Komisyondaki arkadaşlarımızın yaşadığı bu süreçte ülke adına, demokrasi adına çok önemli bir merhale, önemli bir mesafe olduğunu da düşünüyorum. Bundan da son derece memnun olduğumu bilmenizi isterim.
Şimdi, bugünkü kanun aslında işte 29 kanun maddesi, 2 tane de yürürlük maddesi olmak üzere 31 maddelik kanun ama sizin de söylediğiniz gibi bunlardan kanun içerisinde 1'inci madde Devlet Su İşleriyle ilgili bir maddeydi, "Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen baraj, gölet ve diğer depolama tesislerinin maksat oranları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir, değiştirilebilir veya kaldırılabilir." maddesiydi ve bu DSİ'nin kanun hükmünde kararnameyle oluşturulmuş, daha sonra da işte kanunla da desteklenen bölümü şu anda tekrar önümüzde, bu önemli bizim için.
Daha sonraki maddeler çevreyi direkt olarak ilgilendiren maddeler. 4'üncü madde, 5'inci madde, 6'ncı madde ve 7'nci madde. Onların da basit olarak isimlerini vererek geçersek eğer 4'üncü madde "çevre yönetim birim "Çevre görevlisi" tanımı yeni şekliyle "Çevre yönetim hizmeti, Çevre yönetim birimi, Çevre danışmanlık firması ve İleri atıksu arıtımı" gibi tanımlarla yeniden düzenlendi. Burada özellikle "İleri atıksu arıtımı" tanımı bizim de Müsilaj Araştırma Komisyonu olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz ileri biyolojik arıtma veya membran esaslı arıtmayı de içerecek önemli tanım çalışmalardan bir tanesi.
5'inci maddeye geçersek eğer 5'inci maddede Boğazlar ve Susurluk havzası dâhil Marmara Denizi Hidrolojik Havzası'nda ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında cezalar söz konusu. "Bu cezalar İstanbul, Kocaeli ile Susurluk ve Boğazlar havzasında 2 misli olarak uygulanır." diye bir maddemiz var. Yani Marmara burada özellikle en çok atık suyun deşarj edildiği alanlar, bu alanlar. Burada birinci bendinde 2 misli ceza düşünülüyor.
İkincisinde yani 4'üncü maddede gemilerle ilgili bir yani denize evsel atık suların, deterjanlı suların, köpük, egzoz gazı, yıkama sistemleri gibi balast sularının gemiler tarafından denize bırakıldıklarında alacakları cezalarla ilgili detaylar burada. Basit bir hesap yaptık -arkadaşlarımız belki bunu sorarlar, sormadan önce- mesela 6 bin grostonluk bir gemi eğer söz konusu bu atık suları denize bıraktıysa yaklaşık 423 bin TL ceza alacak, 6 bin grostonluk. Bu ÖÇK bölgesindeyse yani Marmara Havzası'nda Özel Çevre Koruma Bölgesi'ndeyse bunu 2'yle çarparak o gemiden tahsil edecek yani 850 bin lira civarında bir ceza söz konusu olacak; bu, gemilerle ilgiliydi.
Yine, alt bentlerinden bir tanesi çevre yönetimi hizmeti almayanlardan, çevre yönetim birimini kurmayanlara ya da çevre danışmanlık firmalarından hizmet almayanlara da bugün rayiç bedelle 32.855 TL çevre mühendisi veya Bakanlıkça yetkilendirilen kişiyi bulundurmayanlara da 4 bin, bugünün rayiç bedeliyle 21.903 lira idari para cezası öngörülüyor.
Yine (g) bendinde bu sefer de liman, tersane, gemi bakım onarım, gemi söküm, yat limanı gibi kıyı tesisleriyle ilgili cezalar söz konusu. Bir öncekinde gemilerle ilgiliydi, şimdi tersanelerle ilgili söz konusu. Burada da yine, tersanelerde bir hesap yaptık. Tersaneler, kendi bölgelerinde eğer atık su bırakan gemileri ihbar etmezlerse bir ceza alacaklar ve de tersane içerisinde herhangi bir atık su söz konusu olduğunda da... Onda da 6 bin grostonluk bir gemiyi esas aldık burada. İşte, grostonlar arttıkça ceza miktarı azalıyor ama tüm bu cezaları, bunların hepsini topladığımızda 6 bin grostonluk bir gemi için de 305 bin Türk lirası ceza söz konusu.
Yine, 6'ncı maddeye geldiğimizde... Aslında, o madde bizim için son derece önemli, Müsilaj Araştırması Komisyonunun özellikle ve hassasiyetle üzerinde durduğu konulardan bir tanesi. Burada temel hedef, ileri biyolojik atık su arıtmada asıl hedefimiz, denize hiçbir surette deşarjın edilmemesi idi. Denize deşarj edilmemesi nasıl anlaşılabilir? Yani siz atık su arıtmayla suyu yeniden kullanılabilir hâle getirdiğinizde ancak anlamlı bir arıtma işlemini yapmış olursunuz. İşte, bunu teşvikle ilgili bir madde bu. Eğer siz ileri arıtma teknikleriyle arıtılmış atık suyu yeniden kullanan kuruluşlara... Yeniden kullanım oranına göre bu oranı yüzde 100'e kadar artırabiliyoruz. Şimdi, Sayın Başkanım, mevcut durumda atık su arıtmada kullanılan enerjinin yüzde 50'si sübvanse ediliyor. Eğer siz atık su arıtmada kullandığınız suyu yeniden kullanıma dönüştürebilirseniz; mesela, bir sanayi tesisiniz var, sanayi tesisinizde suyu kullanıyorsunuz, sonra o suyu tekrar kendi sisteminizle yeniden kullanabiliyorsanız harcadığınız enerjinin yüzde 100'ü devlet tarafından, Şehircilik Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. Bunun da çevre açısından, ülkemiz açısından, su açısından son derece önemli bir madde olduğunu düşünüyoruz.
Yine, 7'nci madde, çevre yönetim birimi... Şu terimlerle ilgili bir madde yani daha önce yanılmıyorsam 4'üncü maddedeki terimleri destekleyici bir madde, teknik bir madde.
8'inci madde, Boğazlar, Susurluk havzası dâhil Marmara Denizi hidrolojik havzasında ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa, Kocaeli illerinin tamamında ileri atık su arıtma tesisi, arıtma çamuru işleme, bertaraf yetkisi vesaire çevre kirliliği riski oluşumuna ve halk sağlığını tehdit etmesi hâlinde bu tesisleri kurmayan mahallî idarelere altı ay süre veriliyor; bunların projelendirilmesi konusunda, bunların hayata geçirilmesi konusunda yerel yönetimlere süre veriliyor. Bu süre içerisinde yerel yönetimlerden bu ileri atık su arıtma tesislerinin projelendirilmesi talep ediliyor. Yerel yönetimler eğer bunları yapmazlarsa bunu resen Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yapmasının önünün açılmasıyla ilgili bir madde. Burada aslında bizim hedefimiz, yerel yönetimlerin asli unsuru olan bu işin merkezî Hükûmet veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılması değil. Burada temel hedefimiz, yerel yönetimlerin son derece önemli olan bu görevlerinin bizzat kendileri tarafından yapılmasının önünün açılması ve onların bu konuda teşvik edilmesidir, maddenin asıl ruhu budur.
Ondan sonraki maddemiz, 12'nci maddemiz, bunların yapılmasıyla ilgili, yaptırılmasıyla ilgili bir madde. Burada da yine "Mahallî idarelerin toplam yatırım tutarları veya toplam işletme maliyeti 50.000.000 Türk lirasının altındaki projelerine ilişkin ihale ve sözleşme işlemleri için bu Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında yetkilendirme kararı aranmaz." Yani yerel yönetimler eğer ileri atık su arıtma tesislerini yapacaklarsa ve bunların bedeli 50 milyonun altında ise hiç kimseden herhangi bir... Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına gerek kalmadan ama Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızca temasa geçtikten sonra kendileri yapabilirler. Kendileri ihalelerini gerçekleştirebilirler, kendileri yap-işlet-devret modeliyle bunu yapabilirler. Ancak "Bu değerin altında kalmak amacıyla projeler bölünemez." Yani bunun suistimal edilmesinin önüne geçiliyor. "Söz konusu projeler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandıktan sonra ihale işlemlerine başlanabilir." diye bir madde var. Bununla ilgili ayrıca detaylarını arkadaşlarımızla beraber -eğer söz konusu olursa- tekrar konuşuruz.
13'üncü maddeye geçiyoruz. 13'üncü madde de, Türkiye Çevre Ajansı tarafından depozito düzenlemeleri çerçevesinde yap-işlet-devret modelleri ve bu kanundaki usul ve esaslara göre depozito işlemlerinin Türkiye Çevre Ajansı tarafından yapılması, yönetilmesi ve yürütülmesiyle ilgili bir madde.
Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum.
Hayırlı olsun inşallah.