MÜRTEZA ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu gemi geri dönüşüm sektör olarak kulağa hoş geliyor ama esasen bizim özel sektörün 2010 yılına kadar yurt dışında ve Çin'de gemi yaptırdığını, inşa ettirdiğini yakından biliyoruz ancak ekonomik kriz nedeniyle sektörde birçok büyük firmanın da iflas noktasına geldiğini, kredilerini ödeyemediğini de ayrıca biliyoruz.

Şimdi, bu anlaşmayı biz onayladığımızda zaten Çin bu işin en önemli at başı, alıp giden ülkesi işçilik, vesaire, diğer alanlarda. Türkiye ekonomisini koruyucu anlamda devletin tedbirleri var mı ve bu alanda bizim rekabet edebilecek gücümüz söz konusu mu? Bu konuda devletin özel sektöre katkısı nedir, bu konuda da bir açıklama yapılırsa seviniriz.

Sayın Zengin, buyurun.

MÜRTEZA ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; burada, yeni enstrümanlar geliştirme noktasında -protokolün içeriğinden anlaşılıyor- bu getirilen kusursuz sorumluluk anlamında herhâlde; normalde kusur sorumluluğunda zaten genel hükümlerden yararlanıyor. Bu tür protokollerde Türkiye'nin hep aleyhine işlediğini de biliyoruz, uygulamada. Yani, mahkemelerde, Türkiye'de bunun ileri sürülmesi, savunulması ancak uluslararası hukuk bürosu mahiyeti kazanmış ofisler bunun peşinde. Normal, bizim Boğaz'da kaza olduğu vakit yine gelip bunun kaymağını yabancılar yiyor. Ve büyük rakamlar da olduğunu biliyoruz. Şimdi, devlet bu konuda Türkiye'nin -demin gemi sektöründe geri dönüşümde de aynı şeyi kastetmiştim- çıkarlarını korumak için mi bu protokolleri bize onaylatmak istiyor yoksa "Uluslararası hukuk normları bizim ülkemizde de geçerli olsun, bu kervana biz de katılalım." yaklaşımı içerisinde midir? Bunun, biraz, Hükûmet yetkilisi tarafından açıklanmasını talep ediyorum.