KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, sürem de kısıtlı, şöyle başlayabilirim: Baktığımız zaman, zaten gerekçede günlük ekonomik uygulamalarla çelişkili o kadar çok cümle var ki mesela "Küresel Finans Merkezleri Endeksi..." İşte, diyor ki: "Bu merkezlerin; iş ortamı, beşeri sermaye, altyapı, finans sektörünün gelişmişliği, itibar olmak üzere bu beş ana faktörle rekabetçiliğimiz..." Biz bu alanlarda o kadar ciddi ve kırılgan bir yapıya dönüştük ki çünkü bütün hatipler atıf yaptı; hukukun üstünlüğü, şeffaflık, ekonomik güven, öngörülebilirlik, güçlü ve bağımsız kurumlar, bunlarda o kadar tahribat oldu ki bu kavramlarda ne kadar genel anlamdaki bu tahribatla bu finans merkezinde ya da bu yapılarda nasıl bir süreç olacak?

Sürdürülebilir ve katılımcı yaklaşımlar... Şimdi, bundan da uzaklaştık biz. Bütün kurumsal yapılarımız ciddi anlamda bundan da uzaklaştı. Yine, baktığımız zaman, diyor ki: "İstihdam olanağı sağlanması..." Ama mevcut istihdamımız o kadar kırılgan ve o kadar kriz ortamına gidiyor ki mevcut uygulanan politikalarla, sanki finans merkezindeki işte bu kadar istihdama bel bağlanmış gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Yine, gerekçede "Nitelikli insan kaynağı çekmeye..." Ya, biz ülke olarak nitelikli insan kaybı yaşayan ve ciddi bir beyin göçü yaşayan bir ülkeyiz ve ciddi, bizim oturup bununla ilgili bir yasal düzenleme ve ekonomik, politik, sosyal, toplumsal uygulamalar yapmamız gerekirken finans merkezine nitelikli insan kaynağı çekeceğiz. Yine diyor ki: "İFM'de şeffaf, verimli, öngörülebilir bir yönetim düzeni sağlayacağız." Şimdi mevcut yönetim düzenine baktığınız zaman, yine, burada bir çelişkiyi ortaya koyuyor. Zaten 10'uncu madde diyor ki: "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan uygulama yönetmeliğinde düzenlenir." Bu, sizin bütün bu söylediklerinizi bir nevi ortadan kaldırıyor; bu katılımcılık, sürdürülebilirlik, şeffaflık, öngörülebilirlik; buna vurgu yapmak istedim.

Şimdi, baktığımız zaman gerçekten ciddi bir küresel vurgu yapılan, hani ciddi küresel gelişmeler var; işte, pandemi, kriz, savaş, enerji sorunu, arz zincirleri, ciddi gıda krizi ama bütün bunlar neyi ortaya koydu? Gerçekten bu iktidarın ne kadar bu ülkeyi yönetemediğini ve bizim bu sorunlara ne kadar hazırlıksız olduğumuzu ve ciddi bir kriz ortamına... Türkiye bugün gelişmiş ülkeler arasında krizden en çok etkilenen ülke. G20'nin son sıralarındayız. Bakın, enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşan Sefalet Endeksi'nde ülkemiz en sonuncu sıralarda. Ciddi bir parasal genişleme, işte, düşük faiz politikası ve gerçekten ciddi bir enflasyon ve dar gelirli vatandaşlarımızın karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlar ve kapanamayan bir uçurum ve ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliğiyle karşı karşıyayız. Bütün bunlar ortadayken biz getirilen bu kanun teklifini bugün Mecliste görüşüyoruz.

Peki, bu süreci ve bu ülkenin bu potansiyelini hayata geçirecek ekonomik politikalar mevcut mu şu an? Gelen yasalar bunu gösteriyor ki böyle bir durum yok. Eğitim, iş gücü, hukuk, adalet, kurumların güçlenmesi, gerçekten evrensel para ve maliye politikaları, üretim yapımız, katma değer yaratan, istihdam yaratan yapılar, bunlarla ilgili çok ciddi bir sorun alanı içinde ülkemiz.

Yine, sürdürülebilir kalkınmaya atıf yapılıyor sürekli; bilim insanları, nitelikli insan, üniversitelerimiz, bilimsel kurumlarımız, bunların hepsi tartışma alanı. İşte "finans merkezi" dediğiniz zaman en güçlü bir bilişim sistemine sahip olmanız lazım. Türkiye burada çok ciddi sorunlar yaşıyor. Yine, baktığımız zaman, Dijital Rekabet Gücü Endeksi'ne bütün hatipler atıf yaptı, burada da yine bu endekste de ciddi geriye gidişlerdeyiz.

Değerli milletvekilleri, bakın, en önemlisi, OECD'nin Mali Eylem Görev Gücü'nde (FATF) biz işte gri listeden çıkamadık. Bu gri lisedeyken şimdi ben Bakanlığa soruyorum: Burada nasıl bir finansal açıklık, finansal serbestlik, yatırımcı, finansal çekim ve cazibe merkezi hâline getireceksiniz ülkemizi? İşte, aslında bu iktidar döneminde -Sayın Şimşek'ti sanırım Maliye Bakanı- o dönemde ciddi atılımlarla biz bu süreçten çıkmıştık ama tekrar maalesef yanlış politikalar sonucu bu süreçte tekrar gri listedeyiz.

Avrupa Birliği raporunda -çok yeni daha, tekrar kabul edildi- geçmiş raporlarda da bakın ülkemiz için ne diyor: "Jeopolitik gerilimler, artan ekonomik dengesizlikler ve genel politika belirsizliği, ülke risk primini ve Türkiye'ye olan yatırımcı güvenini olumsuz etkilemiştir." Bakın, uluslararası raporlarda, resmî aday ülkesi olduğumuz kurumlarda ekonomimize yapılan atıflar. CDS Türkiye için çok ciddi bir sorun alanı. Dış borçlarımızın, bütün bu... "Türkiye dış dengesi belirsiz bir jeopolitik ortam ve küresel finansman koşulunda olası bir sıkılaşma göz önüne alındığında çok kırılgandır." diyor. Şimdi "Türkiye'de enflasyon ve artan fiyat baskıları, para politikasının güvenirliğinin olmaması nedeniyle kalıcı hâle gelmiştir." diyor burada. Şimdi, böyle uluslararası raporlar ve uluslararası yatırımcıların takip ettiği bu raporlar ortadayken şimdi sizin bu inşaatlar, bu indirim, istisna ve muafiyetler nasıl sonuç doğuracak, ben Bakana sormak istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, son cümlenizi alabilirsem...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son cümle: Bakın, sizin iktidar dönemleriniz aslında bir "case study." Nasıl bir "case study?" Hukuk, demokrasi noktasında ilerlemeler kaydedildikçe, Kopenhag Siyasi Kriterleri'nde ilerleme kaydedildikçe ekonomik bir gelişme de sağlandı ve siz bunlardan geriye adım attıkça ve bunu yapısal sorun hâline getirdikçe ülkemiz ekonomik bir kriz ortamına da girmiş durumda. O nedenle, bu yapısal sorunlar varken bu kanun teklifindeki düzenlemeler ve usul ve esaslara ilişkin Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikteki bu muallak durum, ülkemizi finans cazibe merkezi olmak gibi bir hedefe taşımaktan ziyade ciddi bir ekonomik krizle de karşı karşıya bırakacaktır.

Teşekkür ederim.