KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, bu son maddeler yani gerçekten bizi farklı şekilde hayrete düşüren teklif maddeleri.

Şimdi, yani bir vatandaş...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Konuştukça fark ediyoruz, ciddileşiyor.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yok. Gerçekten yani, bunu diğer Komisyonda da dile getireceğiz ama...

Şimdi, ben bir vatandaş olarak bu ülkeye gerçekten güvenmiyorsam ve aramalarımı WhatsApp'tan veya diğer bir ortamda yapıyorsam demek ki burada bir sorun var demektir. Bakın, biraz önce arkadaşlar dile getirdiler, bu salonda bile bir oylama yapın, yüzde 90'ın üzerinde "Ben dinleniyorum." diye bir şey çıkacak burada, bu facia bir durum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, bu memleketteki şehir efsanesidir ya.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Hayır, değil, emin olun değil.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Simitçi de kendisinin dinlendiğini söylüyor, şoför arkadaş da. Tuncay Özkan bunun kitaplarını yazdı.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, ben size şunu söyleyeyim: Bakın, bugün değil de, artık başka bir güne geçtik bugün, ayın 2'sindeyiz, bundan önceki gün ben Kobani kumpas davasındaydım. Size şu kadarını söyleyeyim...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Bizi kesin dinliyorsunuz da geri kalanı...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Arkadaşlarımızın normal, eşleriyle çocuklarıyla -Bakın, Tuncay Bey de örnek verdi ya- görüşmelerini "tape" hâline getirilmiş, İzmir'deki kadın örgütlenmelerine ilişkin olan, kadın eylemine ilişkin olan birbirleriyle konuşmaları bu Kobani davasındaki mevcut olan iddianameye konmuş durumda. Ben şunu demek istiyorum: Bakın, ya, kimsenin güveni kalmamış bu ülkede, ben şahsen güvenmiyorum, gerçekten güvenmiyorum bu şeye çünkü dinlendiğimize kesinlikle yüzde yüz eminim bu konuda ve sadece ben değil bu salondaki belki diyorum ya yüzde 90'dan fazlası. Yani ben WhatsApp'ta görüşme yapıyorsam bunun bir sebebi yok mudur? Yani ben Telegram'da sesli görüşme yapıyorsam, görüntülü görüşme yapıyorsam ve benim çevremdeki insanların neredeyse tamamı bu şekilde bir görüşme yapıyorsa gerçekten bunun bir sebebi yok mudur? Yani bunun müsebbibi gerçekten biz miyiz yoksa bu ülkeyi yöneten iktidar mı ya da ondan önceki iktidarlar mı? Sadece yani ben şu andaki iktidara değil yani ondan önceki iktidarlara da aynı şeyi yüklüyorum. Dolayısıyla şimdi her şeyi bırakmışız, ülkede gerçekten hukuki güvenlik ilkesi kalmamış, haberleşme hürriyeti asla ve asla kalmamış ve her şeyden önce kendi vatandaşına şüpheyle bakan bir sistemden bahsediyoruz ve dünyanın tamamının hizmet aldığı sosyal ağ sağlayıcılarına sürekli bir yerden sınırlandırma getiriyoruz. İllaki yapılan görüşmeleri sesli, görüntülü ne varsa düzenli olarak sayısı kaç, ne zaman, kaç saat görüşme var...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Toparlarsak.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bitireceğim Başkan.

Kaç saat görüşme yapılmış, bunu bana düzenli bir şekilde bildir. Ha, bildirmezse ne yapacağım? Bu sefer de yüzde 90 bant daraltması vardı, burada yüzde 95. Ya, bunun mantığı var mı Allah aşkına? Ya, nasıl bu işin içinden çıkacağız? Bu işin içinden çıkmanın tek yolu şu: Emin olun şu kanunu geri çekin, bir.

İkincisi, Türkiye'de bu saatten sonra yani sizden ricam iktidar olarak kanun teklifi getirmeyin. Sokağa çıkalım, toplumu dinleyelim, toplumun sorunlarıyla ilgilenelim. Çünkü seçime gidiyoruz, getirdiğiniz bütün yasalar antidemokratik yasalar ve bizi kısıtlamaya yönelik yasalar. Yine gelecek olan iktidar da bunların hepsini göz önünde bulundurmalı ve tek tek yasal zeminde bunları çıkarmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü gerçekten yani hayrete varacak olan bu saatte bile bunları konuşuyoruz ve bu ciddi bir mesele.

Teşekkür ediyorum.