KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MUHAMMET BALTA - Evet, Sayın Sıdalı'ya ben de çok teşekkür ediyorum. Bir cevap değil ama bu işi analiz etmeyle alakalı, bu, müsilajdan sonra, siyasi parti ayrımı gözetmeksizin bütün siyasi partilerin belediye başkanları ve hep beraber, Sayın Murat Kurum Bakanın Başkanlığında çok önemli ve verimli toplantılar yapıldı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanımız, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız, Tekirdağ ve o bölgelerdeki bütün yerel yönetimlerle beraber oturuldu, bir toplantı yapıldı. İlk şey buydu. Ondan sonra Müsilaj Komisyonu çalışmalar yaptı. Burada, esasında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerel yönetimlerin etki alanına, görev ve sorumluluk alanına müdahale etmiyor. Biz buna karşıyız yani biz yerel yönetimlerin, yerinde yönetimin özüne aykırı hareketlere kesinlikle karşıyız.

Ama bir örnek vermek istiyorum size kendim yaşadığım. 2006 yılında, Trabzon'da İl Genel Meclisi Başkanıydım. Orada bütün insanların istekleri neydi siyasetçilerden? Yol. "Yüz metre beton yol yap, 100 metre asfalt yap." Ben şimdi arkadaşlara... Bizim Karadeniz'in vahşi bir coğrafyası var. Her ırmağa, her deniz kenarına gittiğiniz zaman poşetleri, naylonları... Bizim insanımız da eski malzemelerini, çöplerini ırmaklara bırakır, taştığı zaman temizlediğini zanneder. Çöpler ırmaklara atılırdı ve bir anlayış yani bir zihniyet değişikliği yaşanması lazımdı. Ben arkadaşlarıma dedim ki: Biz bir ödenek ayıralım, bütün 486 köye konteynerler koyalım ve çöpleri toplayalım. Arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu buna karşı çıktılar "Bu bütçeyi buraya harcayamazsınız, biz yol yapacağız." diye. Sonra pilot bölge seçtik, özellikle turizm vadisi, Maçka Vadisi'ni. Önce "Bu köylüler bu işi yapamaz, bu çöpleri toplayamaz." dediler. Pilot bölge başarılı oldu, sonra Trabzon'un 486 köyünden -1 milyon ödenekle- çöpler toplanmaya başlandı. Önce böyle bir yönlendirme oldu ve ikinci sene insanımız bizi gece arayama başladı ki "Çöp konteynerleri yetmiyor, bize yardımcı olun." diye. İl Genel Meclisi üyesi arkadaşlarımız da "İkinci senenin bütçesinde daha fazla ödenek ayıralım." diye söyledi. Burada, esasında, belediyelerin asli görevi, çevresel sorunları çözmek zaten. E çözülmedi ki, yatırım yapılmadı ki böyle bir zorunluluk hasıl oldu. Bunu birisinin yapması lazım, yoksa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ileri biyolojik atık su arıtma tesisini yapan adama teşvik veriyor yani şu anda enerji bedelinin yüzde 50'sini ödüyor zaten. Şimdi yüzde 100'ünü ödemek istiyor. Niye alsın durup dururken üzerine sorumluluğu? belediye yapıyorsa yapsın ama bir şeyden başlamak lazım. Yani merkezî yönetim bunlara da eğer müdahil olmazsa o zaman herkes kendi hâlinde neye bakıyor -bitiriyorum- oy nasıl alırım; boyamaya, makyaja buralara doğru bütçeyi yönlendiriyor. Kaldı ki bu sayılan bölgelerdeki belediyelerin bütçesel açıdan bir sorunu yok, onu söyleyeyim. Hepsinin bu işi yapabilecek bütçeleri var, onun yüzünden böyle bir zorunluluk hasıl oldu. Tekrar altını çiziyorum, ben yerel yönetimlerden gelen bir kardeşiniz olarak özel yaptığımız toplantılarda da asla yerel yönetimlerin görev ve sorumluluk alanına merkezî Hükûmetin girmesini, bu manada müdahale etmesini istemiyoruz ama asli görevini yapmıyorlarsa ortada bir sorun var; müsilaj. Bunu nasıl ortadan kaldıracağız, nasıl çözeceğiz? Bir yerden başlamak lazım, işin özü bu. Bunu söylemek isterim.

Çok teşekkür ediyorum.