| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 74 Milletvekilinin, Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4469) (Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .05.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - 29'uncu maddeye ilişkin önce şunu söyleyeyim: Bu mapa, şamandıra ihalesini eski bir AKP'li milletvekilinin aldığına ilişkin basında epey bir yazı, çizi var; bilmiyorum dikkatinizi çekti mi? Alabilir tabii yani herkesin hakkı olan şey onun da hakkıdır. Fakat "Denizlerimizin su kalitesinin bozulmaması, deniz altı biyoçeşitliliğinde azalma yaşanmaması, en büyük karbon yutak alanlarından olan oksijen ve besin kaynağı olması sebebiyle denizlerin ormanları olarak tanımlanan deniz çayırların korunması, tekne ve yatlarda biriktirilen evsel atıkların denize boşaltılmaması ve kıyıdaki doğal yapının zarar görmemesi falan falan falan..." Bunu getirip de mapa, şamandıraya bağlamak bir acayip iş gerçekten. Bir acayip iş çünkü derin deşarj devam ediyorken, güldür güldür su Marmara'nın alt akıntısına veriliyorken, Marmara hâlâ bir alıcı ortamı olarak telakki ediliyorken "Mapa, şamandıra işi yapalım da bu meseleyi çözelim." demek yani ister istemez "Bu rant kimin cebine gidecek?" sorusunun yanında taşıyor.
Ayriyeten, mesela deniz çayırlarından bahsedilmiş, endemik bir tür olan Gorgon çayırları neredeyse yok oldu. Niye yok oldu bunlar? Yok olmasının en büyük sebebi bu tür faaliyetlerdi, Marmaray'ın hafriyatıydı. Kanal İstanbul yapılmaz inşallah, yapılmayacağına bütün gönlümle inanıyorum ama velev ki yapıldı o hafriyat ne olacak arkadaşlar? Yani denizde dökmenin dışında bir proje var mı? Şimdi, böyle devasa, deve dişi gibi problemler varken mapa, şamandırayla bu deniz çayırlarının kurtulacağını varsaymak için iyimserlik yetmiyor, başka şeylere ihtiyaç var, ayrıyeten, bu koylara çok sayıda yatın demirlemesine sebep olacak, halkın o koylardan faydalanmasını engelleyecek ve tam tersine denizin kirlenme olanağı çok daha fazla yüzlerce yatın demirlediği düşünüldüğünde, daha fazla olacak; bu işin doğru olmadığı kanısındayız. Bu balıkların yumurtladığı, işte, erişteler, çayırlar yani bunlar düşünüldüğünde gerçekten bu konuda bir şey yapılması isteniyorsa mesela, sahilleri yok eden imar ve inşa faaliyetlerinden bir uzak durmak lazım. Komisyon toplantısında da söylemiştim, binlerce kilometre uzunluğunda Balıkesir-Çanakkale Bütünleşik Sahil Yolu Projesi esasen sahilleri yok etme projesidir. Sahilin, kumsalın yok olduğu koşullarda oradaki ekosistemin varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Mesela, niye buradan başlanmaz? Niye bu inşai faaliyet... "Biz, Marmara'yı çok önemsiyoruz, o sebeple biz bu inşa faaliyetini -ki Bakanlıktan geçti diye biliyorum- süresiz erteledik." niye denmez, bilmiyorum. Marmara Adası'nda yüzde 70-80 oranında büyük bir kısmının "ÇED raporuna ihtiyaç yoktur." biçimde çalıştırıldığı, o mermer ocaklarının Marmara ekosistemi ve deniz çayırları üzerinde ne kadar büyük etkisi olduğunu biliyoruz, bunu Komisyon toplantılarında konuştuk. Mesela, niye burada bir tedbir akla gelmez de hemen böyle ciddi bir rant alanı oluşturabilecek mapa, şamandıra projeleri akla gelir anlamak mümkün değil.
Tekrar edeyim ve bitireyim, bu Marmara alıcı ortamı olarak kabul edilmeden yani alıcı ortamı olma hâli sona erdirilmeden ve Marmara'ya derin deşarj bitirilmeden Marmara'nın kurtulması mümkün değil, her gün daha fazla kötüye gidecek. O nedenle, bu 29'uncu maddenin tekliften çıkarılmasını öneriyoruz.