| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek ve 5 milletvekilinin, (2/4469) esas numaralı Kanun Teklifi'nin 29'uncu maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasına ilişkin önergeleri hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .05.2022 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Karşılıklı tartışmaya girmeyelim lütfen arkadaşlar, söz isteyen herkese söz veriyoruz zaten.
Buyurun tekrar.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben aynı zamanda müsilajın sorunlarıyla ilgili kurulmuş olan Meclis araştırma komisyonu üyesi olarak şu anda burada bulunuyorum ve kanun teklifini de bu bağlamda da inceledim açıkçası.
Şimdi, 29'uncu maddesinin Anayasa'ya aykırılığıyla ilgili bir tartışma yapılıyor ve özellikle Cumhuriyet Halk Partili hem kanun teklifinin ilgilendirdiği bölgelerdeki milletvekili arkadaşlarımız hem de Komisyon üyesi arkadaşlarımız Anayasa'ya aykırılıkla ilgili epeyce değerlendirme yaptılar ve bunun üzerine Sayın Bakan ve teklif sahibi Sayın Mustafa Demir de bazı açıklamalarda bulundular. Aslında söz alma sebebim biraz da bununla alakalı çünkü yapılan açıklamaların hem kanun maddesinin getiriliş şekline ve içeriğine hem de Anayasa'ya aykırılıkla ilgili arkadaşlarımızın iddialarına karşı açıklayıcı ve ikna edici bir açıklama olmadığını düşünüyorum, yeterli bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Çünkü, yapılan düzenlemeye baktığımız zaman 7261 sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulmasına Dair Kanun'un 4'üncü maddesinde yapılan bir değişikliği konuşuyoruz. Türkiye Çevre Ajansına doğal sit alanları, özel çevre koruma bölgeleri ve kıyılardaki hazineye ait yerleri işletme hakkı veriliyor ve Türkiye Çevre Ajansı kıyılardaki hazineye ait yerlerde mapa ve şamandıra sistemleri, deniz araçlarına atık alım hizmetlerini bizzat ya da işletmeye vermek suretiyle de işletebilecek.
Aslında Türkiye Çevre Ajansının kuruluş amaçlarına baktığımız zaman da bir çelişki olduğunu görüyoruz, yeni bir görevlendirme, yeni bir tanım yapılıyor Çevre Ajansının görevleri arasında. Amacı neydi Çevre Ajansının kurulmasının? "Çevre kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlamak, döngüsel ekonomi ve sıfır atık yaklaşımı doğrultusunda kaynak verimliliğini artırmak -Kanun'dan okuyorum bu arada- ile ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi kurulmasına, işletilmesine, izlenmesine ve denetimine yönelik faaliyetlerde bulunmak."
Şimdi, Ajans aslında bir işletmeye dönüştürülüyor bu düzenlemeyle ve işletmeye dönüştürülürken Müsilaj Araştırma Komisyonu raporu sonucunda getirilen bazı maddeler var bu kanun teklifi içerisinde ve çevreyle ilgili, denizlerimizin korunması, denizlerin korunması sırasında atık yönetimi, katı atıkların, çevresel atıkların yönetimiyle ilgili birtakım sorunlara çözüm üretilmesi gerekirken madem öyle neden kanun teklifinde doğal sit alanları, özel çevre koruma bölgeleri ve hazineye ait yerlere işletme hakkı veriliyor Ajansa? Ben bunu da sormak istiyorum, böyle bir düzenleme neden, ne alakası var? Çevrenin korunmasıyla atık sisteminin düzenlenmesi, denetlenmesi, kıyılarımızın korunması ile hazineye ait yerlere işletme hakkının verilmesinin ne alakası var? İşte bu nedenle de bu düzenlemeyi Anayasa'ya aykırılığın yanında çok samimiyetsiz buluyorum. Sorgulama sebebimiz de işte bu samimiyetsizlik.
Sayın Demir'in biraz önce yaptığı bazı açıklamalar var. Elbette ki denizleri korumamız gerekiyor, koylarda hepimiz biliyoruz, görüyoruz, tekneler geldiği zaman kıyılardaki taşlara, ağaçlara, ağaç gövdelerine iplerini bağlıyorlar, istedikleri gibi çapa atıyorlar. Evet, bunlar doğru, evet denizde bir zarar oluşuyor; deniz çayırlarının ne kadar önemli olduğunu biz Komisyon çalışmalarımızda zaten bu konunun uzmanlarından dinleyerek epeyce öğrenmiş durumdayız ama bu sorunun çözülmesi, acaba bu sorumluluğun Çevre Ajansına verilerek aynı zamanda onlara bir özelleştirme yetkisinin de verilmesi mi? Bunu da sorgulamak gerekiyor, çözüm bu mudur? Ben Müsilaj Araştırma Komisyonunun çalışması üzerinden bir fırsatçılık yapıldığını düşünüyorum burada açıkçası.
Şimdi, Sayın Bakanım, biraz önce bazı şeyler söylediniz, onunla ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Şimdi, geneli üzerine görüşmeyelim şu anda Emine Hanım ya, istirham ediyorum. Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla ilgili müzakereyi bir tamamlamak istiyorum öncelikle.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ama Anayasa'ya aykırılığını da çok ilgilendiriyor. Bakın, verilen önergede Anayasa'ya aykırılık maddeleri verilmiş ve maddenin içerisinde...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ama şimdi, 30 maddeyi de tartışırsak Anayasa'ya...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, bir müsaade edin.
Maddenin içeriğine -arkadaşlarımız da okudular- baktığımızda "Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir." deniyor. Sayın Bakan biraz önce kesinlikle kâr amacı güdülmediğini söyledi. Eğer kâr amacı güdülmüyorsa bu işte o zaman bu işin sivil toplum örgütleri ya da yerel yönetimlerle yürütülmesi lazım. Eğer bir yetki verilecekse, bir sorumluluk verilecekse ve bir samimiyet varsa bu konuda, yerel yönetimlere samimi bir şekilde yetkiler verilmeli, Bakanlık denetimlerini en iyi şekilde yapmalı. Ne dediniz biraz önce? "Zaten Bakanlık yapıyor, yetkilendirmeyi de Bakanlık yapıyor." dediniz. Neden özel şirketler? Çok yakın bir geçmişte bu konuda bu mapa ve şamandıra ihalesi Muğla ilimizde -arkadaşlarımız da belirtti- yapıldı, sahibi AK PARTİ'li bir milletvekili olan bir aileye verildi, sonra itirazlar edildi, bir sürü tartışmalar çıktı ve iptal edildi. Şimdi, arkasından da bu düzenleme geliyor.
Şimdi, değerli Komisyon üyeleri, "Burada kamu yararı gözetilir." dediğine göre Anayasa, kamu yararı gözetilmediğini görüyoruz. Eğer kamu yararı gerçekten gözetiliyorsa bu yolla değil, yerel yönetimler yoluyla ya da sivil toplum örgütleri yoluyla bu işin yapılması gözetilebilir. Evet, Bakanlık yetişemiyor olabilir; evet, Sayın Demir'in dediği gibi gerçekten önlem alınması gerekiyor, buna da katılıyoruz ama bu yöntemi doğru bulmuyoruz. Anayasa'ya aykırılık nedeniyle de arkadaşlarımızın görüşüne katılıyorum. Bu maddenin bu hâliyle tekliften çekilip yeniden değerlendirilmesini ben de öneriyorum. Yine, tabii ki siyasi olarak baktığımızda kıyılardaki birçok belediyenin, büyükşehir belediyelerinin Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmasından dolayı iktidarın bir yetki paylaşımı ve iş birliği yapmaktan çekindiğini gösterdiği birçok uygulamayla da bugüne kadar çok karşılaşmış olduğumuzdan dolayı bu noktada da sorgulama yapmamız gerektiğini düşünüyorum ve bu sorgulamayı da yapıyoruz.
Teşekkür ederim.