KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, TİGEM'deki hayvan hastalıklarının ve bu hastalıklar nedeniyle telef olan hayvan sayılarının yüksek olması üzerine verdiğiniz cevapta benim dikkatimi çeken kısım bu, 2022 yılında Tarım Bakanlığının yeni bir genelgesi olan Hayvan Hastalıklarıyla Mücadele ve Hayvan Hareketlerinin Kontrolü Genelgesi gereği artık brusellayla ilgili deri altı aşı uygulamasına son verildiği ve 2 doz konjuktival aşı uygulamasına başlandığı ve bu konuyla ilgili de üniversiteyle de bir çalışma olduğu söyleniyor ama piyasadan veteriner arkadaşlardan da öğrendiğim kadarıyla deri altı aşı uygulaması zaten neredeyse sekiz on senedir yok, onun yerine göz damla aşısı yapılıyor. Bir yandan da brusella hastalığı aşısı hayvana ömründe bir defa vurulur, özellikle gebe hayvana vurulmasının çok büyük bir risk olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla bu 2 doz aşı uygulaması başka ülkelerde var mı, hiç yaşanıyor mu? Hatta, hatta başka ülkelerde var mı derken Avrupa'da brusella hastalığı neredeyse görülmüyor. Biz, bu brusellayla ilgili mücadele noktasında neden başarısızız? Bunu uzun süredir neden bir türlü atlatamadık? Avrupa'da neredeyse oran olarak sıfıra yakın olan bir hastalığı neden bitiremiyoruz?

Bir yandan da bakıyoruz, dışarıdan gelen hastalığımız var. Burada bahsettiğimiz "üç gün hastalığı" ülkemizde son yıllarda görülen bir hastalık. Dolayısıyla, bu da şu anda dışarıdan canlı ithal hayvan gelmediğine göre neden hâlâ bitirilemiyor? Buna da bakmak lazım.

Benim özellikle burada söz almamın ana sebeplerinden biri de şu: Çok açıkçası alt komisyondan nedense üst komisyona taşınmamış olan, yine, buna bağlantılı bir durum üzerinden ben aslında söz almak istiyorum. TİGEM'in yapmış olduğu bir Embriyo Projesi var ve bu Embriyo Projesi'yle ilgili Bakanlık müfettişleri zarar tespit etmişler, aynı zamanda 2020 yılı 9.1.16 numaralı Sayıştay bulgusunda Sayıştay da zarar tespit etmiş ama ben özellikle sizin verdiğiniz cevaplara baktığımda böyle hayretler içinde kaldım. Niçin? Zaten kurumun kendi bütçesinde olmayan bir yatırımı kanunen yapması da uygun değil, bunu kredi üzerinden yapmaya çalışmışsınız, 15 bin hayvanla bu işe başlanmış ve açıkçası "Hayvancılıkta Büyük Devrim" diye lanse edilmişti ve o dönemdeki bu zararın kurumun yöneticileri tarafından karşılanmasıyla ilgili Sayıştayın görüşü olmasına rağmen bu konuda Bakanlık tarafından nedense onay verilmedi. Ama cevabınızda "Proje başlangıçta kayıtlarda 14.522 baş olarak yer alan hayvan sayısının gerçekte 13.289 baş olduğu ve bunun yönetim kurulu kararıyla sehven yanlışlık yapıldığı" gibi çok basit bir açıklama ama ben bu açıklamanın içinde aradaki farkın 1.233 baş hayvan olduğunu, dolayısıyla bunun gerçekte sehven yazılmadığını, işte biraz önceki bahsettiğimiz hayvan hastalıklarıyla ilgili bir telef olma durumu söz konusu ise bunun neden açıklanmadığını ve bir yandan da baktığımızda, bu kurum zararında sizin de açıkçası bu Embriyo Projesi'nin dışında, Sperma Projeniz de zaten var, dışarıya da sperma üzerinden de çalışma yapıyorsunuz ama nedense bu hayvanların, kalan hayvanların "Uygun olanların satılmasına; kalanların ise kesime sevk edilmesine karar verilmiştir." dediğinizde bunun kaçı uygundu ve -satışla zararın bir kısmını karşılamaya çalıştınız- kaçı kesime sevk edildi, neden kesime sevk edildi? "Şartlı kesim" dediğimiz açıkçası kamuoyunun çok fazla bilmediği aslında tüberküloz ve brusella hastalıklarından dolayı ağırlıklı olarak şartlı kesim de yapılabiliyor ve veterinerler veya sizlerin toplum sağlığına uygun raporuyla bu kesimlerin yaptırıldığı... Bu kesimler sonuçta kesildikten sonra nerede kullanılıyor? Biraz önce denetimini yaptığımız Et ve Süt Kurumunda bu kesimler yapılıyor mu? Veya askeriye gibi alanlarda bu etlerin toplumda kullanılması konusu var mı? Bunları açıkçası kamuoyunun da bilmesinde fayda olacağını düşünüyorum.

Bir yandan da buradaki rakamlarınızın üzerinden gittiğimizde bu Embriyo Projesi'nde maliyetin 138 bin küsur olduğu, 94 milyon 127 bin de gelir elde edildiği... Bu gelirin ne olduğu yani hayvan satışlarından kaynaklı geldiğini de söyleyebilirsiniz ama bir yandan baktığımızda hiç mi embriyo transferi yapılmadı? Kaç tanesinde bu aşılama yapıldı da tuttu ve bu embriyolardan açıkçası fayda sağlandı? Çünkü açıkçası projenin başlangıcına baktığımızda, vasfı düşük hayvanların alınmasına gerek var mıydı? Bu vasfı düşük hayvanlara yüksek kaliteli et ve süt ırkı embriyosu yaparak bu projeden hayvan ıslahını geliştirmeye çalıştığınızı biliyoruz. Dolayısıyla, bunları dışarıdan 15 bin hayvanın birden alınıp birdenbire hiçbir şey yokmuş gibi projenin iptali, projenin iptali çerçevesinde de bu kadar oluşan zararın sanki hiçbir şey yokmuş gibi Bakanlık tarafından da göz ardı edilmesi bu yurt dışı hayvan ithalinde acaba bir önceki Bakanın yakın akrabalarından birilerinin olup olmadığı sorunlarını da, kamuoyunda bilinen soruları da aklımıza getiriyor. Bu konularda cevap vermenizi rica ediyorum.

Teşekkür ederim.