KOMİSYON KONUŞMASI

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Komisyonumuzun değerli milletvekilleri, sayın yönetim kurulu; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Söz attan açılmışken ben de konuşmamı yapıp geneli üzerine konuşma yapmayacağım. Daha önceki yıllarda TİGEM toplantılarımızda da birkaç defa dile getirmiştik, Tarım Bakanlığımıza da soru olarak sormuştuk; at konusu. Evet, Türk atı. At Türklerde bir hayvan olarak görülmedi, Türkler için çok değerliydi; destanlarımıza girdi, savaşlarda bizim kanadımız oldu. Kâşgarlı Mahmut'un dediği gibi, at, Türk'ün kanadıydı ve Türk büyüklerinin her biri atlarına isim vererek onları değerlendirdiler; Oğuz Kağan'ın Alacası vardı, Kül Tigin'in Başgusu vardı, Alparslan'ın Aktolgası vardı, Atatürk'ün Sakaryası ve muharebe yıllarında bindiği Çankaya vardı. Biz "Türk atı genlerinin korunması" diye bahsetmiştik, dedik ki: Ahal teke, evet, Türk'ün evcilleştirmiş olduğu ilk at türüdür ve Stalin tarafından dünyada soykırıma uğrayan tek hayvandır. Çünkü günde 200 kilometreden fazla yol yapabildiği için o dönemde Ahal Teke, Stalin tarafından soykırıma uğrayan tek at cinsiydi ve Türk tarihine baktığımız zaman, 200'den fazla at cinsine sahip olduğumuzu görmekteyiz. Yerli ırklarımızı oluşturmamız gerekiyor. Aslında yerli ırk Türk atlarının da birçoğunun neslinin tükendiğini görüyoruz. Mesela bizim Anadolu atı, Ayvacık midillisi, Canik atı, Cirit atı, Çukurova atı, Hınıs, Karakaçan, Malakan, Trakya, Rahvan, Semer, Tırıs, Uzunyayla, Başkır, Deliboz, Hazar, Yomut, Türkmen atları aslında burada isimlerini sayamadığım ve bir kısmı da gerçekten yok olmuş at cinslerimiz var. Bizim önergemiz de şuydu: Biz İngiliz atı ya da Arap atlarının genleri değil, yarışlara artık "Şu Türk atıdır." diyebileceğimiz bir ırk cinsiyle girelim istiyoruz. Türk atının, safkan bir Türk atının oluşabilmesi için çalışmalarınız var mı? Evet, Arap atları üzerine çalışmalarınızı okuduk. 49 ana, 12 baba kan hattından devam eden 1.400 tane at bulunduğunu söylemişsiniz ama safkan, geriye yönelik Ahal tekeye benzer bir at tekrar eski Türk atını canlandırabilir miyiz, bununla ilgili bir çalışmanız var mı?

Bir de biz artık çocuklarımızı sosyal medyadan, ellerindeki tablet ve telefonlardan kurtarmayı istiyoruz ama bunlar için de en güzel şey çocuklara ruhsal terapi olabilecek olan at biniciliğidir. Bu konuda da TİGEM üniversitelerle iş birliği yaparak, onları da destekleyerek çocukların da binebileceği daha çok atı ya da binicilik sporunu çok daha yaygın olarak yapabileceğimiz şekilde yaygınlaştıramaz mı? Hani, bu federasyon ya da kulüpler üzerinden çekilerek üniversitelerde -ufak tefek çalışmalar var ama üniversiteler, veterinerlik fakülteleriyle olabilir- tesisler kurulamaz mı diyorum.

Teşekkür ediyorum.