KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Çok teşekkürler.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Peşin karşı, peşin... Dinlemeye gerek yok, peşin karşı arkadaşlar.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Yok, sizi dinlemeden karşı çıkmayız, öyle şey yok. Sizi çok seviyor ve kıymet veriyoruz, eskiden beri.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Çok teşekkürler Sayın Başkan.

Bir meslektaş olarak ben sizi Meclisten önce tanıyorum, öğretim üyeliği aşamasından itibaren.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Sağ olun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - İyi dileklerde geç kalınmış sayılmaz, bu Komisyon Başkanlığınız hayırlı olsun diyorum.

18 toplantı yaptığınızı söylemiştiniz, çok önemli fakat yasa için, bir yasa önerisi için zannediyorum ilk kez toplanıyorsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yasa teklifimizle ilgili...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - İlk kez toplanıyorsunuz, bu bakımdan hayırlı olsun. Böyle bir toplantı önemli tabii ve sizin, giriş konuşması niteliğinde yaptığınız konuşmaların tümüne katılıyorum.

Şimdi, burada ilk belirteceğim husus, tali komisyon-ana komisyon ayrımı İç Tüzük'e göre öngörülmüyor yani tali komisyon da asıl komisyonun görev ve yetkilerini kullanmayı haiz bir komisyon.

Şimdi, burada ilk gözümüze çarpan bazı sorunlar, sizin açışta ifade ettiğiniz bütün görüşlere katılıyor olmakla birlikte, konunun bir yönünü ele aldınız. Oysa, sosyal medyanın ya da internet çağının öbür tarafı var, o da bunun getirileri yani olumlu açıdan ele alınması. Mesela, siyasal iktidarın örgütlenmesinin, hak ve özgürlüklerin güvencesinin bilimi olarak anayasa hukukunda getirdiği birtakım sıkıntılara karşın devrim yaratacak birçok yeniliğe imza atmış bulunuyor; egemenlik açısından böyle, demokrasiyi yeniden icat etmek açısından böyle, anayasanın normatif değerini düşünmek açısından, yine hak ve özgürlükleri sorgulamak açısından ve özellikle siyasal aktörlerin söylemlerini dönüştürmek açısından sosyal medya çağa damgasını vurmuş bulunuyor. Yani sosyal medya, olumlu açıdan da bilimin gelişmesi bakımından birçok etkiye sahip, bu yönüyle de değerlendirmekte yarar var.

Şimdi, bunları belirttikten sonra, sizin verdiğiniz yabancı ülke örnekleri, karşılaştırmalı hukuk çalışmalarından yararlanılması da son derece kayda değer çünkü sonuç olarak biz İnsan Hakları Avrupa Hukukunun standartlarına tabiyiz. Ama bunu şu şekilde yapmakta yarar var: Bir maddenin içeriği olarak değil sadece, bu maddelere ilişkin öngördüğümüz kurumsal düzenlemeler bakımından da onları dikkate almamız gerekiyor ve aynı zamanda usuller açısından da dikkate almamız gerekiyor.

Şimdi, bu ön açıklamalardan itibaren birkaç hususu daha paylaşmak istiyorum Sayın Başkan. Burada iki yıl önce Covid ortam ve koşullarında 7253 sayılı Yasa'yı tartıştık ama Adalet Komisyonunda, sizin Komisyonu nedense toplamadılar; tartıştık, gece yarılarından sonraya kadar fakat açıkça Anayasa'ya aykırı hükümler içerdiği için...

AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Daha yoktu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Kurulmuştu, yasa çıkmıştı; yasa çıkmış bir hafta arayla.

Fakat Sayın Başkan, biz o düzenlemenin çok açık olarak Anayasa'ya aykırı olan hükümlerini yani 7253 sayılı Yasa'nın düzenlemelerini iki yıl önce Anayasa Mahkemesine götürdük. Şimdi, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği kararı beklerken bildiğiniz gibi, Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesi hakkında çok önemli bir pilot karar verdi. Yani verdiği bu pilot kararla Meclisimize yükümlülük tanıdı "Şu kadar süreyle bir yıl içerisinde bu konuyu, 9'uncu maddeyi düzenleyeceksin." dedi ve bunu yapmak için de Anayasa Mahkemesi ilk kez sıraladı yani nasıl düzenleyeceğimizi teker teker sıraladı. Şimdi ben sadece 2 cümle okuyorum nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda: "Madde 9 öngörülebilir olmalı. Erişimin engellenmesi usulünün kapsamı ve hukuki niteliği açıkça düzenlenmeli. İnterneti sınırlandıran kanunun dar bir uygulama alanı olmalı ve kullanımı acil bir toplumsal ihtiyaca yanıt olmalı. Davranış ve olgulara bağlanan hukuksal sonuçlar belirli bir kesinlikle belirlenmeli. İfade özgürlüğünü kısıtlayan bir yolun keyfîliğe ve ölçüsüz sınırlamalara yol açmaması için gerekli güvenceleri barındırması elzemdir." Bu, Anayasa Mahkemesinin "Şöyle şöyle düzenleyeceksiniz." dediği kararın özeti. Bu açıdan, şimdi bizim Meclisimiz bu konuda önümüzdeki aylarda bir düzenleme yapmak durumunda yani tam şu anda bizim görüştüğümüz konu. Bunu okuyunca, doğrusu 7253 sayılı Yasa'nın, Anayasa Mahkemesinde olan yasanın sonucunun beklenmesini tabii ki hukuk devleti gereği temenni ederdik ama o beklenmediği gibi, Anayasa Mahkemesi kararı var önümüzde yani bizim bu teklifle yapılan düzenlemelere ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı var. Diğer karara girmiyorum, diğer Anayasa Mahkemesi kararlarına girmiyorum, bu teklifin maddeleriyle örtüşen kararlara girmiyorum ama burada bu pilot karar var. Bu pilot karar çok önemli yani Avrupa Mahkemesi kararı değil, Anayasa Mahkemesinin kararı. Şimdi, bu pilot kararı dikkate almadan yani 5651 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesinin Anayasa Mahkemesi kararına göre düzenlenip buraya getirilmesinin tabii ki gereği var, temenni ederdik ama hadi getirilmedi buraya, o zaman bu kararın gerekleri neden dikkate alınmadı? Bizim buradaki varlığımız "Bu olmuyor, bu aykırıdır, bu sakıncalıdır." demek değil; bizim buradaki varlığımız "Nitelikli bir yasayı, ülkemizin, toplumsal düzenimizin barış içerisinde devamını sağlayacak bir yasayı acaba nasıl birlikte yaparız?" bizim amacımız bu yoksa daha baştan karşı çıkıcı bir muhalefetimizin söz konusu olmaması nedeniyle biz o pozisyonda değiliz diyoruz, biz "propose" ediyoruz yani biz öneriyoruz, olumlu şey öneriyoruz ama çoğunluğun da bu olumlu önerileri engellememesi gerektiğini söylüyoruz.

Şimdi, burada bu açıdan bakıldığı zaman -Sayın Yıldız karşı çıkacaklar dedi- Sayın Yıldız, karşı çıkmak değil sorun yani burada ortak arayışta bulunmaktır.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Çıkabilirsiniz ama peşin çıkmayın.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, sosyal medyanın olumsuzluklarından kuşkusuz hepimiz şu ya da bu biçimde muzdaribiz ama olumlu taraflarını da görmek suretiyle, elden geldiğince keyfî müdahalelere yol açmayacak düzenlemeler yapmak... Şimdi, bu açıdan baktığımız zaman, gerçekten, hani, örneğin -başkasına girmiyorum ben çünkü söz verdim on dakikada bitireceğim diye- bir 29'uncu madde, bunu okuyunca burada -biz bildiğiniz üzere Anayasa'nın 26'ncı maddesini çok eleştirdik yani çok geniştir diye çok eleştirdik- yer alan ifadeler Anayasa'nın 26'ncı maddesinin sınırlarının çok ötesinde ve çoğu kez öznel değerlendirmeleri beraberinde getirecek bir düzenleme tarzı.

Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman, ben bu metni okurken açıkçası şu aklıma geldi Sevgili Başkan: Şimdi, biz Anayasa değişikliği yaptık, Anayasa değişikliğinden sonra birçok OHAL KHK'si çıkardık, ondan sonra OHAL KHK'si çıkaranlara sorumsuzluk ilkesini tanıdık ama açıkçası bu dezenformasyon tanımı o alanlara da sirayet ediyor. Yani biz o zaman Anayasa'yı dezenformasyon eşliğinde yaptık, OHAL KHK'lerini dezenformasyon eşliğinde yaptık, OHAL KHK'lerinden sorumluluk doğmaması için resmî dezenformasyon yöntemi uyguladık. Şu anda yapmakta olduğumuz da -Sayın Yıldız, hani, amacımızın kesinlikle kişilerle uğraşmak olmadığını- benim belirttiğim bu 2-3 Anayasa kararı bir dezenformasyon oluyor. Yani burada bulunan arkadaşların kuşkusuz hepsi hukukçu olmak zorunda değil, bu konuda çok değerli uzman arkadaşlar vardır ama Sayın Yıldız ve benim gibi hukukçu olmak durumunda değiller ve bu Anayasa Mahkemesi kararlarını izlemek konumunda değiller. O bakımdan, bunu okuyunca o Anayasa Mahkemesi kararları yokmuş gibi, Anayasa Mahkemesi bu konuda karar vermemiş gibi, Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesini iptal etmemiş ve Meclise bu konuda bir yıllık süre tanımamış, orada ilkeler belirlememiş gibi bir şey doğduğu için, bir algı doğduğu için o zaman bir tür yasa yapımını da biz dezenformasyon yoluyla yapmış oluyoruz. O zaman, tabii ki ben de bu yasa teklifi önerisinin, evet, siz dezenformasyona dayanıyorsunuz haklı olarak... Dezenformasyona hepimiz karşıyız ama bu tarz, bizatihi resmî dezenformasyonu beraberinde getiriyor ki zannediyorum resmî dezenformasyonun kurbanı hiçbirimiz olmak istemeyiz ama son yıllarda gördük ki hem anayasal dezenformasyonun kurbanı olan binlerce insan var hem de -OHAL KHK'leri- resmî dezenformasyonun kurbanı olan on binlerce insan var ve o sorumsuzluk ağına sokulan kişiler çizelgesi ve hâliyle bu Anayasa Mahkemesi kararlarının etkisiz kılınması.

O nedenle, Sayın Başkan, ben verdiğim sözde duruyorum, Anayasa'nın maddelerine girmiyorum. Gerçekten sağlıklı bir yasama çalışması istiyorsak Sayın Yıldız -bu kadar beklendi, bekledik hakikaten, aylarca bekledik, o zaman siz de söylediniz, "Bunu biz, enine boyuna tartışacağız." dediniz- gelin bir ön rapor hazırlayalım. Bu, ilk önce Anayasa'ya, tetkikine ilişkin, onun içinde 5 kişilik bir alt Komisyon kuralım, buna iki günlük süre tanıyalım ve hepimizi tatmin etsin, hepimiz ortak bir zeminde hareket edelim ve bu düzenlemeyi sağlıklı yapalım der ve teşekkürlerimi, saygılarımı iletirim.