EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Bu 4'üncü maddeyle, kanunun 2'nci maddesinde tanımlanan çevre yönetimi görevlisi, evet, o kaldırılıyor, tanımı değiştiriliyor. "Çevre yönetimi hizmeti" "çevre yönetim birimi" "çevre danışmanlık firması" ve "ileri atıksu arıtımı" tanımları getiriliyor.

Şimdi, Değerli Başkan, değerli üyeler; bu maddedeki düzenleme, Çevre Kanunu'nda tanımlanan alanlarda çevre mühendislerinin görevlendirilmesini getirmesi noktasında olumlu bir düzenleme. Evet, zaten öyle olmalı çünkü sonuç olarak bu alanlar, işte, su, atık su arıtma, hava kirliliği kontrolü, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, baktığımız zaman "katı atıkların bertarafı" dediğimizde, doğal kaynakların kullanımı gibi çevre mühendislerinin zaten eğitim aldıkları, uzman oldukları alanları ifade ediyor. Bu anlamda önemli ama diğer arkadaşlarımızın değindiği gibi "Bakanlığın ilgili yönetmelikle belirlediği kişiler" tanımı burada artı eski kutupların birbirini nötrlemesi gibi bir etki yaratıyor. Bu maddenin içerisinden bu cümlenin çıkarılması gerektiğini düşünüyorum çünkü tanımı yani "çevre mühendisleri" evet yazılmış ama bu cümle genişletiyor durumu, tanımlamayı tekrar genişletiyor ve hiçbir şekilde bu alanda uzmanlığı olmayan kişilerin de görevlendirilebilmesini açıkçası getiriyor. Şimdi, mesela çevre danışmanlık firmalarında da görevlendirilecek kişilerin çevre mühendisi olacağıyla ilgili bir netlik ben düzenlemede göremedim. Belki onunla ilgili de bir düzenlemenin daha açıklık ifade etmesi açısından metne eklenmesini öneriyorum.

Şimdi, ben başka bir açıdan değerlendirmek istiyorum bu kanun teklifinde getirilen düzenlemeyi. Şimdi, öncelikle, çevresel denetimlerin Bakanlık tarafından yetkilendirilen özel firmalar tarafından yapılması gibi bir konunun önü açılıyor yani yeni hizmet alanları ve birimler oluşturuluyor. Şimdi, burada, kurulmaya çalışılan yapı açıkçası bana başka bir yapıyı hatırlattı, sanki... Ben (A) sınıfı iş güvenliği uzmanıyım, kendi ortak sağlık ve güvenlik birimimiz vardı ve bu alanda milletvekili olmadan önce çalışıyordum. Şimdi, 6331 sayılı Yasa'yla hayata geçen yeni düzenlemeler oldu iş sağlığı ve güvenliği alanında. Neydi bu düzenlemeler? Bu alanda firmalar çalıştırdıkları işçi sayısıyla orantılı olarak ya kendi şirketleri bünyesinde birimler oluşturarak kendi iş güvenliği uzmanlarını ve iş yeri hekimlerini istihdam ederek bu hizmetleri o şekilde sağlıyorlardı ya da yine bu 6331 sayılı Kanun'la kurulmasının önü açılan ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alıyorlardı. Bu sistem başladıktan sonra bir furya da başladı, ortak sağlık ve güvenlik birimleri açıldı, işte, istihdamlar yapıldı. Bakanlık bu firmalar üzerinden epey gelir elde etti çünkü açmak için Bakanlığa ücret ödenmesi gerekiyordu falan derken sonrasında bu alandaki çalışmalar durduruldu, yavaşlatıldı ve hiçbir gelişme sağlanamadı. En büyük sorunlardan bir tanesi de firmaları denetlemekle görevli olan iş sağlığı ve güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin kendi maaş aldıkları firmaları Bakanlığa, acil önlem alınması gereken durumlarla ilgili, bildirmekle sorumlu tutulmaları şeklinde bir hâle dönüştü. Yıllardır, 2012 yılından beri bunun düzeltilmesi gerektiğini biz sürekli ifade ediyoruz ama hâlâ bununla ilgili Bakan düzenleme yapmadı. Şimdi, buradaki düzenlemenin de açıkçası bu alandaki çalışmalarla benzerlik içerdiğini görüyorum; bu da beni açıkçası biraz endişelendiriyor, yani getirilmek istenen sistemin sağlıklı yürümeyeceğini düşünüyorum. "İleri atıksu arıtımı" tanımında da bir muğlaklık var; orada kastedilen tam olarak nedir? Mevcut yöntemler tanımda da belirtilmiş; fiziksel, biyolojik, ön arıtma ve kimyasal arıtma klasik yöntemlerdenmiş ve bunların dışında kalan arıtma sistemleri... Bunlar nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Mesela, ileri biyolojik arıtmayı tanımlıyor mu bu tanım, içeriyor mu? Membran mı, işte osmoz tipi mi ya da farklı sistemler mi? Ya, o tanımın biraz daha genişletilmesi gerekiyor "ileri atıksu arıtımı" tanımının.